FARUK ERGAN

Tarih: 16.05.2025 11:32

KIZMAYA DEĞMELİSİN.

Facebook Twitter Linked-in

Franz Kafka’nın en yakın arkadaşı Max Brood’la tatsız bir olay yaşadıktan sonra söylediği bir sözle başlamak istiyorum. 

“Beni üzecek gücü sana verdiğim için kendimden özür diliyorum.”

 İnsan en değer verdiğine, en sevdiğine kızar, çünkü onu her halükarda güvenilir, her daim sırdaş olarak görmüştür.

Kendime çok büyük saygım olduğu için ve kendimi çok sevdiğim için, yanılgılarımdan dolayı kendime kızmıyorum. 

Kimse benim istediğim gibi davranmak ve yaşamak zorunda değil, zira ben de öyle yapmaya çalışacağım, herkesi olduğu gibi kabullenip, herkesin de beni olduğum gibi kabullenmesini bekleyeceğim.

Sevilmeyi çok önemsemem, herkes beni şartsız sevsin diye bir saplantım olamaz, fakat saygı görmeyi çok önemserim, çünkü saygı göstermeyi, nezaketli yaşamayı, en önemlisi insan gibi insan olmayı çok severim, aksi takdirde kendimi daha çok sevebilme yetkimi kullanıp insanlığı zayıf olanlardan uzaklaşacağım.

İnsan lafının nereye gittiğini, kimin gönlünü kalbini kırdığını bilmez mi?

Nasıl hesapsız, plansız, programsız, acımasız ve vurdumduymaz yaşanır anlamak mümkün değil. 

Dünyanın en zor işlerinin başında, insanı anlamak veya tefsir etmek olduğunu bildiğim halde arada bir ciddiye alıp duygusallaşıyorum. 

Birisi sizinle insani ölçülerde sohbet ediyorsa, sağlığınızla ilgileniyor ve ailevi sorunlarınızın olup olmadığını soruyorsa, yanınızda olunca sevgi ve saygı çerçevesinin dışına çıkmıyorsa, içinde farklı duygular taşıdığını, gaddar ve acımasız olduğunu doğal olarak bilemezsiniz.

Yaşam biçimini en geniş biçimde içselleştirmiş birisi olarak tüm insanların istedikleri gibi yaşamasına asla müdahale etme hadsizliğini yapmam. Şalvar giyer, sakal bırakır veya Kiliseye gider, Camii den çıkmaz, istediklerine cennet satar, istemediklerini cehenneme gönderir, ancak altı yaşındaki kız çocuğuna yirmi beş yaşındaki adamla Nikah kıyar diyemez, nasıl yaşamak istiyorsa ve kendisini nerede konumlandırıyorsa yapmasında bir mahsur görmem, ancak Kamu kaynaklarını özelinde ve yakınlarına kullanmasına göz yumamam, kazancının vergisini versin, Atatürk’e hakaret etmesin, Cumhuriyet ve Laik yapıyı yok etmeye yeltenmesin, bir de benim özel hayatıma ve yaşam alanıma girmeye çalışmasın, ondan sonra istediği haltı yiyebilir.

Cumhuriyet’e ve kurucu kadrolara düşmansın ama güzelliklerinden faydalanmayı da kimseye bırakmıyorsun, Dünya ülkelerinde böyle bir güzellik bulamadığından dolayı terki diyar etmek veya ben bu ülkede yaşayamam demek içinden gelmiyor.

Eğer riyakar değilsen, için ayrı dışın ayrı değilse, demokrasiyle yönetilmeyi ve laik düzeni kendine yakıştırmıyorsan, düşündüğün ama gitmeye cesaret edemediğin ülkelerde elini, kolunu ve dilini keseceklerini bildiğin için gidemiyorsun ama gitmemen de başka bir yüz karasıdır. Ülkesini kaçarak terk etmek isteyen, inancını istediği gibi yaşayamadığından şikayet eden riyakarların tamamı Ecnebi devletlerine sığınma çabasındalar.

Halbu ki dini inançlarını en iyi yaşayacakları, Şeri hüküm ve düzenle yönetilen ülkelerin adları belli olduğu halde neden gitmezler, neden gitmeye cesaret edemezler en iyi kendileri bilir.

“Kendi hatasına göz yumup, sürekli başkalarının hatasını gündeme getirmek için çalışan riyakaralara kızmaya değmez.” Faruk Ergan    


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —