KADİR DAYIOĞLU


KENT HAFIZASI ve TÜRKÇE

Çok duyarlı olmaları gerekir. Mesela, TV spikerlerinin Türkçeyi çok güzel konuşmaları şarttır. Onların sayesinde insan, güzel konuşmayı öğrenir. Umarım, Türkçe konusunda çizmeyi aşmadım.


Kent hafızası üzerine sayısız yazılar yazdım. İstisnasız tüm belediyeler (merkez) bu konuda çok duyarsızlar… Sık sık cadde, sokak, bulvar, mahalle adlarını değiştirmeyi bir marifet sanıyorlar. Değiştirirken de hiçbir ciddi gerekçeleri yok. 

***

Çok azımız bilir, bugün Orduevi ve Büyükşehir arasında “Kürtler Mahallesi” varmış.“Kürtler Seyfullah” ve “Kürtler Fethullah”mahalleleri olarak da bilinirmiş. Fethullah Efendi ve Seyfullah Efendi cemaatleri bu mahallede otururmuş. O nedenle bu isimler verilmiş, çok eskiden. Yanlış anımsamıyorsam ya Fethullah ya da Seyfullah Efendi adını taşıyan bir de türbe var. Bu türbe hâlâ durur…

***

Sonra burası iki mahalle oldu. Kardeş Kayseri mutasarrıfları Muammer Bey ve Zekai Bey isimlerini taşırdı. Bu iki mahalleye bizler yetiştik. Hatta Büyükşehir Belediyesi’ne isabet eden bölge, halk arasında “Patates (patadis)Mahallesi” olarak anılırdı. Resmen böyle bir mahalle var mıydı? Bilmiyorum.

***

Sonra, bu isimlerde kaldırıldı, bu bölgenin tamamına da Serçeönü Mahallesidendi. Sonra Sahabiye Mahallesi ile birleşti, tamamına Sahabiye Mahallesioldu…

***

Ne hikmetse, Orduevi-Büyükşehir arasında ki caddeye Ahi Evran Caddesi adı verildi. Kim bilir belki de dönemin Kayseri Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Başkanı Mustafa Alan’ın isteği üzerine verildi. Öyle ya, Oda bu cadde üzerinde…

***

Bu ismi veren Büyükşehir’de, zerrece “kent tarihi”bilgisi ve “kent hafızası” bilinci olsa, caddeye “Muammer Bey”in isminin verilmesini teklif ederdi. Öyle ya, burasının Ahi Evran ile ne ilgisi vardı?

***

İnanıyorum, son başkanların hiç birisi, Muammer Bey’in hayat hikayesini bilmeyi bir yana bırakın, adını bile duymamıştı. Zübeyir Kars (Saltuklu) Hocamızın, Muammer Bey’in hayat hikayesini anlatan kitabını okumalarını tavsiye ederim. 

***

Muhtemelen nerede vefat ettiğini, hangi şartlarda vefat ettiğini, mezarının nerede olduğunu çoğu Kayseri’nin muhterem ahalisi de bilmiyor? Tarihinden ve hafızasından bu denli kopuk başka bir il var mı? Bilmiyorum.

***

Buraya nereden geldim söyleyeyim. Orduevi-Büyükşehir arası, Kocasinan Belediyesi tarafından yeniden düzenleniyormuş. Bir itirazım yok. Ama bir dostum, Tuncer Erten Hocamız düzenleme için asılan tabelanın fotoğrafını göndermiş. 

***

Ne yazıyor Biliyor musunuz?“Serçeönü Mahallesi Çevre Düzenlemesi Yapılması İşi”. İnanın geçenlerde ben de uğradım… Gözlerimle de gördüm. Üzüldüm…

***

Bir kere, böyle bir mahalle kalmadı günümüzde. Her taraf Sahabiye Mahallesi oldu… Umarım, yanlış bilmiyorum. Anlaşılan, bu değişiklik Kocasinan kayıtlarına henüz geçmemiş. 

***

İkincisi de bu denli bozuk Türkçe olmaz. Belediyeler bunu hep yapıyor. “Düzenleme yapılması” ne demek? “Düzenleme” zaten bir şeyi “yapmak”. “Çevre Düzenlemesi” dersiniz olur biter.

***

Mesela, “Mehmet Çalık Mesiresi Alanı” demişler. Bu da yanlış. “Kıranardı Mesiresi Alanı” da bu cümleden…

***

Oysa, Büyükşehir’de doğru dürüst Türkçe kullanmayı bilen olsa, “Mehmet Çalık Mesiresi” ve “Kıranardı Mesiresi” derlerdi. Daha güzel olmaz mı? Belediyeye de bu yakışırdı. Mesela, “yayınları”nda da çok rastlıyoruz, “yazım yanlışlarına”. Ama maalesef uyarılarımıza rağmen bildiklerini okuyorlar. Öğrenmeye hiç açık değiller. 

***

Bir ara; “Seyyid-i Burhaneddin” diyorlardı. Oysa, doğrusu;“Seyid Burhaneddin” olmalı. Bana kalırsa, “Seyit” ve “Burhanettin” demek daha doğrusu. Herhalde, arkadaşlarını günümüz Türkçesi’ne alerjileri olduğundan, Osmanlı Türkçesi’ni kutsadıklarından olsa gerek. İnanın onun da nasıl kullanılacağını bilmiyorlar.

***

Hazret ve benzerleri ile ilgili bir çalışmada, şayet bir alıntı yapmışsanız, ona sadık kalma, “Seyid”, “Burhaneddin”, “Ahmed”, “Mehmed” yazmak ama bir yere, bir yöreye isimleri veriyorsanız, Türkçe yazım(imlâ) kurallarına uymak zorundasınız… Tabii, cahil değilseniz ya da güzelim Türkçe ile bir sorununuz yoksa. 

***

Ha. Diyeceksiniz ki; “Siz Türkçeyi güzel mi kullanıyorsunuz?” Asla böyle bir iddiam yok. Bu yazımda bile bir sürü yanlışım olabilir ama kamu kurum ve kuruluşların, belediyelerin, eğitimcilerin böyle bir lüksü yok. Olamaz da… 

***

Çok duyarlı olmaları gerekir. Mesela, TV spikerlerinin Türkçeyi çok güzel konuşmaları şarttır. Onların sayesinde insan, güzel konuşmayı öğrenir. Umarım, Türkçe konusunda çizmeyi aşmadım.