Feveran; Fışkırma, kaynama, birdenbire öfkelenme, köpürme ve parlama olarak adlandırılmıştır. TDK
İstisnasız her yılbaşında, dini ve milli bayramlarda, özel günlerde veya rutin yaşam günlerinde dile getirilir. Günahların, haramların, yasakların, yapılması veya yapılmaması gereken emirleri kendi istek ve arzularına göre yazıp çiziyorlar. Sadece tavsiye içermeyen ve dikte edilen bu yazılanları tahrik etmek için, ötekileştirmek için yazarlar, hatta karşı tarafı dinsizlikle itham edecek kadar ileri giden densizler vardır. İnancını samimiyetle yaşayanlara, hangi inançtan olmalarına bakmaksızın saygı duyarım, yazarken ve anlatırken de bana karşı aynı samimiyette olmaları halinde gönülden destek veririm.
Ülkemizdeki insanların büyük bir çoğunluğu ekonomik sıkıntı yaşarken, emeklilerin ve asgari ücretlilerin kira vermekte, temel gıdaya ulaşmakta, çocuklarının veya torunlarının isteklerini karşılamakta yaşadıkları ciddi sorunları görmüyorlar. Isınma ve aydınlanma giderlerinin her geçen ay yükseldiğini iliklerine kadar hissettiklerini ve akrabasından destek alarak gününü geçirdiklerini biliyor olmalarına rağmen, bir çift kelime etmez ve iki satır yazmaktan imtina ederken, yeni yıla girerken çam ağacı süslemenin günah olduğunu veya inancımıza göre haram olduğunu yazarlar ve öfkelerinden kulaklarına kadar kızarırlar. “Yılbaşını kutlamak niyetiyle bir çekirdek yerseniz bile dininiz ve imanınız gider” diyen bir sapık dinledim. Tesadüf olduğunu asla düşünmem, hiç birisi de kul hakkı yemenin, kamu malına zarar vermenin, rüşvet almanın, Allah ile insanları aldatarak kendine makam elde etmenin veya çocuk tecavüzlerinin, kadın cinayetlerinin insanlık dışı bir yaşam biçimi dediğini duymadım, fakat yılbaşında çam süslemenin batı taklitçiliği olduğunu köpürerek yazar da yazarlar.
Atanamayan öğretmenler var diyorum, kamu personel alımında mülakat kalkmalıdır diyorum, tayin ve atamalarda eşit davranılmalı torpil yapılmamalı diyorum, rant uğruna doğa tahribatına son verilmelidir diyorum duymuyor, yılbaşında çam süslemek ve yılbaşı kutlamak kafir icadı diyor. Kamuda ve özellikle Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesinde çok büyük israflar var, şatafatlı ve görgüsüzce yaşam biçimi normalleştirildi, yoksul ve dar gelirli insanların ekonomik sıkıntı yaşamalarını görmezden geliyorlar, İslam’ın adını kullanarak yaradanın emirlerinin dışına çıkıyorlar diyorum, bozulmuş plak gibi aynı şeyleri söylüyor yılbaşı kutlamak haram diyor. Vergilendirilmiş kazancıyla istediği şekilde eğlenir veya harcama yapar, dilediği gibi yaşar, istediği dine inanır, çocuklarını istediği şekilde eğitir, sadece kendi tasarrufunda olan şeyleri istediği gibi yapar, ben onu yargılayıp hesap sorma konumunda değilim, kendime hak olarak görmüyorum. Fakat kamunun parasıyla ibadet ediyorsa, ailecek hacca gittiğinin resmini gözüme sokarsa, görgüsüz ve şatafatlı donatılmış masanın etrafına doluşarak üstelik ihtiyaçları olmadığı halde iftar yaparlarsa, yaptıkları ibadet beni hiç ilgilendirmez ve hoş gözle bakamam, işte o zaman parlama ve köpürme sırası bana gelir, asıl haramın o olduğuna karar veririm. Kimin ne yediğine, ne içtiğine hiç bakmam, yeter ki kamu ve kul hakkı bulaşmamış olsun. Düşünceme ve yaşam biçimime saygı duymuyorsan, benden olmayanın canı cehenneme diye bana beddua ediyorsan sana hayırlı işler dilerim.
“Kamuda görev yapan tüm yöneticiler, yaptıkları icraatlarını anlatmak için bilboardda görünen gereksiz suratları sayesinde göz zevkim bozuluyor”. Faruk Ergan