Merkez Bankası Başkanın çok ilginç, ilginç olduğu kadar da düşündürücü, hayatın içinden bir söyleşisi yayınlandı Hürriyet’te. Okuyun ve ülke ekonomisinin kimlere teslim edildiğini bir görün. Bir insan, toplumdan bu denli uzak olur.
***
Başkan Hafize Gaye Erkan Hanım, fiyatları apartman görevlisi Sadık Abisine soruyormuş. Kendisi, “iyi” diyormuş, o da “iyi değil!”, diyormuş. Allah’tan, TÜİK’e sormuyor… Hanımefendi, “iyi” ise ne diye soruyorsunuz? Yoksa sizin de mi bir endişeniz var?
***
Okuyunca inanamadım. Tabii, medyada ve sosyal medyada “kafa bulanların” haddi hesabı, yok… Yine inanın buna da çok üzüldüm… MB Başkanımız bu duruma düşmemeliydi. Televizyona çıkan, “Görevliler Sendikası Başkanı”, “Ne mutlu bize, bedava danışmanlık yapıyoruz!”, türünden laflar etti.
***
Acaba dedim, Gaye Hanım, gidecek de, resmi açıklamalar dışında açıklamalar yapıp;“Bana eyvallah mı?”, diyecek? Yine acaba, ülke gerçeğini gördü de, “ben nereye gelmişim mi?”, diyor…
***
Hürriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan'ın sorularını yanıtlayan MB Başkanı;“Parasal sıkılaşmanın sonuna gelindiğini, bir süre bunun korunması gerektiğini” söyledi. “Kiraların enflasyonun daha gerisinde kalması için zamana ihtiyaçları olduğunu” belirterek;"Ulaşım ve yemek gibi hizmet gruplarında fiyat artışlarının yavaşlamasını 2024 sonunda göreceğiz. Kira ve eğitim gibi gruplarda ise biraz daha yavaş olacak. Enflasyonda tek haneli rakamları 2026’da göreceğiz. 2025 sonu hedefimiz ise yüzde 14"dedi.
***
Yani, 2026 sonu gelmeden, gülmeyeceğiz; “Kara bahtım kem talihim / Taşa bassam iz olur / Ağustosta suya girsem balta kesmez buz olur!” uzun havasını ya da YorgoBacanos’ un; “Gülmedim güldürmedin / Bilmeme kabahat kimdedir” hüzzamını söylemeye devam edeceğiz. Ha. Usta olmayanlar, ikincisini söylemeye kalkmasın. Zira şarkının girişi çok zor…
***
Erkan, sık sık market ziyareti yaptığını, markette patates, kırmızı et ve süt fiyatlarına baktığını ifade ederek;"Biz normal dışarıdan alınan yoğurt yemiyoruz, mayalıyoruz. Süt fiyatları bazen markette artmıyor ama TÜİK istatistiklerinde arttığını görüyorum. Apartman görevlimiz olan Sadık Abi’ye de çoğu zaman fiyatları soruyorum. Onu sorguya çekiyorum. Ben,‘indi’ diyorum. O,‘inmedi’ diyor. Sürekli ‘Fiyatlar inmedi, istersen git şu soğanın fiyatına bir bak’ diyor".
***
Yani, Sadık Abikuru soğan ile patatesi, ekonominin göstergesi olmaya devam ediyor. O nedenle, yakında Sadık Abi derdest edilip, soğan ve patates depoları basılıp, istifçiler teşhir edilirse, hiç şaşmayın. Evvelden fasulye kendisini nimetten sayardı. Anlaşılan, bu rolü soğan ve patates üstlendi… Hele, sarımsağa güç yetmez oldu…
***
Kira sorununa ilişkin açıklamalarda bulunan Erkan;"Kiralarda Türkiye’ye özgü bir artış söz konusu. Cumhurbaşkanımız ve Cumhurbaşkanı Yardımcımız da bu konunun üzerinde çok duruyorlar. Bir insanın 10 evi olmamalı, 10 insanın bir evi olmalı. Ev ve gıda çok önemli. … İstanbul, Manhattan’dan pahalı olur mu? Biz İstanbul’da ev bulamadık. Müthiş pahalı. O nedenle, annemlere yerleştik, onların yanında kalıyoruz" diye konuştu.
***
Sayın Başkan, “bir insanın on evi olmamalı!”diyor. Hangi dünyada yaşıyor, anlayamadım… Yüz evi de olabilir. Devlet ne karışır, benim kaç evim olacağına? Bu düşüncede Merkez Bankası başkanı olan bir ülkenin, güven sorunu olmaz mı?Önemli olan, alım ya da sahiplenme süreçlerini vergilendirebilmek. Bu da devletin görevi. Ama “10 insanın bir evi olmalı” lafını anlayamadım.
***
Bu nasıl olacak? Bu kadar tahsili, kariyeri boşa yapmış hanımefendi. On kişiye bir evi mahal görüyor. Ne demek, “10 insanın bir evi olmalı!”Gaye hanım, buna ağa konakları bile yetmez. Siz, nerelerde geziyorsunuz, Allah aşkına?
***
Sayın Başkan, İstanbul’da kira fiyatlarının yüksekliğinden yakınıyor. Uygun ev bulamadığı için, annesinin evinde annesi ile birlikte kalıyormuş. Rivayet olunur ki, 150-160 bin lira civarında maaş alıyormuş. Ek gelirlerle 300 bini buluyormuş. Ya, bunun onda biri kadar bile maaş alamayanlar ne yapsın?
***
Gaye Hanım, aylık gelirinizin onda, yirmi de biri kadar bile geliri olmayanlar, ne halt etsin? Yahu, bunu kimse sormuyor. Hal böyle iken, hala İstanbul’da Belediyeyi AK Parti alır mı alamaz mı, diye soruyoruz. Bu ülkede bizden önce traktör; traktör üretimi var mıydı, diyen AK Parti milletvekiline inanan yığınlar var… Ne diyeyim? İnanın bilemiyorum…
***
Ha, bir de ev almaya kalksaymış her halde, çıldırırdı. Öyle ya, on yıllık maaşı, kendisine uygun karattabir ev almaya yetmediğini görürdü… Evet. Bürokrat böyle… Ya AK Parti Milletvekilleri nasıl? Onlar da, “mangal partisi” yapıyor, Meclis bahçesinde…
