Benim gözümde Milli Türk Talebe Birliği (MTTB), kurulduğu 1916’dan beri, iç ve dış konjonktüre uygun bir biçimde iktidarlarca ya da “resmi ideoloji” tarafından “kullanılan, yönlendirilen” bir gençlik örgütüdür... Tıpkı, diğerleri gibi… O kadar...
***
Sözgelimi, solcuların elinde bulunan MTTB, dönemin Hükümeti’nin desteği ve İç İşleri Bakanı gayreti ile, sağcılar tarafından, düzmece kongrelerle, kavgalı, dövüşlü, ele geçirildi... Başkanlığa da, daha sonraları AP’den Erzurum Milletvekili seçilen, Rasim Cinisli seçildi, yıl 1965... Ha, ben bunları nereden biliyorum? Cinisli’nin seçildiği kongrede “dandik delegeydim” de onun için...
***
Yanlış anımsamıyorsam, Rasim Cinisli’nin askere gitmesi ile boşalan başkanlığa, önce Kütahya, daha sonra Adapazarı’nda yapılan kongreler sonucunda İsmail Kahraman seçildi. MTTB’de bundan sonra kendilerine İslami gençlik denilen ve Akıncılar olarak da bilinen bir grubun eline geçti. Bu süreci Ali Abi (Biraderoğlu) çok iyi bilir. Zira, o da görev aldı, yönetim kurulunda.
***
Hatta, Cinisli’nin söylediğine göre üç aday vardı: “Komando Mustafa” lakaplı, Adanalı Mustafa Ok. Ki, “Ülkücülerin” önde gelenlerinden idi. Diğeri, Cinisli’nin desteklediği Mehmet Niyazi Özdemir ve “Akıncıların” adayı İsmail Kahraman.
***
Cinisli’nin ifadesi ile Özdemir kesin kazanacakken, bilinmeyen! bir nedenle adaylıktan çekiliyor. Ok ile, Kahraman kalıyor. Sıkı durun, yine Cinisli’nin anılarından öğrendiğime göre, merhum Başbuğ Türkeş, Kahramanı destekliyor. İnanmayan, Cinisli’nin anılarını okuyabilir. Sağ olsun, değerli dostum arkadaşım Ohannes Arpacı’nın aracılığı ile anılarını bana göndermişti, imzalayarak. Kitabı kime verdiysem, kayboldu gitti…
***
Bir de, çok meşhur Birlik Vakfı’nı Kahraman ve Cinisli birlikte kurmuşlar. Sonra, Cinisli’yi dışlamışlar… Uzun Hikaye… Hemen belirteyim, daha sonraları CHP Milletvekilliği yapan Ahmet Güryüz Ketenci, MTTB Genel Başkanı idi.
***
Tabii, bu süreçte, Türkiye Milli Talebe Federasyonu (TMTF) da, İçişleri Bakanı Faruk Sükan’ın desteği ile “iki başlı” hale getirilmiş ve o zaman doçent olan Nevzat Yalçıntaş, “kayyım” atanmıştı… Bu dönemde, Zeki Telci TMTF Başkanı idi.
***
MTTB, TMTF’yi “Allahsız komünistler”den omuz omuza savaşarak! kurtaran sağcılara, ne olmuştu ki, hemen birkaç yıl sonra birbirlerine düşmüşlerdi? Kısa zamanda MTTB’de, merkez sağa yakın olanlar niçin ve hem de kolayca tasfiye edilmişti?
***
Benim gözümde Rasim Cinisli, “Krenski” rolünü oynamıştı... Nitekim benzeri bir biçimde, yine o yıllarda, “Moskova” yanlısı olduğu kesin Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF), başını eski Tüfek Mihri Belli ve Doğu Perinçek’in çektiği bir örgüt içi darbe ile “Maocuların” eline geçmişti... İsmi de “Dev-Genç” olmuştu... Daha sonra da bunlar birbirlerine düştüler... Kimi Mao Çe Tungçu, kimileri de Mao Zedungçu oldular... Birbirlerini, revizyonistlikle, oportünistlikle suçlamışlardı...
***
Sağda ve solda örgütlerin bölünmesi ve parçalanması; yeni örgütlerin kurulması hep eş zamanlıdır. İlginç değil mi? O tarihlerde bizler okullarımıza korka korka giderken, İktisat Fakultesi’nde Doçent olan Yalçıntaş, çok rahat girerdi derslere… Kaldı ki, bu Fakülte, İstanbul Üniversitesi’nde solun kalesi ve kurtarılmış bölgesiydi!.. Hiç unutmam, Sıtkı Çoşkun da cemiyet başkanıydı.
***
Yine dönemin Hükümetinin desteği ile İstanbul Üniversitesi Talebe Cemiyeti Başkanlığına, sağcı bilinen Ufuk Şehri seçilmişti. İstanbul Beyazıt’’ta Marmara Kahvesi’nin altında ya da yanında bulunan düğün salonunda yapılan kongreye, Ankara’dan, devrimciler destek için gelmişlerdi, solun adayı, sanırım Sıtkı Coşkun idi.
***
Tarih, 1969’un yaz sonları… Biz de, Kahve’nin yazlık kısmında oturuyorduk. Koska ya da Çarşıkapı tarafından, bir silah sesi geldi. Birisi kaçıyordu, yaralı... Derken bir kurşun daha. Yere serildi delikanlı… Silahlı adam da elinde silah, çekip gitti. Sonra öğrendik ki, ölen ODTÜ öğrencisi Taylan Özgür’müş… Cinayet de faili meçhul kaldı.
***
MTTB’nin, asıl İslam ile makyajlanması, İsmail Kahraman’dan sonra, 1969’da Genel Başkan olan Burhanettin Kayhan ile başlar. Buna rağmen Kayhan’ın ismi bir türlü ortada dolaşmaz. Hep, İsmail Kahraman ön plandadır. MTTB’nin “bozkurt” olan amblemi, Kayhan seçilince, “kitaba” dönüşmüştü.
***
Yukarıda da değindiğim gibi, 1965 yılında Rasim Cînisli'nin Genel Başkan seçilmesine dek süren devrede MTTB yönetimi sol görüşlü öğrencilerin elindeydi. Nitekim, 1965 başlarında Türkiye İşçi Partisi kongresinin MTTB konferans salonunda yapılmıştı. Arkasından, Mart 1965 tarihinde yapılan kongrede Rasim Cînisli'nin Başkan seçilmesiyle MTTB “milliyetçi cephenin” hakimiyetine geçti.
***
Netice-i kelam: 70'li yılların sonlarına gelindiğinde MTTB, 70'li yılların başlarında ve ortalarında kendilerine yüklenilen misyonu artık yitirmiştir. Yani, artık kendilerine ve de diğer sağ örgütlere gerek kalmamıştı. Zira; “Allahsız komünizm” ile mücadelede farklı bir politika gerekliydi.
***
Bundan sonraki faaliyetleri kültürel etkinliklerle sınırlı kalan MTTB, dil, ehliyet, üniversiteye hazırlık kursları; şiir okuma yarışmaları, uzak doğu sporları v.b. faaliyetler içinde boğulup kaldı; 1980 darbesiyle de temelli kapatıldı. Sonra tekrar açıldı…