KADİR DAYIOĞLU


“İTİBARDAN TASARRUF OLMAZ!”

İflas eden babanın yakındığı; “Oğul beni Lalebeli’nde eşkıyalar soymadı!” laf da söylenirdi büyüklerimiz arasında. “Öküzüm büyük olsun da çekmezse çekmesin!”batıl ekonomik inançtan biran önce kurtulmamız gerekir. Ülkemizde şu anda yaşanan bu…


“İtibardan tasarruf olmaz”mış!.. Büyüklerimiz böyle diyor. Bu veciz söz bana; “Oturduğu ahır sekisi, çığırdığı İstanbul türküsü” deyişini anımsatır. Başka yerde söylenir mi bilemiyorum, bu Kayseri’de yaygın olarak söylenir.Tabii, şehir merkezinde, evlerde, ahır kalmayınca, bu sözün ne anlama geldiğini de pek bilen kalmadı. Biz de anımsatalım dedik…

***

Efendim, eskiden mahallelerde bulunan bazı evlerde bir-iki inek ve bunların barındığı ahır olurdu. Tabii, bir de “hayadın” bir köşesinde, “b.k”luk… Hayvan dışkısı buraya doldurulur, yaz geldi mi, bağcılar bağa göçüldü mü tezek ve yapma yapılırdı. Öyle ya, kışın özellikle mutfakta yakılacak, üzerinde yemek pişirilecek…

***

Sabah oldu mu, çoban gelir, mahallerde bulunan inekleri toplaya toplaya “yaymaya” götürür; akşam oldu mu evlere geri bırakırdı. İnanın, inekler karışmaz, hepsi evini bilirdi… Haliyle, sokaklar, caddeler inek ve at/eşek b.kundan geçilmezdi. İt b.kunu dericiler kullanır, bununla deri terbiye edilirdi. İt b.ku toplayıcılarının sırtında bir teneke, elinde ucu sivri bir sopa… Toplayıcı batırır değneğin ucunu pisliğe, eli değmeden atardı tenekenin içine.

***

Bir de, çoban, hangi ineğin boynuzuna torba bağlarsa, ertesi günün çoban azığını o ev hazırlayacak, demekti. Şimdi, merkezde ahırlı ev kalmadı. Belki, periferide var… Köylerde ve çiftliklerde çoban bulmak imkânsız hale geldi. Bu işi genel de göçmenler özelde Afganlılar bu hizmeti yerine getiriyormuş. 

***

“Dabak (Debbağ, derici) mısın it b.kuna muhtaçsın!” derlerdi. Tabii, bu; “En dürüstleri dabak X bey o da bir teneke b.kumu çaldı!” türünden esprilere de neden olurdu.

***

Bir de ahırların içerisinde, tahta bir çekme kat bulunur, tahta merdivenle çıkılır, burada yatak serilir, yatılırdı. Öyle ya hayvan pisliği burasını ısıtırdı. İşte buraya “ahır sekisi” derlerdi.

***

O günün insanları, gelirinden fazla harcayan, sükseyi seven, olduğu gibi gözükmeyen, “şatilli avrat” ve “süslü erkekler” için; “Yattığı yer ahır sekisi çığırdığı İstanbul türküsü!”yakıştırması yapılır… Bununla ilgili şu tekerleme de söylenir: “Bir esnafı asık surat, bir şoförü aşırı sürat, bir aileyi hayırsız evlat, bir memuru süslü avrat, bir evi hesabını kitabını bilmeyen herif, yıkar!”

***

Şimdi gelelim, Sözcü’den Deniz Ayhan’ın Kayseri mahreçli haberine (27 Ekim 2022). Tekzip edilir mi? Bilemem ama yazımın anlam ve önemine uygun olduğu için paylaştım. Bir de, Millet Bahçesi’nin etrafından sık sık geçerim. En son Çarşamba geçtim. Gördüğüm şu: Vallahi de biteceği falan yok. Daha çok para yutar… Haberde verilen rakamların çok çok üstünde bir meblağa ulaşır. Göreceksiniz.

***

Sayın “Erdoğan’ın ismini taşıyan ve başlangıç ödeneği 100 milyon lira olan 1.2 milyon metrekarelik bahçe için kesenin ağzı açıldı. Harcanan para 274 milyon lirayı aş”mış. Bu da savımı doğruluyor. Şimdilik harcamalar, “Başlangıç ödeneğinin”, yüzde 174 fazlasına ulaşmış. Buna kumar jargonunda; “tavın g.tü açık!” denir…

***

Yüzde 70'i tamamlanan Recep Tayyip Erdoğan Millet Bahçesi 1 milyon metrekaresinde yeşil alan, peyzaj ve sosyal donatılar yer alacak şekilde projelendirildi. Millet Bahçesi için Büyükşehir Belediyesi, eklenti ihaleler düzenledi. Skate Park,Kaykay Pisti, yöresel lezzetler yapım ve eğitim merkezi inşaatı için ihaleye çıktı. Böylece Millet Bahçesi’nin toplam maliyeti ilk sözleşmenin yapıldığı eylül 2020 tarihinden bu yana 274 milyon lira harcandı.

***

İşte, Kalem kalem274 milyon TL:

– Kaba İnşaat: 100 milyon 900 bin TL

 Mutfak sanatları merkezi: 16 milyon 238 bin TL

– Yeme içme mekânları: 6 milyon 648 bin TL

– Skate Park, kaykay pisti: 1 milyon 175 bin TL

– Soyunma odası: 2 milyon 248 bin TL

– Kütüphane binası: 55 milyon 360 bin TL

– Kent Müzesi: 46 milyon 723 bin TL

– Yöresel lezzetler yapım ve eğitim merkezi: 44 milyon 888 bin TL.

***

Tabii, devasa, çirkin mi çirkin kapılar için harcanan para ne? Çok merak ediyorum. Sanırım bu masraflara belediyelerin ayni ve nakti harcananlar dahil değil. Mesela, şantiyede kullanılan “su” için para alınıyor mu? Bir de buna, 1,2 milyon metrekare arazinin bedelini koyun. Bakınız neye mal olacak, “itibardan tasarruf olunmaz!” denilen şey…

***

Tabii, nihai maliyete, “gözler görmedik”, devasa cami ve müştemilatın, Diyanet için yapılacak binaların bedelini de ilave etmeyi unutmayın. Yine tabii; iktisatta “ölçek ekonomisi” diye bir kavramın olduğunu bilmeyenler, bunun ne anlama geldiğini bilemez, anlayamaz. Biz mühendisler buna; “mühendislik ekonomisi” deriz. Yerindelik, gereklilik, yapılabilirlik, özellikle kapasite seçimi bu kavramların anahtar kelimeleri.

***

Mesela bir mühendis ya da bir ekonomist, 32 bin kişi kapasiteli Kayseri stadı için; “neden 22 bin değil?” sorusunu sorabilmeli?

***

İflas eden babanın yakındığı; “Oğul beni Lalebeli’nde eşkıyalar soymadı!” laf da söylenirdi büyüklerimiz arasında. “Öküzüm büyük olsun da çekmezse çekmesin!”batıl ekonomik inançtan biran önce kurtulmamız gerekir. Ülkemizde şu anda yaşanan bu…