MUSTAFA CENGİZ


“KASIRGA GELİYORSA AKILLI KAPTAN, GEMİNİN ALTINI DELMEZ, KAVGA ETMEZ”

Bakın ne diyor? “Ülkeyi karpuz gibi ikiye yarmaya çalışıyorlar. Ha iktidar yapıyor, muhalefet de bunun üzerine, benzinin üzerine ateşle gidiyor. Yangına körükle gidiyor muhalefet de… Muhalefet de kutuplaştırmaya başladı. Ana muhalefetten bahsediyorum, CHP'den bahsediyorum. Seninle misin benden misin? Sanatçılara kadar bulaştılar ya. Sanatçılar bir oradan bir buradan sopa yemek zorunda mı Allah aşkına? Bu ülkenin sanatçıları. Onlar da özgür, görüşünü söyler. Senden yana olmak zorunda da değil, ondan yana da olmak zorunda değil. Kendi hür iradesiyle görüşünü söyler kardeşim…” Kim mi? Buyurun yazımızı okuyun lütfen...


Bugün yine size önemli bir konu başlığı sunuyorum.

Bir zamanların yol arkadaşları, şimdilerde iktidar-muhalefet düzeneği içindeki iki eski yol arkadaşından bahsedeceğim.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Ticaret savaşlarıyla şiddetli bir kasırga geliyor” ifadelerini değerlendirdi. İktidarın ekonomi politikalarına sert eleştirilerde bulunan Babacan, “Dünyadan kasırga gelir de sen kendi gemini sağlamlaştırıyor musun arkadaş ya? 

Kasırga geliyor olabilir de sen kendi geminin içerisine alıyorsun… Gemindeki topları aşağı çeviriyorsun, geminin dibini kendi attığın topla deliyorsun. 

Gemin su almaya başlıyor” dedi.

HATIRLIYOR MUSUNUZ?

Bilmem o dönemleri hatırlıyor musunuz?

AK Parti’nin kurulduğu dönemlerde epey gözde ve popülerdi Ali Babacan.

İsterseniz bir hafızalarımızı tazeleyelim.

Bilgilerimizi güncelleyelim.

2001 yılında Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AK Parti) kurucu üyesi olan babacan, 58. ve 59. hükûmetlerde ekonomiden sorumlu devlet bakanlığı yaptı. 

60. Hükûmette 1 Mayıs 2009'a kadar dışişleri bakanı olarak görev aldı. 2005-2009 yılları arasında Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne tam üyeliği konusunda görüşmelerin yürütüldüğü makam olan baş müzakerecilik görevinde bulundu. 

1 Mayıs 2009'da gerçekleştirilen kabine değişikliğinde başbakan yardımcısı olarak görev yaptı. 

61. ve 62. hükûmetlerde başbakan yardımcılığı yaptı.

Babacan, bakanlığı döneminde milyarlarca dolarlık IMF kredileriyle desteklenen ekonomik reform programını yönetme görevi üstlendi; Türkiye ekonomisi yaşanan iki ciddi ekonomik krizden sonra kayda değer bir toparlanma kaydetti.

2002-2015 yılları arasında 13 yıl Türkiye Başbakan yardımcılığı, Türkiye dışişleri ve ekonomi bakanlığı yapmış olan Babacan, Türkiye Büyük Millet Meclisi 22, 23, 24 ve 26. dönem Ankara milletvekilliği yaptıktan sonra Demokrasi ve Atılım Partisinin (DEVA Partisi) kurucu genel başkanı olarak siyasete devam ediyor.

Altılı Masa’da yer alarak dikkatleri bir kez daha üstüne çekmişti. 

Sonradan ne oldu ise yollar ayrıldı.

Şimdilerde en keskin muhalefeti yapan isimlerin başında geliyor.

Ekonomi ile de ilgili yaptığı eleştiriler son derece önemli ve makul değerlendirmeler.

Siz ne dersiniz bilmiyorum ama başlıyoruz Babacan’ın yorumlarına…

İTİBARINIZA YAZIK ETMEYİN

Demokrasi ve Atılım Partisinin (DEVA Partisi) genel başkanı Babacan, eski çalışma arkadaşları Mehmet Şimşek ve Cevdet Yılmaz’a da “Önceki dönemlerin ayıbını örteceğim diye kendi itibarınıza da yazık etmeyin bu ülkenin ekonomisine de” çağrısı yaptı.

“Şimşek ve Yılmaz, damat döneminin yanlışlarını devam ettiriyorlar” diyerek devam eden ve ekonomi ve hukukun sıkı ilişki içerisinde olduğunu dile getiren Babacan, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’a ve Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e ekonomi kurumlarında şeffaflaşma çağrısı yaptı. 

Babacan, “Merkez Bankası'nın derhal şeffaflaşması lazım. 

Ne kadar döviz alıyor ne kadar döviz satıyor bunun açıklaması lazım. Damat döneminde bir kararttılar.

 O döviz alıp döviz satma rakamlarını gizlemeye başladılar. 

Hâlâ açılmadı bakın. Yeni ekonomi yönetimi, Cevdet Yılmaz, Mehmet Şimşek, damat döneminin yanlışlarını mecburen devam ettiriyorlar. O dönemin ayıbı ortaya çıkmasın diye karartmaya çalışıyorlar” dedi.

SORUMLULUĞUNUZ MİLLETEDİR…

Özellikle Enflasyon ve TÜİK verilerine dair de önemli tespit ve uyarılarda bulunan Babacan’ın bu konulara dair tespitleri ise şu şekilde: 

“Niye TÜİK'in enflasyon sepetindeki alışveriş sepetindeki peynirin, zeytinin, domatesin, biberin fiyatını açıklamıyorlar? 

Çünkü biliyorlar ki açıkladıkları anda o damat dönemindeki TÜİK'in rakamlarıyla oynandığı ortaya çıkacak; foyaları ortaya çıkacak. 

Ben açık söylüyorum, bakın Cevdet Yılmaz'a da Mehmet Şimşek'e de buradan çağrımdır: ‘Arkadaşlar benim eski çalışma arkadaşlarımsınız, siz kendinizden önceki dönemlerin yanlışlarını, ayıplarını, yalanlarını kapatmaya çalışacağım derken kendi itibarınızı yerle bir ediyorsunuz ya. 

Sizin sorumluluğunuz aslında bu milletedir; evet Cumhurbaşkanı sizi görevlendirmiştir ama sorumluluğunuz millete karşıdır. 

Önceki dönemlerin ayıbını örteceğim diye kendi itibarınıza da yazık etmeyin bu ülkenin ekonomisine de yazık etmeyin’ diye buradan çağrımdır.”

KRİZ MESELESİNDE TEZAT VAR!...

Ülkedeki yanlış ekonomi politikalarına sert göndermeler yapan Babacan’ın gelinen nokta itibarı ile tespitlerine devam ediyoruz: “Yazık bu ülkeye ya! 

Yani diğer ülkeler dışarıdan gelen krizlere karşı korunmaya çalışırken, Türkiye şu anda bizzat iktidarın kendi eliyle kriz üretildiği bir ülke haline geldi. 

Bakın şu krizlere, şu haber olan konulara bakın. 

Bunların tamamı iktidarın Türkiye'de kendi eliyle ürettiği krizlerdir yani. Kendi kendimize ediyoruz yazık. 

Bunca önemli olaylar varken dünyada, her ülke kendini bu dışarıdan gelebilecek kötü gelişmelere karşı korumaya çalışırken, dışarıdan gelecek krizlere karşı ülkesini korumaya çalışırken, Türkiye bizzat iktidarın eliyle kriz çıkaran bir ülke haline geldi.”

“BU KOLTUKTAN NASIL 

KALKMAYACAĞIM DERDİNDE”

“Türkiye kendi içinde ekonomik olarak güçlenmek zorunda. 

Türkiye hukukta, adalette güçlenmek zorunda. 

Türkiye teknolojide çok hızlı bir şekilde ilerlemek zorunda. 

Yoksa inanın bizden sonraki nesil çok daha geri kalmış, çok daha fakir ve çok daha güçsüz bir Türkiye'de yaşamak zorunda kalacak. 

Ben bundan ciddi bir şekilde endişeliyim. 

İktidarın kafasındaki sadece ben bu koltuğa nasıl yapışacağım, ben bu koltuktan nasıl kalkmayacağımın derdi… 

İnanın ülkeye falan düşündükleri yok bunların.”

“ÜLKESİNİ DÜŞÜNEN İKTİDAR, 40 

MİLYAR DOLAR REZERVİNİ ERİTİR Mİ?

Babacan, muhalefet belediyelerine düzenlenen operasyonların ekonomiye etkilerine işaret ederek, şunları söyledi: 

Bu ülkeyi düşünen, bu ülkenin yarınları için kaygılı olan bir iktidar, tutup da kendi eliyle bir hukuk krizi çıkarıp, birkaç günde 40 milyar dolar rezervini eritir mi ya? Kendi halka açık şirketlerinin değerini birkaç günde 40 milyar dolar düşürür mü? Ülkenin geleceğini gerçekten düşünen bir iktidar, kendi eliyle bu kadar büyük zararı verir mi? Şu faizlere bakın ya, son birkaç haftada ticari faizler, bireysel kredi faizleri 5 puanla 10 puan arası arttı. Hazine’nin 2 yıllık tahvilinin faizi %10 arttı. Merkez Bankası ilk defa Likidite Senedi çıkarttı, %60 faizli. Sayın Erdoğan, faiz, faiz, faiz deyip sayın Erdoğan bunları nasıl görmez? İnanılır gibi değil yani. Peki ne yapmalı? Bakın Merkez Bankası geçen ay muhtemelen bir basamak daha faiz düşürecekti, bir %2,5 daha faiz düşürecekti. Düşüremedi, baktı ki ortalık karışık, düşüremedi. Tam tersine gecelik repo faizini %42'den %46'ya çıkartmak zorunda kaldı. E kur arttı. Bugün Türkiye'de doların 1 lira artışının, Türkiye'nin toplam dış borç sona etkisi 525 milyar lira. Dolar 1 lira arttığında Türkiye'nin dış borcu 525 milyar lira artıyor. Bunun yaklaşık yarısı özel sektörün borcu…” 

“AKILLI KAPTAN GEMİSİNİ SAĞLAMLAŞTIRIR…”

“Yazık, günah bu ülkeye ya. Dünyadan bahsediyoruz, ortalık karmakarışık. Türkiye'de de kendi kendini tahrip eden, kendi kendine zarar veren bir iktidar iş başında. İnanın çok üzülüyorum ama aynı zamanda da çok kızıyorum. Bu ülke buna layık değil ki ya. Türkiye ne yapacak? Türkiye'nin derhal ama derhal yapması gereken kendi içinde güçlenmek, kendi ayağına kurşun sıkmamak, kendi gemisinin altını delmemek… ‘Kasırga geliyor’ diyor, kendi gemisinin altını deliyor eş zamanlı olarak. Ya akıllı bir kaptan bunu yapar mı? Şu gemimi sağlamlaştırıyor mu arkadaşlar? Geminin içindekileri iyi bir organize eder değil mi? Delikler varsa delikleri kapatır. Arkadaşlar dışarıdan kasırga geliyor, kendi içimizde bir olalım, beraber olayım der. Gemi içindekileri kavga ettirir mi birbiriyle? Gemi içerisine kutuplaştırır mı? Sen ondansın, sen şundansın diye…” 

“ABD STRATEJİK PANİK İÇİNDE”

Bu arada Dünya’da ki gelişmeler ve Trump’ın son hamleleri ile de ilgili değerlendirmede bulunan Babacan ABD’nin panik halinde olduğuna vurgu yaparak bu konudaki görüşlerini şu şekilde paylaştı: 

ABD ile Çin arasındaki ekonomik mücadeleye dikkat çeken Babacan, “Bütün bu kavga gürültüde de Avrupa çok geri kalıyor. 

Türkiye'nin biliyorsunuz yatırım ve ticaret olarak ilişkisinin önemli bölümü Avrupa’yladır. 

Gümrük Birliği'nde Türkiye; yani yatırımın çoğu Türkiye'ye Avrupa'dan gelir, Türkiye'nin en büyük ihraç pazarı Avrupa'dır. 

Asıl bizim büyük pazarımız bütün bu hengamede geride kalıyor. 

Türkiye de o Avrupa havuzuyla beraber geride kalacak. 

Dolayısıyla Türkiye'nin gerçekten bir an önce şu iç sorunlarını çözüp, şu iç kavga gürültüyü bitirip güçlenmesi lazım. 

Türkiye inanın kendi içinde güçlenmezse, bu küresel rekabet ve husumet ortamında çok daha geriye düşecektir” diye konuştu.

“SANATÇILAR SOPA 

YEMEK ZORUNDA MI?”

“Ülkeyi karpuz gibi ikiye yarmaya çalışıyorlar. 

Ha iktidar yapıyor, muhalefet de bunun üzerine, benzinin üzerine ateşle gidiyor. Yangına körükle gidiyor muhalefet de… 

Muhalefet de kutuplaştırmaya başladı. 

Ana muhalefetten bahsediyorum, CHP'den bahsediyorum. 

Seninle misin benden misin? 

Sanatçılara kadar bulaştılar ya. 

Sanatçılar bir oradan bir buradan sopa yemek zorunda mı Allah aşkına? Bu ülkenin sanatçıları. 

Onlar da özgür, görüşünü söyler. 

Senden yana olmak zorunda da değil, ondan yana da olmak zorunda değil. Kendi hür iradesiyle görüşünü söyler kardeşim…”

Sanırım mevzu anlaşıldı.

Ekonomi, özgürlükler, hak, hukuk, adalet herkes için ekmek kadar elzem bu ülkede….