MUSTAFA CENGİZ


MİLLETİMİZ YOKSULLAŞIYOR, ÇIKAR GRUPLARI ZENGİNLEŞİYOR!

Türkiye son dönemde ciddi değişime uğradı. İktidar bunu kalkındık diye anlatıyor. Muhalefete ise Türkiye’yi batırdılar diye isyanlarda. Peki son dönemlerde gerçekten ülkemizde neler oluyor? Biliyor musunuz? Duyuyor musunuz? Takip ediyor musunuz? Ya da en azından ilginiz, bilginiz var mı? Mesela son çeyrek yüzyılda ülkemizde ekonomiden tarıma, sanayiden işsizliğe, toplumsal olaylardan dış politikaya kadar yaşananlara dair hafızalarınızda bilgi kırıntısı var mı?


Türkiye son dönemde ciddi değişime uğradı.

İktidar bunu kalkındık diye anlatıyor.

Muhalefete ise Türkiye’yi batırdılar diye isyanlarda.

Peki son dönemlerde gerçekten ülkemizde neler oluyor?

Biliyor musunuz?

Duyuyor musunuz?

Takip ediyor musunuz?

Ya da en azından ilginiz, bilginiz var mı?

Mesela son çeyrek yüzyılda ülkemizde ekonomiden tarıma, sanayiden işsizliğe, toplumsal olaylardan dış politikaya kadar yaşananlara dair hafızalarınızda bilgi kırıntısı var mı?

Yoksa bugün bir hatırlatma turu atıyoruz.
AĞIR REÇETELER EZİYOR!...

Kim mi?

Tabi ki iktidar.

Peki bunu kim söylüyor, ya da iddia ediyor. 

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Akın. 
Ekonomiden tarıma, sanayiden işsizliğe, toplumsal olaylardan dış politikaya kadar birçok konuda değerlendirmelerde bulunan ve iktidarı sert sözlerle eleştiren Akın, “Türkiye’de 23 yıldır kabineler, bakanlar, hatta sistemler değişmesine rağmen milletimiz yoksullaşıyorsa, sadece belli çıkar grupları, holdingler, güç odakları zenginleşiyorsa ve belli mihrakların hedefleri gerçekleşiyorsa, kimse bu olanların tesadüf olduğunu iddia edemez” dedi. 

Abdullah Akın, vatandaşın en büyük sorununun ekonomi ve adalet olduğunu belirterek, hükümetin ise toplumun gündeminde dahi olmayan konuları tartışmaya açarak, suni gündem oluşturduğuna dikkat çekti. 
Hükümetin halkı ağır reçetelerle ezerek oyalamayı tercih ettiğini belirten Akın, “Şu çok açık bir gerçek ki, kendi milletinden ekonomik sıkıntıyı kaldıramayan bir hükümet, hiçbir toplumsal kutuplaşmayı çözemez. Çünkü kutuplaşmaların temeli, güdümlü ve bozuk ekonomidir, terazisi bozulmuş adalettir” ifadelerini kullandı. 

ÇIKAR GRUPLARI ZENGİNLEŞİYOR
Akın, Ak Parti iktidarının halkın gerçeklerinden uzaklaşarak, bir avuç azınlığı mutlu eden bir yapıya dönüştüğünü vurgulayarak, “Türkiye’de 23 yıldır kabineler, bakanlar, hatta sistemler değişmesine rağmen milletimiz yoksullaşıyorsa, sadece belli çıkar grupları, holdingler, güç odakları zenginleşiyorsa, ve belli mihrakların hedefleri gerçekleşiyorsa, kimse bu olanların tesadüf olduğunu iddia edemez. 

Yusuf Has Hacip’in çok güzel bir sözü var. 

Devlet kılıçla alınır, kalemle yönetilir. 

Devlet bir takım kavramları istismar ederek, popülizm ile, polemiklerle, rakamlarla oynayarak yönetilmez. Devlet, ilimle, bilgiyle, planla, projeyle ve adaletle yönetilir. Ellerinde bu milletin sorunlarını çözecek bu ülkeye sınıf atlatacak, sıçrama yaptıracak ‘kadroları ve projeleri’ olmayanlar, bu sorunları asla çözemez. Milletine değil çıkar gruplarına kendisini borçlu hissedenler bu sorunları çözemezler” dedi. 

ÇİFTÇİ MAHSULÜNÜ DÖKÜYOR
İşte sizlere acı bir Türkiye gerçeği daha…

Tarımdaki vahim tabloya dikkat çeken Akın, çiftçilerin üretimden vazgeçtiğini, hayvancılığın çökme noktasına geldiğini söyledi. 

Binbir zahmetle yetiştirdiği mahsulünü satamayan çiftçinin feryadının iktidar tarafından duyulmadığını belirten Akın, “23 yılda 8 tarım bakanı değişmesine rağmen hala çiftçilerimiz masraflarını karşılayamadığı için mahsulünü döküyor, sektörden çıkıyor. 

İşte geçtiğimiz günlerde bir patates üreticimiz feryat içinde mahsulünü döktü. Biber, karpuz, domates üreticimiz aynı şekilde göz yaşı döküyor” şeklinde konuştu. 

MAZOT, BUĞDAY MUKAYESESİ…
Çiftçinin alım gücünün ne kadar düştüğünü göstermek için çarpıcı rakamlar paylaşmak istediğini dile getiren Akın, “1997 yılında çiftçimiz, 1 kilo buğday satarak 2 kilo 750 gram gübre alabilirken, 2025 yılında ise 1 kilo buğday ile ancak 310 gram gübre alabiliyor. 

1997’de çiftçimiz 1 litre mazot almak için 2 kilo buğday satarken, bugün ise 1 litre mazot alabilmek için 4 kilo buğday satması gerekiyor. İşte çiftçinin hali budur” dedi. 
Yoruma gerek var mı?
ÇİFTÇİ, YÜZDE 48 AZALDI 

Bu rakamlara paralel olarak ne mi oldu Türkiye’de.

Dışa bağımlı bir ülke ve sonuç ortada.

Sosyal Güvenlik Kurumu'nun (SGK) verilerine göre 2008-2020 yılları arasında çiftçilerin sayısının yüzde 48 oranında azaldığına dikkat çeken Akın, “2008’de 1 milyon 127 bin olan çiftçi sayısı, 2019’da 600 bine kadar düştüğünü üzülerek görüyoruz” bilgisini aktardı. 

BİR BARDAK ÇAYA 1 LİTRE SÜT!
Besicinin durumunun ise çok farklı olmadığını vurgulayan Akın, “Türkiye’miz Erzurum’dan Rusya’ya 1 Eylül 1971 yılında 40 bin büyükbaş hayvan ihraç ederken, bugün ise kimsenin aklına gelmez ülkelerden, Sırbistan’dan et ithal ediyoruz.  Diğer taraftan süt üreticimiz kahveye gidip oturup, 1 bardak çay içebilmek için 1 litre süt satıyor.Bu yüzden besicimiz masrafları karşılayamadığı için süt ineklerini kesiyor. Buna bağlı olarak ülkemizdeki hayvan sayısı yeterli gelmiyor, ithalata neden oluyor” açıklamasını yaptı. 
KÖYLER BOŞALIYOR 

Tarım ve hayvancılığın bitme noktasına getirilmesinden dolayı köylerin, ilçelerin boşaldığını ifade eden Akın, “Çiftçimiz en iyi bildiği işi bırakıp, büyükşehirlere göçüyor. 

Montajcı sanayide asgari ücrete mahkum bir şekilde çalışmak zorunda bırakılıyor” değerlendirmesini yaptı. 
SANAYİCİ, ESNAF KAN AĞLIYOR

“Diğer taraftan ekonomik hayatta korkunç bir pahalılık, enflasyon almış başını gidiyor” diyen Akın, “Vatandaşımız hangi marketten neyi ucuz alırım diye indirim günlerini kovalıyor. 

Ucuza ekmek alabilmek için halk ekmek kuyruğunda bekliyor.

Sanayici, esnaf kan ağlıyor borç içinde. 

Gün geçmiyor ki bir sanayicimizin daha iflas ettiğini duymayalım” dedi.
MEMURA MAAŞ ZAMMI ÖNERİSİ
Vahim tabloyu bir kez daha hatırlatan Akın, hükümetin yüksek enflasyon rakamlarına rağmen memur ve memur emeklilerine ‘sadaka’ düzeyinde maaş zammı teklifinde bulunduğunu dile getirerek, şunları söyledi: 

“Emekli, memur, işçi geçinemiyor, her gün bir yerde kitlesel iş bırakma eylemleri görüyoruz. Bu kitlesel eylemler bugün bitse bile, seneye yine aynı tabloyu göreceğiz. Çünkü ekonomi hükümet eliyle çökertilmiştir. İşte geçtiğimiz pazartesi günü memurlarımız iş bıraktılar. Maaşları yeterli gelmiyor. Artık aldıkları maaş bırakın çocuk okutmayı, birikim yapmayı, yaşamalarına dahi yetmiyor. Büyükşehirlerde artık ikinci iş yapmayan memurumuz neredeyse kalmadı. Memurumuz cuma mesaiden çıkıp, pazar günü de dahil olmak üzere tabiri caizse köle gibi çalışıyor.” 

15 MİLYON İŞSİZ VAR 

Kimse kabul etmiyor. 

TÜİK rakamları da böyle söylemiyor.

Ama, yanlış ekonomik politikaların sonucu işsizliğin de had safhada olduğunu belirten Akın, kayıtlı işsiz sayısının 3 milyon gözüktüğünü, ancak kayıt dışılar ile birlikte gerçek işsiz sayısının 15 milyonu bulduğunu ifade etti. 

Akın, “Çocuklarımız işsiz. Geçtiğimiz gün bir hanım öğretmen adayımız, isyan ederek ‘Yakalım mı kendimizi? İşimiz yok, ailemiz dağılmak üzere’ diyerek mülakatta haksızlığı eleştiriyor” diye konuştu. 
BEDELİ HALKA ÖDETİYORLAR
Fatura kime.

Tabi ki de bize.

Akın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Milletimizin milyarlarca dolarlık maden sahaları, devlet fabrikaları özelleştirme adı altında yok pahasına holdinglerin cebine konulurken, madenlerin çıkarıldığı ilçede yaşayan vatandaşlarımız yoksulluk ve işsizlikle boğuşuyor, yarı taş, yarı tuğla evde yaşıyor. Diğer taraftan ihaleler yoluyla 1 liralık iş 3 liraya, bazen 5 liraya yapılırken, israf, istismar, ihmal, lüks ve şatafat ile milletimizin hazinesi boşaltılıyor. Tüm bunlardan dolayıdır ki, dış borç anormal bir seviyeye ulaşmış. Büyük miktarlarda dış borç faizi ödeniyor. Bunların sorumlusu sanki milletimizmiş gibi boşalan hazineyi doldurmak için halkımız haksız ve yüksek vergilerle eziliyor, tüm bunlara bağlı olarak hepinizin şahit olduğu üzere milletimizde müthiş bir stres yükü artmış, asayiş olayları patlak vermiştir.” 

İKTİDAR, GAZZE İÇİN ADIM ATMIYOR 

İktidarın dış politika stratejilerini eleştiren Akın, D-8’in rafa kaldırılıp önceliğin Batı’ya verilmesinin büyük bir hata olduğunu belirterek, şunları ifade etti: “D-8’in önemini kavrayamayanlar, İsrail’in ve Amerika’nın Ortadoğu’da köstebek gibi koridorlar açmasına seyirci kalmıştır. Bugün artık İsrail sınır komşumuz olmuştur. Diğer taraftan Filistin’de, Gazze’de dünyanın gözü önünde soykırım yapılıyor. Milyonlar sokağa dökülürken hükümet, sadece sınırlı bir tepkiye izin veriyor ve en ufak adım atmıyor. Bugünlerde aziz milletimiz tek yürek olmuş, Gazze’ye Türkiye’den 40 gemi parası topladı, inşallah erzak doldurup bu gemileri yakın zamanda gönderecek. Çünkü bu millet, bu zulme asla rıza göstermez.” 

SEÇİM SANDIĞI KURULMALI 

İktidarın tekrara düşerek çözüm üretemediğini kaydeden Akın, erken seçim sandığının kurulması gerektiğini dile getirdi. 
Akın, şöyle devam etti: “Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın açıkladığı 12. Kalkınma Planı’nın, bir türlü gerçekleşmeyen bir önceki 11. Kalkınma Planı’nın tekrarı olduğunu belirterek, “Çoğu temenni düzeyinde ve çözüm diye söyledikleri şeyler, hep pansuman tedbirlerden ibarettir. Hükümet, artık bu ülkenin meselelerini nasıl çözecekleri hakkında çözüm ortaya koyamıyor. 23 yılda artık öne sürecekleri bir mazeretleri de kalmamıştır. ‘Efendim yetkimiz’ yok. Var işte yetkiniz! Niçin çözemiyorsunuz? Bu millet size ne istediniz de vermedi? Artık oyalanacak, kaybedecek tek bir dakikamız bile yoktur. Milletimiz bu yükü daha fazla kaldıramıyor. Bu yüzden AK Parti hiç olmazsa bir erdem gösterip, seçim sandığını getirmeli ve sonucuna razı olmalıdır. Transfer yaparak, milletin kendisine vermediğini ‘başka yollarla alırım’ demekle minderden kaçmayın! Milletimiz artık huzur ve saadete erişmeyi şiddetle istiyor, arzu ediyor. Biz inşallah Türkiye’nin en köklü partisi olan Saadet Partisi olarak, geçmişte yaptığımız gibi, ilk seçimde milletimizin bu arzusunu yerine getireceğiz.” 

ADİL BİR EKONOMİK DÜZEN
Saadet Partisi’nin adil bir ekonomik düzenle, tam bağımsız Türkiye hedefiyle toplumsal barışı ve huzuru sağlayacağını kaydeden Akın, “Bakınız Türkiye’miz yeraltı ve yer üstü zenginlikleriyle, insan kaynağıyla dünyanın sayılı ülkeleri arasındayken, milletimiz varlık içinde yokluk çekiyor, göz yaşı döküyor” diye konuştu.  Akın, Milli Görüş Lideri merhum Necmettin Erbakan’ın sözlerini, “Siyonizm timsaha benzer. Bu timsahın üst çenesi Amerika, alt çenesi Avrupa Birliği, beyni İsrail, gövdesi ise işbirlikçileridir” şeklinde hatırlattı. 

SAADET PARTİSİ, TÜRKİYE 

KALKINMA PLANI HAZIRLADI 

Akın, Necmettin Erbakan Hoca’nın kendilerine miras bıraktığı ‘Ağır Sanayi Hamlesi’ vizyonu doğrultusunda, Saadet Partisi olarak ‘Türkiye Kalkınma Planı’nı hazırladıklarını anlattı. Akın, Türkiye Kalkınma Planı’nı şöyle anlattı: “Hazırlamış olduğumuz ‘Türkiye Kalkınma Planı’ ile milletimizden yetkiyi aldığımız andan itibaren Türkiye’mizi süper güç yapmak için kollarımızı sıvayacağız. Projelerimizle, politikalarımızla ülkemizin zenginliklerini, çıkar gruplarının değil, milletimizin cebine koyacağız. İnşallah 2,5 milyon vatandaşımıza iş alanı açacağız, Evlatlarımız yeni bir hayat kuracaklar. Emeklimize, memurumuza, işçimize, çiftçimize hakkettiği yüksek zamları vereceğiz. Böylelikle ekonominin çarklarını hızlıca yeniden çevireceğiz.

Madenlerimizi işletecek ve bu madenlere dayalı yüksek teknolojili ürünlerimizi üreteceğiz. Enerji bağımsızlığımızı ilan edecek ve buna dayalı sektörlerin önünü inşallah açacağız. Yüksek katma değerli, yüksek teknolojili yatırımlar yapacağız.

Türkiye’nin en büyük cirolu sahalarını, sömürgeci devletlere değil kendi yerli yatırımcılarımıza açacağız. İlimde, bilimde planda, projede inşallah hep önde olacağız. Evlatlarımız güven ve huzur içinde yaşayacak. Tüm bunları yaparken her şeyden evvel adil olacağız, liyakatli ve ahlaklı kadroları iş başına getireceğiz. Devletin işini yaparken devletin mumunu, kendi işimizi yaparken kendi mumumuzu yakacağız. En önemlisi de kendi mirasımıza sahip çıkacağız, coğrafyamıza sahip çıkacağız, birlik olacağız. Adil bir düzen getireceğiz.

Saadet Partisi olarak 56 yıldır devletimizi ve milletimizi huzur ve saadete kavuşturmayı bir vazife bildik. Bu vazifemiz hamdolsun yine devam ediyor ve gayretle çalışıyoruz. Türkiye’nin en büyük teşkilatı olan Saadet Partisi olarak tüm birimlerimizle milletimizi inşallah bu çıkmaz sokaktan, bu cendereden çıkaracağız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın…”