İsmail Bey, doktor… Cerrah… 1956 Sivas Şarkışla doğumlu. Bir köy çocuğu… Çerkez kökenli. Sağlık Müdürlüğü, Kamu hastanelerinde üst düzey görev yaptı. Ünlü bir özel hastanenin Kayseri kurucusu… Devlet Hastanesi Başhekimliği sırasında Hastaneyi, yerle bir ediyorlardı. Çok yazdım, “kıymayın”, “yanlış yapıyorsunuz” diye. Tamer de buna destek verdi. Yer ile yeksan olmaktan kurtardık. Güzel bir acil kazandırdı… O nedenle, dostumuza müteşekkirim.
***
Şimdi tarihi Devlet Hastanemiz, Doç. Dr. İsmail Altıntop’un Başhekimliğinde çok güzel hizmet veriyor. Hastanemizin, fiziki ve ekipman olarak gelişmesi, daha da nitelik kazanması için destek vermeliyiz.
***
Tamer, Üç dönem AK Parti Kayseri Milletvekilliğinden sonra, son dönem aday olamadı ya da kendisi istemedi. Bilemiyoruz…
***
Uzun zaman, sesi soluğu çıkmıyordu. Öldü mü kaldı mı? Bilmiyorduk… Adeta, ortadan kaybolmuştu. Geçenlerde yaptığı ilginç bir çıkışla gündeme geldi. Bu vesile ile öğrendik ki, Genel Merkez Yerel Yönetimler Başkan Yardımcısı’ymış. Bir doktorun, yerel yönetimlerle ne alakası var demeyin. Unutmayın, Memduh Büyükkılıç da tıp doktoru…
***
Tamer, son seçimlerde, yaşanan oy kaybı ile ilgili olarak çarpıcı ifadeler kullandı. “Bazı arkadaşlarımızın enaniyetleri yükseldi, net”, dedi. Mesela, kim bunlar. Mesela, “enaniyeti yükselen” kim ya da kimler var Kayseri’den?
***
Yoksa,“gölge boksu” yapmasından, “karanlıkta göz kırpmasından”bir şey anlaşılmıyor. Tabii, insan, fıtratı gereği, “enaniyetten” bir türlü kurtulamıyor, büyük sûfiler, gönül insanları hariç. Mesela, Halvetiye (Şâbâniye) büyüklerinden,Ahmet Tahir Mârâşi Hazretlerinin şu nefis sözü hatırıma gelir: “Gerçek kurban o dur ki; tüm masivâdan beter, benlik bakiyesini bile yok etmektir!”
***
Halk irfanı da buna büyüdükçe, küçülme der. Yani, sonuçta “toprak gibi olacaksınız!”. “Dellal, tellak, sayyad-ı bî insaf” olmayacaksınız.
***
Enaniyet,“benlik duygusu” demek.Bu duygu insanın kurdudur, yer bitirir. Peki, İsmail Bey dostumuz, bu hali, milletvekili olduğu sıralarda hiç dedi mi acaba? Bilemiyorum… Nedense AK Partililer ya bakanlıktan ya da milletvekilliğinden ayrıldıktan sonra söylüyor bunları.
***
Oysa, bir AK Partili olmayan bu fakir, Urfalı Nâbi’ninşu dizelerini defalarca dile getirmiştim. Anlaşılan hiç dikkatini çekmemiş. AK Parti, tepeden tırnağa; A’dan Z’ye “gurur sarhoşluğu” içerisinde. Bir türlü ayıkmıyorlar.
***
Tekrar vereceğim dizeleri:
Bâğ-ı dehrin hem hazânın hem bahârın görmüşüz
Biz neşâtın da gâmın da rûzgârın görmüşüz
Çok da mağrûr olma kim meyhâne-i ikbâlde
Biz hezârân mest-i mağrûrunhumârın görmüşüz
Top-ı âh-ı inkisârapâydâr olmaz yine
Kişver-i câhın nice sengînhisârın görmüşüz
***
Anlamı mealen şöyleymiş:“Zaman (dünya) bağının baharını da gördük güzünü de; üzerimizden neş’e rüzgârları da geçmiştir gam fırtınaları da. Mevki sahibi olunca zafer sarhoşu oluverme; zîrâ böylesine mest (sarhoş) olup sabah olup ayıkınca ki hallerini görmüşüz”.
Gönlü kırık olanın atıverdiği âh, topunun nice büyük sultanların muhkem kalelerini yıktığını biliriz.”
***
Tekrar anımsatayım, bu dizeler, rahmetli Bekir Sıtkı Sezgin, hüseyni makamında besteledi. Güzel bir eser. Mutlaka dinleyin, mutlaka okuyun.