MUSTAFA CENGİZ


KADIN CİNAYETLERİNİN ÜSTÜ KAPATILMAYA ÇALIŞILIYOR!...

Gizli bir el kadını toplumdan soyutlamak, hem sosyal alandan hem de çalışma ortamından çekmek, onları eve kapatmak, ikinci sınıf insan muamelesi yapmak istiyor. Ve… Kadınlarınız tüm bunların farkında ve sessiz kalmıyorlar. Ne kadar öldürürseniz öldürün kadın ana’dır, doğurgandır. Toplumları medenileştiren de kadınlardır. Kazanılmış haklarından vazgeçmeyecekleri gibi daha fazla ölümlerin yaşanmaması içinde baş tacımız kadınlarımız sonuna kadar direneceklerdir. Unutmayın... Efendimiz veda hutbesinde buyuruyor ki “Kadınlar size Allah’ın emanetidir!” lütfen bu emanete hıyanet ederek hem dünyanızı hem de ahiretinizi ateşe atmayın…


Kadın Cinayetleri ile ilgili yazılarımıza devam ediyoruz.

Kayseri Kadın Platformu: “Kadın cinayetlerinin üstü, çeşitli gerekçelerle kapatılmaya çalışılıyor” derken, Kayseri Barosu Kadın Hakları Komisyonu üyeleri de “Biz, öldürülen her kadının ardından taziye mesajları ve üzüntü bildiren açıklamalar duymayı değil, sorumluluklarınızı yerine getirmenizi bekliyoruz” diyerek iktidara seslendi. 

Dün de yazmıştım.

Tepkiler giderek yükseliyor. 

Kadınlar seslerini duyurmak, sessiz çığlıklarını artık yankı bulmasını istiyor. 

İstanbul’da katledilen İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil için Kayseri Kadın Platformu’nun çağrısı ile onlarca kadın bir araya gelirken, Kayseri Barosu Kadın Hakları Komisyonu üyeleri de düzenledikleri basın toplantısı ile ses verdiler. 

“CEZASIZLIK HALİ GÜÇ VERİYOR”

Açıklama öncesi Kadın Platformu adına Av. Eylem Sarıoğlu, “Bugün burada katledilen kadın kardeşlerimiz için, tacize ve tecavüze uğrayan çocuklarımız için buluştuk. Bizler biliyoruz ki, onların katilleri, failleri bu suçları işleyenler değil. Onlara güç veren iktidarlar, onlara güç veren bakanlar, onlara güç veren medyadır, erkek egemen sistemdir. Bu cezasızlık halinin her erkeğe güç ve güven verdiğinin farkındayız” ifadelerini kullandı.

“HAKLARIMIZDAN VE HAYATLARIMIZDAN VAZGEÇMİYORUZ”

Açıklamayı Türk Kadınlar Birliği adına Ayşe Uzunlu okudu.

Cumhuriyet meydanında bir araya gelen Kayseri Kadın Platformu “Haklarımızdan ve hayatlarımızdan vazgeçmiyoruz” diyen kadınlar, son dönemde artan kadın cinayetlerinin politik olduğunu, hastalık denilerek politik cinayetlerin üstünün iktidar eli ile kapatılmaya çalışıldığını vurguladılar. 

 “BİR HAFTADA 7 KADIN KATLEDİLDİ”

Bir hafta içinde 7 tane kadının öldürüldüğünü vurgulayan Ayşe Uzunlu ise, “Bu hafta kaç kadın öldürüldü? 7 Kadın. 

Kadınlar hafızalardan silinmeyecek şiddette, vahşetle öldürülüyor. 

İkbal Uzuner: 19 yaşında, Semih Çelik tarafından kafası kesilip vücudu parçalara ayrılarak öldürüldü. 

Ayşenur Halil: 19 yaşında, Semih Çelik tarafından İkbal'den tam yarım saat önce boğazı kesilerek öldürüldü. 

Boşanmak isteyen kadın kocası tarafından öldürüldü. İstanbul Beyoğlu’nda sokağın kalabalığına bakmadan korkusuzca genç kıza tecavüz etmeye kalkan iki psikopata ne demeli? 

İlk suçları değil, ceza alacaklarını bilseler bu kadar rahat olurlar mı? Suçlular önce serbest bırakıldı. 

Sosyal medya yıkılmasa tutuklanmayacak, elini kolunu sallaya sallaya sokakta gezmeye devam edecekti. 

Evet ama sosyal medyanın bir de öteki yüzü var. 

Sosyal medya bir taraftan suçluların cezasız kalmaması için işe yararken bir yandan da marjinal gruplar tarafından kadın düşmanlığı için kullanılmaktadır” ifadelerini kullandı. 

“AKLAMA, SAKLAMA KATİLLERİ YARGILA”

Açıklamaya devam eden Uzunlu, “Kadın cinayetlerinin önlenmesi, sadece yasal düzenlemelerle değil, aynı zamanda toplumun her kesimin katkısı ile mümkündür. 

Toplumda kadına bakış açısını değişmeli, eşitlik ve adalet, ahlak ve vicdan konusundaki eğitimler artmalı ve erkek egemenliğin sorgulanması gerekmektedir. 

Eğitim, medya ve siyaset gibi alanlarda kadın temsilinin arttırılması, kadın gözü, kadın duyarlılığı ile sosyal ve siyasal alanda çalışılması bu cinayetlerin azaltılmasında önemli bir rol oynayacaktır. 

Din görevlilerinin kadını malzeme yapan konuşmaları, kadına biçilen rol konusunda yönetenlerin yaklaşımları, kadının baskı altına alınarak ailenin kurtarıcısı gibi gösterilmesi gibi yaklaşımlar terk edilmelidir.  Psikolojik sorunlar, madde bağımlılığı, alkol, yoksulluk, yoksunluk önemli konulardır. Onlarla ilgili de önlem alınmalıdır” diye konuştu.

Platformdan Belkıs Kara Bulut ise, “Alanlara her geldiğimizde kadın ve çocuklar için adalet talep ediyoruz. Bitsin bu kâbus gibi cinayetler diyoruz. Bu cinayetlerin politik değil, hastalık olduğunu söyleyenlere inat kadın cinayetleri politiktir diyoruz” dedi.

Basın açıklamasında; “Kadın cinayetleri politiktir”, “aklama, saklama katilleri yargıla”, “Susmuyoruz, korkmuyoruz itaat etmiyoruz” sloganları atıldı. 

İKTİDAR SORUMLULUKLARINI YERİNE GETİRSİN

Kayseri Barosu Kadın Hakları Komisyonu da bir araya gelerek duruma tepki gösterdi. 

Kayseri Barosu Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Eylem Sarıoğlu, ülkede artış gösteren kadına yönelik şiddetin artık son bulmasını istedi. 

İktidara yasaları uygulama çağrısında bulunan Sarıoğlu, “Biz, öldürülen her kadının ardından taziye mesajları ve üzüntü bildiren açıklamalar duymayı değil, sorumluluklarınızı yerine getirmenizi bekliyoruz” dedi.

CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİ DERİNLEŞTİ…

Sarıoğlu, şunları kaydetti.”  Kadına dönük her türlü şiddetin arkasında yatan temel sebep bu toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin derinleşmesi, bu eşitsizlikten güç alınarak uygulanan şiddetin toplum gözünde meşrulaştırılması, maalesef yargı kararları ile aklanması ve cezasızlık algısının yaratılmasıdır. 

Kadınları her türlü şiddete karşı korumak, kadına karşı şiddeti ve aile içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak devletin yükümlülükleri arasındadır. 

Şiddeti önleyecek mekanizmalar yaratma yerine, kadınları koruyucu tedbirler alma yerine bu yükümlülüğü güvence altına alan İstanbul sözleşmesinden ayrılmış olması 6284 sayılı yasanın her vesile ile tartışmaya açılması, yargı aracılığıyla uygulanmaz hale getirilmesi şiddetin artmasının önemli nedenlerinden biridir. 

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NİN ÖNEMİ…

Bu nedenle İstanbul sözleşmesi tüm hükümleri ile tekrar yürürlüğe sokulmalı, tarafı olduğumuz CEDAW Kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesi sözleşmesinin amacına uygun olarak adımlar atılmalı, politikalar üretmeli, kadına yönelik şiddet uygulayan erkeklerin toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden, kadın düşmanı politikalardan, erkek egemen anlayışının hakim olduğu kurumlardan cezasız neticesi doğuran ve cezayı nerdeyse ödüle dönüştürülen haksız tahrik indirimlerinden güç alması engellenmelidir.  Kadınların adalete erişiminin önündeki toplumsal ve yapılacak engeller kaldırılmalı, şikayet hakkını kullanması neticesinde başına gelebilecek sonuçlardan korktuğu için yalnızlık ve cesaretsizlik hissiyle kalması engellenmelidir. 

“ŞİDDETE SIFIR TOLERANS” SÖZDE KALMAMALI…

Kadınların çantasında uzaklaştırma veya tedbir talebinin reddi kararı ile ölebilirim duygusu yerine artık güvendeyim, bana kimse bir şey yapamaz duygusu ile hareket edebileceği koşulların “Şiddete Sıfır Tolerans” lafları sözde kalmamalıdır. Kadınlar söz değil yaşamlarını değiştirecek, onları güçlendirecek, şiddetten koruyacak en önemlisi ise eşitliği sağlayacak bütünlükçü politikalara ihtiyaç duyuyor. 

İçişleri Bakanı sayın Ali Yerlikaya tarafından “kadınlara şiddet uygulayanlara nefes aldırmayacakları” ifade edilmiş olup, buradan ifade ediyoruz ki gelinen noktada bu ülkede kadınlar “sokakta, evde, okulda, otobüste, yani mekan ve zaman ayırımı olmadan hiçbir yerde rahat nefes alamıyorlar, kadınların rahat nefes alacağı bir toplum yaratmak yükümlülüğünüz olduğunu bir kez daha hatırlatıyoruz. 

Tüm kurumları ve yetkilileri kadına yönelik şiddetin önlenmesi noktasında atılacak adımlarda sorumlu ve samimi olmaya çağırıyoruz. 

Çünkü bizler kadına yönelik şiddete karşı esaslı mücadele yürütülmedikçe kadınların kendilerini güvende hissetmediğinin nefes alamadığının farkındayız. 

Kadının İnsan Hakları için mücadele eden biz avukatlar kadına yönelik erkek şiddetine, şiddetin kaynağı toplumsal cinsiyet eşitsizliğine, şiddetin beslendiği kadın düşmanlığına ve şiddet uygulayan erkekleri cesaretlendiren cezasızlık haline karşı mücadelemizi sürdüreceğiz. Kadınların haklarının tırpanlanmasına, Medeni Kanun’un ve 6284 Sayılı Yasanın tartışmaya açılmasına izin vermeyeceğiz. Kadına ve çocuğa karşı işlenen suçlarda mücadele taleplerimizi sunarak, davaların takipçisi olmaya, kadına yönelmiş erkek şiddetine karşı kadınların, çocukların yanında olmaya devam edeceğiz.

Kadına yönelik şiddetin nedeni 'hastalık' değil erkeklik krizi ve bu gücü ve güveni erkeklere veren toplumsal düzen ve uygulanan politikalardır.

Evet… Tablo ortada. Tepkiler her geçen gün daha da artıyor.

Daha iyiye gitmemiz, daha fazla çağdaşlaşmamız, kadın-erkek eşitliğinin her yerde öne çıkartılmasını beklerken ne gariptir ki her alanda olduğu gibi bu alanda da geriye gidiyoruz.

Gizli bir el kadını toplumdan soyutlamak, hem sosyal alandan hem de çalışma ortamından çekmek, onları eve kapatmak, ikinci sınıf insan muamelesi yapmak istiyor.

Ve… Kadınlarınız tüm bunların farkında ve sessiz kalmıyorlar.

Ne kadar öldürürseniz öldürün kadın ana’dır, doğurgandır.

Toplumları medenileştiren de kadınlardır.

Kazanılmış haklarından vazgeçmeyecekleri gibi daha fazla ölümlerin yaşanmaması içinde baş tacımız kadınlarımız sonuna kadar direneceklerdir. 

Unutmayın... 

Efendimiz veda hutbesinde buyuruyor ki “Kadınlar size Allah’ın emanetidir!” lütfen bu emanete hıyanet ederek hem dünyanızı hem de ahiretinizi ateşe atmayın…