Kahin değilim ki kehanette bulunayım…Gavs değilim ki gayptan haber vereyim; kaşanelerde yaşayayım; elimi, ayağımı, çorabımı öpmek için sıraya girenlerim olsun. Zaten ikisi de olsam, etrafım müritle dolar, siyasiler etrafımda pervane olur…
***
“Ben ekonomistim!” hiç demedim. Ama ben bir az aklını kullanabilen, biraz düşünebilen, biraz neden sonuç ilişkilerine kafa yoran, biraz okuduğunu anlayabilen birisiyim… Biraz dört işlem bilirim. O nedenle; ekonomi denilen oyunun “toplamı sıfır” olan bir oyun olduğunu da…
***
Daha ortalarda Rahip, Trump, Trump’ın mektubu, kovid, deprem falan filan yokkenbir şey söylemiş ve birkaç kez tekrarlamıştım… Gelmekte olan kriz,-ki, Kılıçdaroğlu buhran diyordu-, eskilere benzemiyor zira onlar “V” şeklindeydi, vurdu çıktı. Şimdiki ise “L”ye benziyor, vuracak ama ne zaman çıkacağı belli değil…Çünkü, en azından “güven ortamı” kalmadı… “Rasyonellikten” uzaklaşıldı.
***
Tamı tamına o süreci yaşıyoruz… Ekonomi,“çözdükçe düğümleniyor”. Bir taraftan insafsız hem de mükerrer vergiler, sağanak gibi zamlar, diğer taraftan yine Körfez ülkelerinden para arayışı… Kusura kalmasınlar, “dilenci vapuruna” döndük. İnanın, öyle 20-30 milyar dolarla kurtuluş mümkün değil, bununla kısa sürede nefes alınması bile çok zor…
***
Neden? Nedeni şu: Olur olmaz herkesle kavga ettik, sıfır sorunlu dış politika dedik ama etrafımıza dostumuz kalmadı, dinsel değerlerle ekonomiyi yönetmeye kalktık, kamu varlıklarını hovardaca harcadık. Şimdi kara göründü ama gemi de karaya vurdu…
***
Toplumun bir kesimine inanılmaz rantlar aktardık… Orta sınıf diye bir şey kalmadı… Toplumun yüzde 20’si refah içerisinde geri kalan yüzde 80’i ise bırakınız sıfır bir ev, sıfır bir araç almayı, bunların ikinci elini alabilecek; çoluk çocuk mailece bir yerden bir yere gidebilecek otobüs parasını denkleştirebilecek durumda değil…
***
Bu ülkede, ev sahibi kiracı uyuşmazlığı olurdu ama tartışma hiçbir zaman ölümle sonuçlanmazdı. Bu iktidar sayesinde bunu da gördük… İcra daireleri, icra dosyaları ile doldu taştı… Ailece bir lokantaya gidemezsiniz… Bir bardak çayın 24-25 lira olduğu bir pastanede mailece oturup dondurma yiyemez olduk. Akaryakıt fiyatları inanılmaz ölçüde…
***
Hasılı kelam, bu ülkenin seksene yakın yılını yaşamış az çok varlıklı ve varlıklı bir ailenin ferdi olarak söylüyorum… AK Parti döneminin son on yılı gibi, hiçbir dönem, bu toplumun kahır ekseriyeti yoksulluk ve yoksunluk çekmedi… Ama oy alıyorlar. Ama neden? Nedenlerini sıralasam yer almaz…
***
İşte hovardaca harcanan (yerelde ve genelde) kamu kaynakları, “İtibardan tasarruf olmaz” anlayışı, yatırımların “yerindeliği” ve “yapılabilirliği” diye temel ölçütlerin dikkate alınmadığı bir yönetim anlayışının ülkeyi getirdiği nokta burası…
***
Seçimler öncesi, işçiye, memura, emekliye, çiftçiye verilen sözlerin asla asla yerine getirilemeyeceğini, zira kamu tulumbasında su kalmadığını, gelin yorulan iktidarı sandıkta değiştirin dediğimizde; “Bayrak, vatan, millet, Sakarya, iç ve dış düşmanlar, FETÖ, PKK, mandacı” suçlamalarına maruz kaldık…
***
Bu, “köprüden önceki son çıkış!” dedik… Yorgun ve bitkin iktidarın yapabileceği bir şey yok dedik…
Ama olmadı… Muhterem halkın iki sandıkta da “iktidar” dedi. O nedenle, “iktidar” diyenlerin, ağlamaya, sızlanmaya hiç mi hiç hakkı yok… Olacağı buydu, ağlamak sızlamak nafile…
***
Elli beş yıllık mühendisim… Kırk yıla yakın prim ödedim (Emekli Sandığı, Bağ-Kur, SSK) aldığım maaş asgari ücrete yakın. Allah’tan reva mı? Emeklinin kaderine terk edilmesi üzerine Sayın Erdoğan’ın verdiği yanıt çok düşündürücü. Bakınız ne dedi ve ben ne yorumu yaptım:
Kabine toplantısının ardından açıklamalarda bulunan Sayın Erdoğan, asgari ücret ve emekli maaşlarıyla ilgili;"Kendini mağdur hisseden tüm kesimlerin gönlünü mutlaka alacağız. Bunu da çok gecikmeden yılbaşı civarı yılbaşı civarı neticeye ulaştırmayı planlıyoruz" dedi. Vallahi benim gönlümün alınmasına ihtiyacım yok. Hakkımı istiyorum, hakkımı.
***
Neden şimdi değil de yılbaşı. Yılbaşında zaten ücretler/maaşlar masaya yatırılacak. Böyle deneceğini biliyordum, daha önce yazmıştım. Zira yılbaşını takip edenüç ay sonra mahalli seçimler var... O zaman, “kallavi zam” alan bizim muhterem emekliler, ziyadesiyle memnun olacak, kopup kopup oyunu yine verecek AK Parti'ye... Sanmayın ki, önümüzde ki dokuz ayda kurbağanın gözü çıkar. Sabır, şükür, fukara için cennet vaadi yetecek.
***
AK Parti zaferle sandıktan çıkacak... Ammaaa... Bir de bunun ammaası var... Atlattık mı Mart/2024 yerel seçimleri... Arkasından, Temmuz maaş ayarlamaları gelecek, bu sefer;"daha önce verdik ya, yetmiyor mu"denecek, ta dört yıl sonraki sandık hedef gösterilecek. Yani, bildik senaryo o zaman da tekrarlanacak.
***
İnsanımız ne zaman kendi kaderine kendi sahip çıkar; kaderini başkalarının eline teslim etmez. İşte o zaman kurtuluruz.
***
Dostlar,” “bu pilav daha çok su kaldırır”... Zira iktidar, yönettikleri toplumu fevkaladenin fevkinde tanıyor… O nedenle dedim; “bu pilav daha çok su kaldırır!”