Bu gün 8 Nisan 2025… Biz de sekseninden üç ay aldık. Dostlar birbir terk edip gidiyor, budünyayı. Bu “kaçıncı faslı bahar”dır, bilmiyorum. “Seyre daldık gonce-i handânı bir ömür bitti” der gibi bir haldeyim… Bu eser, hüzzam makamında. Beste ve güfte, Osman Nihat Akın’a ait. Osman Nihat, Ahmet Rasim’in torunu olur…
***
Her halde, Orhan Veli’nin; “Tarifsiz kederler içindeyim!” dizelerinde anlatmaya çalıştığı hal, bu olsa gerek…
***
Biliyorsunuz, “Kaçıncı faslı bahar bu” dizeleri ile başlayan sultaniyegah eser, çok güçlü bestekâr Cevdet Çağla’ya ait. Eserin güftesi de Hikmet Münir Ebcioğlu Bu makamın vazgeçilmezlerinden…
***
Ama geleceğe umutla bakıyorum… Hamd olsun, yaşın gereği arızaları da yaşasam, yirmisindeki gibi zindeyim… Çünkü kapımız, Hazreti Mevlana’nın dediği gibi; “umutsuzluk kapısı” değil… Hem umutsuzluğun ne anlama geldiğini biliyoruz… Ve “Allah’tan umut kesilmez!” diyoruz…
***
Allah, 2025’te herkese sağlık, huzur ve ağız tadı versin… Bize de…
***
Ülkemiz yeni bir yıla yeni umutlarla giremiyor, maalesef. Her gün bir dert, her gün bir dert. “Biz bu dünyaya dert çekmeye mi geldik?”, dedirtiyor insana.
***
Hal böyle olunca; “Bitmez tükenmez bu dert ömür diyorlar buna”, kürdilihicazkârı dilimden düşmüyor. Yine biliyorsunuz bu eser, Şerif İçli’ye ait. Güfte ise Selim Aru’nun…
***
İnsanların umutlarını söndürmeyin…
İnsanların yüzleri devamlı gülsün…
Hamasetle, afur tafurla, İnsanları kandırmayın, insanları korkutmayın…
Biz artık biliyoruz ki; ölçeklerimiz çok küçük…
Yaşam kalitesi açısından iki yüz küsur ülke içinde gerilerdeyiz.
Dünya sıralamalarında “esamimiz” okunmuyor…
Bu benim çok onuruma dokunuyor…
***
Biz artık biliyoruz ki; dünyanın en güçlüsü falan değilmişiz…
Öyle her önümüze geleni yenemezmişiz…
***
2025 yılına girdik… İki binin çeyrek aşırını geride bırakmak üzereyiz.
İnsanlar aş ve iş bekliyor; huzur, güvence bekliyor…
Hamaset sadece egemenlerin karnını doyuruyor!...
Dünya çok değişiyor…
Elbette Türkiye de değişecek…
Değişimin önüne takoz koymayın…
Hem koymak için de uğraşmayın, başaramazsınız!..
***
Mutlaka bunda bir yanlışlık var…
Mutlaka bir yerlerde hata yapıyoruz…
Bu yanlışlığı söyleyenleri de suçlamaya kalkmayın…
Bunlara; “Şunun bunun uşağı; Şu bu gibi düşünüyor” gibi sıfatlar yakıştırmayın…
Düz mantık bile bunun böyle olduğunu söylüyor bize…
***
Bunu dediğimizde neden rahatsız oluyorsunuz!..
Sağı solu suçlayacağınıza…
İçerde ve dışarıda düşman arayacağınıza…
Önce bir aynaya bakın…
Hem neden aynaya bakmaya korkuyorsunuz ki?
***
İnsanlar artık, olup bitenleri anında görüyor…
Egemenlerin anlatımına ihtiyacımız kalmadı…
Her şeyden anında haberimiz oluyor…
İletişim araçlarına kötü yakalandınız…
***
Ve zamanında sekiz çocuğunu harpte kaybetmiş babanın dediği gibi bende; “Gücüme güvenip, sağa sola kafa tutmaya kalkmayın!” diyorum…