Bu yazım, “Her şeyin başı sağlık” yazılarımın bir devamı olacak.Kayseri Bölge Hastanesi’nin temeli, dönemim Başbakanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla,10 Eylül 2011 tarihinde atılmış; her zaman olduğu gibi, “gösterişli” bir tören yapılmıştı. Yapımı için öngörülen süre üç yıldı… Tutmasan, üç yılda bitecekti… Yine her zaman olduğu gibi, Başbakan tarafından yapılan “pazarlık” sonucunda süre iki buçuk yıla indirilmişti…
***
Ama verilen süre tutmadı, Açılış, yedi yıl sonra, 5 Mayıs 20218 tarihinde, 1607 yataklı 415 Milyon Avro toplam yatırım bedelli Hastanemiz, Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan tarafından hizmete açıldı.
***
Neden bu kadar gecikme oldu? Bilemiyoruz. Zeminde mi bir sıkıntı vardı, yüklenicinin parası mı yoktu, yoksa bu kapasitede bir inşaat için yedi yıl normal miydi? Bilemiyorum. Şayet bir zemin sorunu vardıysa, çok büyük hata.
***
Demek ki, hele öyle bir yerde, yeterince zemin etüdü yapılmadan proje yapılmış, temel atılmış. Unutmayın, o bölge Şehir merkezinin en zayıf bölgesi, türbo arazi…
***
Böyle bir bölgeye yapılacak bir tesis için “kırk ölçüp bir biçmek” gerekir. Bir de bu bölge, Ecemiş Fayı üzerinde, yeraltı su seviyesi çok yüksek, ufak bir sarsıntı da, ciddi mana da sıvılaşma olur. Binalar, yıkılmasa bile çöker. Umulur ki, bu durum göze alınarak proje ve imalat yapılmıştır.
***
Evet. Yeni şehirlerarası oto terminalinin Kuzey’inde Oymağaç tarafına “Kamu-özel ortaklığı modeli” ile yapılan bu hastanenin “yer seçimölçütleri” aklıma takılmış, birkaç yazı da yazmıştım…
***
Öyle ya; zemin dışında, bin altı yüz küsur yataklı ful donanımlı, bir “kamu hastanesi”, “itin öldüğü yere”, ne diye yapılır ki? Kaldı ki, mevcut Devlet Hastanesi ve müştemilatı da “köküne kibrit suyu dökülerek” yok edilecekti…
***
Yazılarım ortada, Devlet Hastanesi’nin yok edilmemesiyle ilgili çok yazdım. Bunda, bir nebze katkım olduysa çok mutlu olurum.
***
Tayyip beyin dilinden düşürmediği, “garip-guraba”, “fakir-fukara” da nasıl gidecek, “kuş uçmaz kervan geçmez” yerdeki Bölge Hastanesi’ne, diye sormuştuk? Öyle ya, bu para ile, şehrin muhtelif yerlerine 25-300 yatak kapasiteli, biblo gibi dört devlet hastanesi yapılabilir; Şehir merkezinde ki eski devlet hastanesi de bina, eleman ve ekipman açısından daha nitelikli hale getirilebilirdi. Bu bakımdan, adımlar atıldığını, başlarında da çok başarılı ve çok çalışkan Doç. Dr. İsmail Altıntop Hocamız var.
***
Bu denli yüksek yatak kapasiteli, bir hastaneye nasıl ulaşılacağını bir yana bırakın, yönetim sorunu bile var. Sağlıklı bir biçimde yönetilemez.
***
Yine sormuştuk: Devlet Hastanesi’nin yer ile yeksan edilmesinin, “itin öldüğü yere”kamu-özel hastanesinin yapılmasının kime yararı olur? Zaman geçince gördük, özel hastanelere yaradığını.
***
Yine sormaya devam etmiştik; Kayseri’ye bir sürü özel hastane yapıldı ama hiç biri ucuz arsanın olduğu, “itin öldüğü yerlere” yapılmadı, neden? Özel sektör bu kadar aptal mı ki, ucuz arsanın olduğu yeri hastanesini yapmıyor da, halkın hizmet alacağı devlet hastanesi “şehrin bir ucuna”yapılıyor?
***
İşin garibi, bu süreçte, yeni oto terminali de satışa çıkartıldı belediyece… Uygun fiyata talipli çıkmayınca Büyükşehir’de satışı şimdilik “uykuya” yatırdı… Bakalım yeniden ne zaman satışa çıkartacaklar? Geçenlerde, satışı ile ilgili bir haber düştü basına. Netice ne?
***
Şehir Hastanesi, yapıldı yapılacak derken, bir arpa boyu yol alınmadığını gördük… Nedeni ise, bazı yerel basın kurcalayınca çıktı… Zemin çürükmüş; ayrıca arazi Keykubat Höyüğü arazisinde ve sit bölgeymiş…
***
Durun daha bitmedi… Yine, bağlısı olmayan yerel basının verdiği habere göre, şimdi de, mülkiyet sorunu çıkmış… Arsanın 500 dönüm kadarı özel şahısların malıymış… Bunlar da davayı kazanmışlar,.. İyi mi?
***
“Beyler beyler, bir kümes, bir baraka yapmıyorsunuz, tapu olmadan. Koskoca bir hastane yapıyorsunuz; bu ne ciddiyetsizlik? Siz, işleri hep böyle mi yapıyorsunuz?”, diye sormuştuk.
***
Zemini sorunlu, sit bölgesinde, mülkiyeti başkalarına ait bir araziye inşaat yapıyorsunuz… Anladık, “proje” yapanlar cahili cühela; bu konuları bilmiyor… Peki, buna ruhsat veren belediye, hiç mi kontrol etmez, “projeyi” ve eklerini?
***
Sonra, dipsiz kuyuya döndü bu projeler; “kara delik” oldu. Sanırım, yenilerini durdurdular… Tayyip Beyin de “rüyam!” dediği projeler de, şimdilik rafa kaldırıldı. Bu milletin kaynakları heba ediliyor, hoyratça. Ondan sonra, başkalarına gelince, “para yok!” deniliyor. Yazık değil mi, günah değil mi?