KADİR DAYIOĞLU


KASKİ’YE DEVAM

Demem o ki, bazı yerlerde su fiyatlarını katlayarak, tüketimi caydıramazsınız. Hem unutmayın, plastik boruların kullanıldığı hatlarda, kaçak su almak da çok kolay. Bunu, piyasada ki tüm sucular yapar.


Kayseri Su ve Kanalizasyon idaresi (KASKİ), her ilde olduğu gibi şehrimizde de, belediyelerin stratejik bölümüdür. Mesela, itfaiye gibi… Asfalt, park, bahçe hizmetlerine benzemez. KASKİ bu denli önemli olunca eleştiri, öneri oklarının hedefi olması da çok doğaldır. 

***

Otuz yılı aşkın süre ve her gün yazıyorum, dile kolay. Haliyle, KASKİ ile ilgili sayısız yazım var. Kimi eleştiri, kimi öneri, kimi uyarı babında… Susuz yaz ve su kesintisi nedeniyle, merak ettim, geçmişte neler yazmışım, Kurum ile ilgili.

***

Tabii, önemli bir benzetme yapmıştım, Aflarına sığınarak tekrarlıyorum: “KASKİ, büyükşehrin diğer birimlerine benzemez. Adeta Büyükşehrin ‘yük eşeği’ gibidir. O nedenle para, eleman ve ekipman açısından sıkıntı çekmemeli. Ekipmanın ve elemanın nitelik dokusu çok yüksek olmalı!”

***

Hatta şunu da ilave etmiştim, KASKİ, Büyükşehrin ya da Başkanların kullandığı “kızak yeri” olmamalı. Zira, o günlerde, şu ya da bu nedenle, “dışlanan!” personel, soluğu KASKİ’de alıyordu. Şimdi durum ne bilmiyorum.

***

Verilen hizmetin kalitesine bakınca, eleman ve ekipman açısından bir sıkıntı yok gibi gözüküyor. Tabii, bunların sayısı, yeterli mi? Bilemiyorum.

***

Kurumun başında, yirmi yıldır kurumda görev yapan, oldukça deneyimli İnş. Müh. Yavuz Çağan var… Zaman zaman görüşürüz, fikir alışverişinde bulunuruz. Bazen, takıştığımız olur. Başkan Büyükkılıç’ın, Kurum çalışmalarına desteği de taktirlerin ötesinde. Biliyorum, çalışmalara engel olmaz, aksine sürekli destek olur. 

***

Dostlar, “su yapılarından” anlamam ama elektrik mühendisliğinin dört bir yanında görev yaptığımdan işletme, proje, yatırım nasıl olur; sıkıntılar neler olabilir, az çok bilirim. Şimdi gelelim, 2012 yılındaki yazıma. Bir bölüm alacağım: 

*** 

Değer hükmümü, peşinen vereyim… Zaman zaman eleştirsem de, -ki bu kamuoyuna karşı bir görevimiz-, KASKİ’nin verdiği hizmetten şahsen ben memnunum… Büyük bir çoğunluğun memnun olduğuna da inanıyorum… Güzel, çağdaş hizmet veriyorlar… 

***

Devamında, kullanıcılara dönmüşüm: İnsan doğası gereği, kendisine ait olmayan bir kaynağı, hele bir de bedava ya da ucuzsa, sebil gibi kullanır… Bu kullanımda etkinlik ve verimlilik hak getire… Bu nedenle, Memduh Başkan’ın da dediği gibi; “Her şeyin bir bedeli var… Kullanan ödeyecek!” Tabii, sonuçta; “adam gibi kullananların” ödedikleri bedel de düşecek… 

***

Bu görüşü savunanlardan birisiyim… Bir hizmetten yararlanıyorsan bedelini ödeyeceksin… Kural bu olmalı… Kural bu olursa, kurumlar-kuruluşlar batmaz, daha sağlıklı hizmetler vermeye devam eder… Yani, ne kadar ekmek o kadar köfte… Fakat vur deyince öldürülmez; fiyatlar, “eşit” demiyorum, “dengeli” olur. “Yan kes, bel kes ama insafı elden bırakma!” sözünü boşa dememişler.

***

Bakınız para, eleman ve ekipman açısından güçlü bir KASKİ, hepimizin hedefi olmalı… Bu kurumu “iğdiş” edecek, yıpratacak siyaset kurumuna da hep birlikte karşı koymalıyız… Bu doğrultuda ortaya konacak siyasal popülizm birlikte izin vermeyelim… Unutmayın, su ve kanalizasyon idaresi bir yerin omurgası… Omurga çökerse bel de çöker… Yanılıyor muyum?

***

Sadece Melikgazi ve Kocasinan büyük şehre dahil olunca şunu demiştim. “Kayseri Büyükşehir sınırlarının yanlış çizildiğini dolayısıyla doğal sınırlara ötelenmesi gerektiğini savunanların başında hem de en başında gelenlerdenim. Kaynakların optimal kullanımı; hizmetlerin kalitesinin yükseltilmesi için bunu hep savuna geldim. Savunmaya da devam ediyorum.

***

O zaman doğal sınırdan kastım; Kayseri çanağı ve çanaktan gözüken bağlık, bahçelik alanlar. Merkezden görüşen “ufuk çizgisi”.

***

Daha önce 2006 yılında ki bir yazımda; “O tarihte, eski metropol için su fiyatlarının aşağı çekilmesinin yanlış olduğunu, hizmetin kalitesi ve zamanında yerine getirilmesi bağlamında KASKİ’nin araç gereç, eleman ve parasal bakımdan çok güçlü olması gerektiğini söylerken, seçimler sonrası oluşan yeni metropol için de şu tespiti yapmış ve birtakım önerilerde bulunmuştum: 

***

 Metropol sınırlar on katına çıktı ama sorunların on kat artmayacağını, geometrik olarak artacağını bu nedenle tüm belediye birimlerinin, “nitelik dokularının”, benzeri bir biçimde gözden geçirilmesinin kaçınılmaz olduğunu da vurgulamıştım. “

***

Bu bağlamda, günümüze gelince 17 bin kilometre kare hizmet alanına, 1,5 milyon kişiye hizmet, 700 bin aboneye, her gün 400 bin metre küp su vermek; 700 depo, 30 biyolojik arıtma, 190 bin metre küp arıtma tesisi, 14 bin kilometre içme suyu hattı, 7 bin kilometre kanalizasyon hattını yönetmek kolay değil. Unutmayın bunların hepsi yeraltında, asfalt gibi yer üstünde değil. O nedenle KASKİ, yıpratılmamalı, çok donanımlı olmalı… 

***

Görüşlerimde hiçbir değişiklik yok ancak, tarifelerin, “dengeli olması” gerektiği konusunda itirazım var. Peki ne demek istiyorum; sözgelimi Hisarcık ve Sarız’da yaşayan iki insan düşünün. İkisinin de iki büyükbaş hayvanı ve günlük, hayvan başına 200-250 litre su ihtiyacı var. 

***

Ama Sarız’ın falan mahallesindeki “giydirilmemiş” su fiyatı, Melikgazi’nin Hisarcık mahallesindeki su fiyatının (mesken) dörtte biri, asgari tüketim kademesi de iki katı. Mesela, tarifenin ucuz olduğu, falan köyde yıkanan “kıçın”, Hisarcık’ta yıkanan “kıçtan” farkı ne? Yine mesela, Kıranardı ile Endürlük yan yana ama su tarifeleri farklı. 

***

Bu doğru değil, bu normal değil. Bunun üzerinde çok durdum, durmaya da devam edeceğim. Sanki, suyun oldukça ucuz olduğu yerlerde, “tarımsal sulama” yapılmıyor; bostanlara “hortum atılmıyor”. Demem o ki, bazı yerlerde su fiyatlarını katlayarak, tüketimi caydıramazsınız. Hem unutmayın, plastik boruların kullanıldığı hatlarda, kaçak su almak da çok kolay. Bunu, piyasada ki tüm sucular yapar.