NEBAHAT ERDOĞAN


İNSANIN BİR ARABASI OLMALI, HERKES ONU KONUŞMALI…

Son günlerde malumunuz Diyanet İşleri Başkanlığının bütçesi ve başkanının araçlarına dair epey bir spekülasyon var. O halde biz de kendisini ve dinimizin en önemli konu başlıklarından birisi olan tasarrufu ele alacağız. Tasarruf deyince aklımıza gelen ilk şey bireysel anlamda kişilerin ihtiyaçtan fazla harcamaları oluyor. Oysa tasarruf geleceği düşünerek şimdiden alınması gereken tedbirlerdir.


TASARRUF NEDİR?

TDK sözlük anlamı şöyle diyor; Tasarruf, genellikle para biriktirme ve idareli harcama anlamlarında kullanılan bir kelimedir. Ancak, tasarruf kelimesi farklı bir anlamda daha kullanılmaktadır. 

Bu anlam ise kişinin sahip olduğu tutum olarak bilinmektedir.

Tasarruf denince akla kişinin kendi mallarından mı tasarruf, yoksa bulunduğu konum itibarı ile de Kamu’nun mallarından mı tasarruf akla gelmeli?!...

Yani kişinin sahip olduğu tutum ve tutumsuzluk kendini bağlıyor.

Peki ya kamunun malları ve hakları?!...

  1. Artırım ve para biriktirme
  2. Bir şeyi istediği gibi kullanma hakkı
  3. Tutum

TDK kısa öz ve net bir şekilde belirtmiş tasarrufun anlamı, yalnız ülkemizde tasarruf denince devlet ikinci maddeyi göze almış durumda… yani “Bir şeyi istediği gibi kullanma hakkını” kullanıyor, buna bir şey demeyelim de “her şeyi istedikleri gibi kullanıyorlar” diyelim.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek her konuşmasında kamuda tasarruf için gerekli adımların atılacağını söylüyor ve sadece sözde kalan konuşmaların ardından o bir adımın bir tülü atılmadığı görülüyor. 

O adım atıl(a)maz çünkü, tasarrufu vatandaştan bekleyen bir hükümet var karşımızda.

Malum koskoca felaketler olmuş ve vatandaşa da İBAN göndermişlerdi…

DİNİMİZDE İSRAF 

Dine uymayan israf haramdır. 

Dinimize göre, “harcamalarda, ne israf ve ne de cimrilik olmayan orta yol, en uygun yoldur.” Böylece tabiattaki denge korunacak, toplumlar nimet ve rızıklardan adaletle istifade edeceklerdir. 

Evet net ve açık bir şekilde, adil, adaletli paylaşım ve faydalanmalardan bahsediyor… 

TASARRUF ise, bizim dinimiz, ahlakımız, geleneğimiz  “Sahip olduğumuz malların asıl malikinin Allah olduğunu, bunun bize belli sınırlar ve kurallar çerçevesinde kullanılmak üzere emanet edildiğini” söylüyor. 

Şu halde bir Müslümanın servetini kural dışı ve topluma zararlı olacak şekilde kullanması emanete hıyanet teşkil ediyor diyor.

Bu konuya en yakın kurumumuz Diyanet İşleri Bakanlığı, hem en yüksek bütçeye sahip, hem de lüks makam araçlarına, Sayın Ali Erbaş  tasarrufun TDK nun  ikinci sırasında olan “Bir şeyi istediği gibi kullanma hakkı” nı benimsemiş olacak ki, hem yurt dışında hem yurt içinde ayrı ayrı makam araçlarıyla seyahat ediyor. 

Bir Audi’si olmalı insanın, ayrıca Diyanet işleri Bakanlığı’na ait yedi makam aracı bulunuyor.

Bir tevatüre göre de bir lüks Jeep Mekke’de bekliyor Erbaş için…

Diyanet,  bu lüks ve şatafatın, bonfileli, biftekli, rostolu yemekleri yerken, fetvalarında “Peygamber efendimiz bir hurmayla oruç tutardı” demeleri ne kadar inandırıcı olur sizce…

VATANDAŞTA TASARRUF

Türkiye’de milyonlarca insan ucuz et kuyruğunda beklerken, bir Audi’si olmalı insanın,

Pazara gidemeyip, akşam pazarın dağılmasını bekleyenler için bir Audi’si  olmalı insanın,

Yıllarca emek vermiş primini ödemiş ve onbin TL’ye mahkum edilmiş emekli varken bir Audi’si  olmalı insanın,

Açlık sınırı 17.725 tl ve yoksulluk sınırı 57.736 TL olduğu bir ülkede bir zırhlı mercedesi olmalı insanın,

Asgari ücret açlık sınırının altında kalırken, aldığı 17.002 tl ile ev kirası, elektrik, su, doğalgaz, çarşı-Pazar alış verişine yetiştiremeyen çalışan varken bir zırhlı Jeepleri olmalı insanın,

Yolsuzluklara göz yumulup, vatandaşın sırtına çeşitli vergiler çıkartarak, vergi üzerine vergi bindirmek için bir Audi’si olmalı insanın,

Geçim sıkıntısı yüzünden çocuğuna istediğini alamayan vatandaş intihar ederken bir audi’si olmalı insanın,

Ekonomimiz dibe vurmuşken son model makam araçları olmalı insanın,

Öğrencilere bir öğün yemeği çok görürken sarayları olmalı insanın,

İtibardan tasarruf edilmez derken bir sarayı olmalı insanın.

Yani vatandaşa ne kadar az verirlerse kendileri o kadar rahat, lük, şatafat içinde yaşasın.

Hiçbir şekilde ne kamuda, nede kendi lüks ve şatafatları için ödün vermeyenler büyük vebal altında olduklarını unutmuşlar.

KULAĞA KÜPE…

“Yüce Rabbimizin bahsettiği bütün nimetleri israf etmek günahtır. Ancak ekmeği israf etmek daha da günahtır. ihtiyaç duyulandan fazla kullanılan her şey israfa gider.

Cenabı Allah “Yiyin, için israf etmeyin”  buyurur Ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz, müminlerin vasıflarını tanıtırken şöyle buyuruyor: “Onlar, harcama yaptıklarında ne israf ederler, ne de cimri davranırlar.  Bu ikisi arasında bir yol tutarlar.”