Bu yazıyı paylaşmamın nedeni “on iki adaları” Lozan da kaybettiğimizi iddia eden “bizim ecmaini” bilgi sahibi yapmak içindir. Tabii, ne kadar yansıma bulur bilemem. Öyle ya, bu ülkede, “bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak” çok kolay. Hiç okuma zahmetine katlanmıyoruz, kulaklarımıza “üflenenlerle” yetiniyoruz.
***
Nihal Atsız’ın manevi babası, “Türkçü” Rıza Nur’un “Hatıratı”; “Lozan Zafer mi, Hezimet mi?”; “Yalan söyleyen Tarih” kitapları “bizim ecmainin” başucu kitapları. İdeologları da Fesli Kadir vs.
***
Mesela, ülkemize “popüler tarihi” sevdiren Ahmet Refik Altınay’ın, “Felaket Seneleri” (1683-1699) kitabını bilmezler, bilseler bile okumazlar. Okusunlar da görsünler, yere göğe sığdıramadıkları padişahın, paşaların, yeniçerinin/askerin halini, on yedinci yüz yılda.
***.
Okusunlar ki, Osmanlı’nın çöküşünün, “Gavur Padişahlarla” başlamadığını, hele hele bugün ölüm yıldönümünde anacağımız, Mustafa Kemal Atatürk’ün yıkmadığını. Atatürk yıkılan Osmanlı’yı kucağında buldu. Sadece cenazesini kaldırdı.
***
Eğe ve 12 Adalar konusu da bu cümleden. Neymiş efendim, Eğe ve 12 Adaları Lozan da vermişiz. Şimdi kaynağını kaydetmediğim, Yusuf Halaçoğlu Hocamızın, konu ile ilgili bir yazısını bir bölümünü aktaracağım. “Ben de altına imzamı atarım...” Aslında bu konuda çok eser var ama kim okur kim dinler. Bozuk plak gibi tekrar edip dururlar.
***
Halaçoğlu, “12 adaları 1912 de verdik”, diyor .... Nere de mi Lozan şehrini Ouchy (UŞİ) semtinde yapılan (Uşi) antlaşması ile. Meydanlarda Lozan da verdik deyip algı yaratması bundan.
***
Hemen bir not düşeyim: Lozan şehrinde yapılan (Uşi) antlaşması ile Lozan Antlaşması karıştırırlar. Aslında, bilenlerin işine de öyle geliyor. Zira, Lozan Antlaşmasına, daha on bir yıl var (24 Temmuz 1923). Bu antlaşma da Lozan kentinde yapıldı. Kurnazlıkları da burada. 12 Adaların verildiği antlaşmanın adı da, dedim “Uşi Antlaşması”.
***
Araştırmayan halk da "savaşı cephede kazandık adaları masada verdik" e inandırıldı... Mustafa Kemal'e laf etmekten korkanlar da günah keçisi İsmet İnönü’yü seçtiler.
***
Neyse dönelim Hocamıza: Osmanlı Devleti, 12 Adalar olarak bilinen adaları İtalya'ya bırakıyor... Sene 1912, Uşi Antlaşması ile... Fakat geçici olarak… Antlaşma şartlarına uyulduğu takdirde adalar tekrar Osmanlı Devleti'ne geri verilecek. Fakat Osmanlı Devleti şartlara uyum sağlayamıyor.
***
Yine benden bir ilave daha, netameli konu Kıbrıs… Kıbrıs’ı 1887-1888 Osmanlı-Rus savaşında yenilince, “Sultan Hamid” döneminde, Berlin Antlaşması ile İngiltere’nin kullanımına verdik. Daha sonra, 1915’de İngiltere Kıbrıs’ı “ilhak etti”; kendi mülküne kattı. Lozan Antlaşması’nda da “1915 ilhakını kabul ederiz” dedik.
***
Ne yapacaktık ki sanki? 1960’larda bile denizaşırı harekâtı yapma kabiliyeti olmayan bir ordu ile Ege ve On İki adaları nasıl zapt edebilecektik ki? Unutmayın, Kıbrıs’a 1970’lerin başında çıkabildik. Yine unutmayın, Osmanlı bir deniz devleti değildi. İnebahtı’nda, Navarin’de, Çeşme’de donanmanı yaktıklarında çaresizdik.
***
Mesela, Girit’in fethi, yirmi küsur yıl sürdü… Sanırım, Venedikliler olacak, savaş sürerken, Çanakkale Boğazı’nı kapattılar, ordu ile İstanbul’un irtibatını kestiler. Payitaht, ya gelirlerse, İstanbul’u işgal ederlerse, telaşına kapıldı.
***
Henüz, on yedinci yüz yıldayız… Allah’tan, Köprülü ailesi, sadarete geldi de İmparatorluğu toparladı. İşte Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, Kara Mehmet Paşa, Budin Beylerbeyi Süleyman Paşa, seksen yaşında Budin’i savunan Abdi Paşa Merzifonluların yetiştirdiği devlet adamları. Padişah da 4. Mehmet.
***
Tabii, bunlarında sıkıntısı, askerin o eski asker olmayışı, kazandıkları ganimeti kaybetme korkusu vs. İkinci Viyana bozgunu, Budin’in kaybı, Macaristan’ın elimizden çıkışı bu dönemde… Kahraman ve şehit Abdi Paşa da Osmanlı’nın Macaristan’da ki son yöneticisi. “Kahraman Asker” diye anılır. Macarlar, Abdi paşaya hürmet etmişler ve hatırasına kabrini imar ederek üzerine Türkçe ve Macarca Paşayı metheden ve şehadet tarihi bulunan bir mezar taşı koymuşlardır.
***
Hocamız devam ediyor: Bu yüzden 3 yıl sonra yani 1915' te Londra'da bu konu gündeme geliyor ve Londra Paktı denilen anlaşmada bu adaların tamamı bu sefer geçici değil tamamen İtalya'ya bırakılıyor.
***
Hala devletin adı Osmanlı Devleti, Cumhuriyet Devleti henüz kurulmamış. İstiklal savaşı henüz başlamamış...
***
Aynı sene bir de Çanakkale Boğazı'na dayanıyorlar; Çanakkale Savaşı'nı yapıyoruz...Yani yıl 1915, Biz Çanakkale de ölüme meydan okurken, 12 adalarda İtalyanlar var. Yani 12 Adalar önce Uşi' de, sonra da 1915’te Londra'da İtalya'ya verilmiş... Yani ne teslim eden heyette ve ne de yönetici kademesinde, İsmet İnönü yok… Mustafa Kemal de…
***
Biliyorsunuz, 12 Adalar, 2. Harp sonuna kadar İtalya ve Almanlar’da kaldı. Şimdi soru şu: Bu Adaları, İtalya ve Almanya’ya direnen Yunanistan’a değil de bize mi vereceklerdi sanki?
