NEBAHAT ERDOĞAN


MUCİZE YAŞAM

Türkiye öyle bir hal aldık ki Allah yoluna yaşıyoruz artık. Evden çıktığımızdan itibaren başımıza nerden ne geleceğini bilemeyiz elbette, fakat bazı önlemlerin ciddiyetle alınması gerektiği açık ve net ortada. Kadere iman ettik sonuçtu.


Türkiye öyle bir hal aldık ki  Allah yoluna yaşıyoruz artık. 

Evden çıktığımızdan itibaren başımıza nerden ne geleceğini bilemeyiz elbette, fakat bazı önlemlerin ciddiyetle alınması gerektiği açık ve net ortada.

Kadere iman ettik sonuçtu. 

Mucizevi bir şekilde yaşıyoruz hayatta, bindiğin araçta sen ne kadar dikkat edersen et, karşıdaki kişi kuralları ihlal edip tehlike arz ederse, ya kara topraktasın, ya da şansın yaver giderse mucizevi bir şekilde hayattasın.

Yolda yürürken tepenize saksı düşebilir mesela, çatı uçabilir hatta koltuk bile atılabilir şansınıza. 

Bunlar kişilerin dikkatsizliğinden kaynaklanan hatalar. 

Belki basit gibi görünebilir ama, şansınız varsa hayattasınız yoksa ölüme sebebiyet verecek hatalar ve ihmaller bunlar.

Mesela asansör kazaları, çok değil daha birkaç ay önce birkaç ilimizde peş peşe yaşanan, asansör kazaları meydana gelmişti ve  Aydın'da ki asansör kazasında 1 öğrenci hayatını kaybetmişti.

Ve 29 Temmuz Kayseri’de 15 katlı binanın ikinci katından asansör boşluğuna düşerek ağır yaralanan inşaat işçisi Samet Ceyran (17), dengesini kaybederek hayatını kaybetti. Bitmiyor, bitmiyor, bitmeyecek 17 yaşında bir çocuk dikkatsizliğin verdiği sonuç mu, yoksa ihmaller ve denetimsizliğin kurbanımı oldu.

Peki bu olaylardaki hata, ihmal ve denetim eksikliğinden sorumlu olan kimler?  O kadar çok soru var ki aklımızda bulabilene helal olsun. Kim bakıyor, kim sorguluyor, sorumlular ceza alıyor mu bilen yok.

Birbirlerinin üzerine suç atarak olaydan içinden sıyrılmak yaptıkları en güzel şey. 

Giden can umurlarında bile değil.

Çünkü insan hayatı o kadar önemsiz ki ülkemizde, yaşanan olaylardan ders çıkartmak gibi bir zahmete girmiyorlar. 

Hatalar ve ihmaller demişken,  İzmir’de de 12 Temmuz’da sağanak yağış sırasında, su birikintisine basan iki kişinin, elektrik akımına kapılarak ölümle sonuçlanan bir ihmallik vardı ki, gerçekten mucize bir yaşam sürdüğümüzün göstergesi oldu. Bu üzücü olayda İZSU ve GDZ elektrik firması bir birlerini suçlasa da, neyse ki çok geçmeden bilir kişi ön raporu her iki kurumun ihmalleri olduğu kanaatine varmış. 

Raporda “ bilirkişinin hazırladığı ön raporda, bir besleme devresine ait kablonun yağmur tahliye mazgalına sıkıştığı ve zedelendiği, ölümlere bu bölümdeki faz toprak arızasının neden olduğu belirtildi. Raporda, besleme devrelerine ait kabloların zeminden 36 ila 45 santimetre derinlikte olduğu, Raporda, ilgili düzenlemeye göre bu derinliğin normalde 60 ila 80 santimetre olması gerektiği vurgulandı.”

Yani kontroller yapılmamış, ihmallik diz boyu, kurallar göz ardı edilmiş, olan sadece oradan geçmekte olan iki vatandaşa oldu.

Sonuç tedbir alınacak mı dersiniz?

Hiç zannetmiyorum giden iki can ihmal ve tedbirsizliğin kurbanı oldu. 

Ama bitmiyor, ders alınmıyor ne yazık ki, vurdum duymazlık ve iş ciddiyetsizliği bir can daha aldı. 

Bu kez 30 Temmuz’da Malatya’da bir elektrik direğinin yanında cansız bir beden bulundu oda elektrik akımına kapılarak yaşamını yitirmiş 40 yaşında bir vatandaş,

Ne demiştik Türkiye’de insan hayatının hiçbir önem yok işin ciddiyetsizliği ortada.

Peki sorumlular çıkıp “evet benim ihmalliğim, benim tedbirsizliğim diyecek mi? “

Japonlar gibi onurlu olabilecek miyiz bir gün acaba?

Hayır elbette demeyecekler “o vatandaş orada ne geziyordu!...” diyecek kadar da pişkin pişkin konuşacaklardır emin olun.

Hayatımızın akışında başımıza ne gelir bilemeyiz tabi ama, ihmaller ve tedbirsizlik kurbanı kader olmasa gerek. 

TÜRKİYE’DE İŞ KAZALARI

Türkiye’de iş kazaları, işçi ölümleri sayısı bakımından Avrupa Birliği ülkeleri arasında birinci sırada yer almakta. 

2023 raporuna iş kazalarında 1929 işçi hayatını kaybetmiş ve bu rakamlar her geçen yıllarda artış gösteriyor. 

Bunun en önemli sebeplerinden özelleştirme!

Peki özelleştirmenin sözleşme temelini kısaca belirtirsek;

Özelleştirmenin ana felsefesi, devletin, asli görevleri olan adalet ve güvenliğin sağlanması yolundaki harcamalar ile özel sektör  tarafından yüklenilemeyecek altyapı yatırımlarına yönelmesi, ekonominin ise pazar mekanizmaları tarafından yönlendirilmesidir.”

Şimdi soralım özleştirme kapsamına giren firmaların adalet ve iş güvenliği konusunda ne kadar titizli çalışma gösteriyorlar. 

Teknolojik anlamda yenilemeye dair sözlerini tutuyorlar mı? 

Yukarıda belirttiğim örneklere bakılacak olursa insan hayatını önemseyecek hiçbir titizlik gösterilmemiş.

Bu firmaların asli görevi ihmaller ve iş güvenliğini sağlamadan, sadece abartılı bir şekilde fatura göndermek değil, umursamadığınız küçük bir arıza çok canlara neden olabiliyor.

İnsan hayatı bu kadar bedava değil,

İnsan hayatı bu kadar ucuz değil,

İnsan hayatı bir kablonun zedelenmesine bağlı olmamalı

İnsan hayatı  asansörün zayıflamış halatının ucunda kalmamalı

Lütfen herkes sorumluluğunun bilince varsın, hiç kimse canını yolda bulmadı.

Ve hiç kimseye mucize bir hayat yaşatmayın.

O halde Orhan veli’nin unutulmaz dizeleri ile bağlayalım yazımızı.

Bedava yaşıyoruz, bedava;
Hava bedava, bulut bedava;
Dere tepe bedava;
Yağmur çamur bedava;
Otomobillerin dışı,
Sinemaların kapısı,
Camekanlar bedava;
Peynir ekmek değil ama
Acı su bedava;
Kelle fiyatına hürriyet,
Esirlik bedava;
Bedava yaşıyoruz, bedava

ORHAN VELİ KANIK