Kent Ormanı ya da Kadir Has Mesiresi ya da adına ne derseniz deyin, güzel bir tesis kuruldu Kıranardı sırtlarına… Büyük emek harcandı, büyük paralar harcandı… Sosyal tesisler yapıldı…
***
Tabii, sosyal tesislerde, Belediye başkanı ofisi de unutulmamıştı… Öyle ya, o da, belirli zamanlarda dinlenecek, “ağır” misafirlerini ağırlayacaktı; bizler de şehri seyrederek yemek yiyecek, pasta ile birlikte kahve, çay içecektik. Belirli zamanlarda müzik olacak. Şöyle bir defi gam edip stresten kurtulacaktık.
***
Geniş çayırlıklar yaptık, kameriyalar kurduk. Yanında mangal yakılacak yeri de unutmadık. Sosyal tesisler gidemeyen muhterem ahali burada mailece piknik yapacak, güzel bir hafta tatili geçirecekti… Anlayacağınız, her kesime, her gelir grubuna göre yerler hazırlanmıştı…
***
Güzel de bugünlerde ne halde olduğunu hiç gördünüz mü? Bakınız, ben geçen gün gördüklerimi anlatacağım… Bırakınız yabancıyı, önce kendimize karşı gösterelim…
***
Bakınız, hiç çekinmeden gözlemlerimi yalın bir biçimde aktarmaya çalışacağım… Geçen gün çocuklarımıza göstermek istedik… Hem dondurma yiyecek hem de bir iki bardak çayiçecektik. Güya övüneceğiz; bakınız ne güzel yerlerimiz var, diye…
***
Önce, şöyle bir gezdik… İn ve cin yoktu… Belki de hafta içi olduğu için… Ama kameriyaların etrafı pislik dolu… Gerçi yasaklanmış ama mangaldan kalan kömür artıkları, bariz bir biçimde gözüküyordu… Kuru ot bürümüştü etrafı…
***
Bari, temiz bir yer olsa… Oturaklar pis, masalar pis, yerler pis… Her tarafa çör-çöp, yemek artıkları, pet şişeler, et parçaları, kemik atılmış…
***
Merak eden birisi varsa, ani bir baskın yapsın ve görsünler durumu… Şimdi, belediye ne yapsın? Başkan ne yapsın… Her masanın başına bir adam koyup, kullananlara, âdâb-ı muaşeret, temizlik öğretecek değiller ya!..
***
Sonra sosyal tesislere indik… Kapalı… İn-cin top oynuyor… Kaldırım taşları, sökülmeye başlamış… Korkuluklar ise, yıkılmaya… Çayırlar ise, kuruyor… Ot sarmış etrafı… Yani, kaderine terk edilmiş durumda… Yazıktır, günahtır…
***
Hasılı kelam; bu milletin parasını, dağlara taşlara gömdük… Sonra, birkaç yıl işler iyi gitti… Şimdi ise, merak eden gitsin baksın…
***
Kullanım ve temizlik bağlamında söylüyorum… Dedim ya, ne yapsın, belediyeler? Bizler için bir yığın para ve emek harcadılar, güzelim tesisleri kurdular… Dedim ya, bizler kullanmasını bilmiyoruz, kusura kalmayın da “kentli” olamadık, bir türlü…Bunları, “oy nedeniyle” başkanlar söyleyemez ama ben söylerim… Ya da birilerinin söylemesi gerekir…
***
Bu sözüm de Belediyelere: Değerli başkanlarım, artık “yapılabilir”(fizibil) tesisler yapın. Mesela, kent ormanı yapılırken, sosyal tesisler kurulurken bunun “getirisini-götürüsünü” hiç hesapladınız mı? Suyu olmayan yere, şu kadar yüz dönüm çayır ekildi: “yahu bu değirmenin suyu nereden gelecek!”, “lokanta ve pastaneyi besleyecek gelir var mı bu kentte!”, diye düşünüldü mü?
***
Memduh Başkan’dan rica ediyorum… Değerli Başkanım, yetkililere bir talimat verin; “Getirin bana, fizibilite raporlarını!”, deyin bakalım ne çıkacak karşınıza? Ben eminim, su nasıl temin edilecek, tesisler nasıl işletilecek; “kâr mı zarar mı” edecek, bir sayfa rapor yoktur… İnanın, ben başkan olsam, hiç olmasa bir merak eder, isterim, bunları…
***
Sanki burası böyle de, hemen hemen her mevsim suyun aktığı ama şimdi kuruyanHisarcık Derebahçe buradan pek mi farklı? Gidin bir bakın dere boyuna, her yer pis… Pislikten geçilmiyor… Atılmadık nesne kalmamış, etrafa…
***
Velhasıl kelam, hiç hoş görüntü vermiyor, buraları… Bu mekanlarla mı çıkacaksınız… Yok merak eden, sözlerimin doğruluğunu test etmek isteyen bir yetkili varsa, sabah vakti, tebdili kıyafet edip buraları bir gezsin, gezsinler de görsünler perişanlığı…
***
Kusura kalmayın; halk goygoyculuğu, halk dalkavukluğu yapacak zamanları çok geride bıraktık… Haaa… Yapmak isteyene de bir şey demem… İşi gücü rast gelsin!.. Ama unutmasınlar Kayseri, “mega” bir köy olma yolunda hızla ilerliyor…
