FARUK ERGAN


KAÇMAK ÇARE Mİ?

“Sorunsuz hayat yaşamak, tüm ihtiyaçlarına zorlanmadan ulaşmak ve istekler karşısında duyarsız olmak, kaçmakla eşdeğer.” Faruk Ergan


İnsan çoğu zaman kendi sorunlarından, ailevi sorunlarından, ekonomik sorunlardan, siyasi şovlardan, kabalıktan, saygısızlıktan, seviyesizlikten ve daha birçok sebeplerden dolayı kaçmak ister. 

Pekiyi kaçmak nereye kadar ve çare mi? Kaçmak sorunların çözümü mü yoksa var olan sorunları ötelemek mi?
  Bir ülkenin politik istikrarsızlığı, ekonomik krizleri, sosyal huzursuzlukları, kalitesiz eğitim sonucu bilgisiz ve şuursuzca yetişen gençlik, yaşama sevincinizin dikkate alınmaması ve bunun sonucu olarak emeklilikte birilerine muhtaç halde hayatınızı idame ettirme çabanız, sizi bunalıma iter ve kurtuluşu kaçmakta arayabilirsiniz. Halbuki insan düşünebilen ve akıl etmesi gerek bir varlık olarak yaratılmış, önüne çıkan her zorlukta pes etmek ve ben yokum demek kendini inkar etmek anlamını taşıyacağı için mücadele ederek, insani ve demokratik haklarını kullanmak suretiyle kendisine yakışan bir yaşam alanı yaratabilir.
  Yangın, deprem, sel baskını, trafik kazaları ve benzeri doğal afetlerden tüm canlılar gibi insan da kaçabilir, canını kurtararak daha fazla yaşamaya çalışmak, ailesi ve sevenlerini üzmemek, en önemlisi de insanlığa daha yararlı olmak için. Zira kendi hayatını ve diğer canlıları tehlikeden uzaklaştırıp yaşamalarına katkı vermek ilahi bir emirdir. Diyelim ki kendinizi ve etrafınızdaki insanları kurtardınız ve yaşamaya devam ediyorsunuz, yaşadığınız ve size yaşatılan o tehlikenin veya tedbirsizlik yüzünden size reva görülen kayıpların hesabını sormayacaksanız, sessiz kalıp kabınıza çekilerek isyan etmeyecekseniz, zaten birçok değerleri yitirmiş sayılırsınız, kaçsan da hoş kaçmasan da hoş. Seni yönetenlerin ve o koltuktan kalkmayı bilmeyen siyasi liderlerin bu kadar aymazlıkları ve uzun yaşamaları, sorgulamak ve hesap sormak yerine alkış tutarak onları omzunda taşıyor olman, tam istedikleri nitelikte yurttaş olmandandır.  
  Çoğu zaman kaçmanın çözüm olduğunu düşünmüşümdür. Bedenimden, düşüncemden, toplumdan, sevdiklerimden ve özellerimden bile. Okuduklarımdan ve gördüklerimden nihai sonuca varıyorum, sen sadece sen değilsin otur oturduğun yerde. Çocukların var, ailen var, sevenlerin var, kurulu bir düzenin var, tarumar etmeye ve sorumsuz davranmaya hakkın yok diyerek kaçma düşüncemden rücu ediyorum. Bu satırları yazarken birden aklıma geldi ve tek tek anlatmaya çalışacağım. Pamukova, Kütahya ve Çorlu Tren kazalarında, çeşitli İllerde meydana gelen depremlerde, maden kazalarında, yurt, otel ve gece kulübünde çıkan yangınlarda, Batı Karadeniz ve diğer yerlerde meydana gelen sel felaketlerinde, toplamda 54.227 insanımız hayatını kaybetmiş. Kartalkaya’da 78 insanımızın hayatına sebep olan ihmaller zincirindeki yangını da ilave ettiğimiz zaman acı bilanço ortaya çıkmaktadır. Tüm bu olayların sorumluluğunu üzerine alarak çareyi kaçmakta arayan, istifa eden, koltuğunu terk eden ve özür dileyen hiçbir yetkili babayiğit çıkmadığına göre, ben neden pes ederek kaçacakmışım ki? Üstelik ben kaçınca her yer ve her şey güllük gülistanlık olmayacağına göre, kendim için bu yaştan sonra yöneticiler gibi polyannacılık oynamanın gerekli olmadığını düşünüyorum. Düzenli olarak ve aksatmadan çareyi kaçmakta bulduğum tabii ki oluyor. Kitaplarla ve bahçedeki kedilerle baş başa kalmak, arada bir düşüncelerini kaleme almak ve yeri geldilçe göz yaşı dökmek müthiş bir terapi, size de tavsiye ederim.
  “Sorunsuz hayat yaşamak, tüm ihtiyaçlarına zorlanmadan ulaşmak ve istekler karşısında duyarsız olmak, kaçmakla eşdeğer.” Faruk Ergan