NEBAHAT ERDOĞAN


İMECE…

İmece, sadece Türkçe’de olan, başka hiçbir dilde karşılığı bulunmayan, Anadolu kültürünün dünya literatürüne armağan ettiği bir sözcük. Herkesin kendi isteğiyle eşit bir şekilde dâhil olduğu, el birliğiyle meselelerin çözüldüğü bir iş yapma kültürünü anlatıyor.


Genellikle kırsal yerleşim yerlerinde, birçok kişinin toplanıp elbirliğiyle bir kişinin tarlasını sürmek, ekinini biçmek, harmanını kaldırmak, mısırını, fındığını toplamak vb. gibi bir işini görmesi ve böylece herkesin bu türden işlerinin sırayla bitirilmesidir.’Diyor haber kaynakları… Tabii  İşin içinde gönüllülük olunca her şey daha bir güzelleşiyor öyle değimli…

İnsanların Anadolu’da meselelerini ortak bir şekilde çözüyor olması, işlerin daha kolay, daha hızlı ve daha olumlu bir şekilde bitmesini sağlıyor… Karşılıklı yardımlaşma ve dayanışma ile birlikte iş bitirme becerisini ortaya koyan köyün erkekleri, genç delikanlıları,kızları, gelinleri, kadınları…

Genciyle yaşlısıyla kadını erkeğiyle, sağcısı solcusu görüş ayrılığı gözetmeksizin yapılan dayanışma… Pişen bulgur aşının bereketi, yufkanın lezzeti kat be kat artıyor bu durumda…Ve ben bu kültürümüzün bitmediğini dayımın cenazesi dolayısıyla hafta sonu gittiğim köyümüzde bir kez daha gördüm… Akın akın çevre köylerden görevlerini yerine getirmek için gelen eş dost akrabalara hiç aksamadan yapıldı bütün hizmetler…Girdiler kapıdan tek tek bir iki, üç, dört, beş…Ellerindeki tencereleriyle yemekleri getiren kadınlarımız gelinlerimiz kızlarımız yardımlaşmanın, dayanışmanın önemi ortaya sergilediler, o anlar çok duygu yüklü idi…

Anadolu kültürümüz olan “imece” usulü olan böyle bir dayanışma başka hiçbir ülkede yokken bizim ülkemizde yaşanan afet ve felaketlerde neden sadece gönüllülerden başka kimseyi göremiyoruz acaba…

Konuyu yine ülkemizde 6 Şubat’ta yaşanandeprem ve ardından sel felaketine getireceğim… Hükümetin zayıf kaldığı, birlik ve beraberliği idrak edemedikleri gibi perişanlıklarını ve hiçbir şey yapmadıkları gibi yardım kampanyası adı altında milletinden yardım toplayarak geçiştirme çabasına düşmüştü, devlet hangi günlerde milletinin yanında olur acaba onu da çözmüş değilim…

Nerde dayanışma, nerde Yardımlaşma, nerde imece…Hepsi ayrı bir baş çekerek depremde enkaz altında kaldı, sel felaketinde de çamura bati, sonra devletin bakanı çıkıp yüzü kızarmadan çay şeker terlik sıkıntısı çekiyoruz diye açıklama yaptı. Pes doğrusu…

Satarmısın Şeker Fabrikaları’nı, satarmısın Çaykur’u, satarmısın ülkenin gelir kaynaklarını işte böyle ortada kalır milletin cebine gözünüzü dikersiniz, Kızılay’ı desen o da apayrı bir felaket işi ticarete dökmüş, Afad ise derme çatma çadırlarıyla göz boyama çabasına düşmüştü…

Ha birde TV’lerde ortak yayında topladığınız gelirler 115 milyar tl, olduğu açıklanırken cumhurbaşkanı yardımcısı da rakamın 74 milyar tl olduğunu söyleyerek bir vurgunda oradan göründü… Kendi içlerinde dahi ortak hareket edilmeyişinin göstergesi olsa gerek, her biri ayrı telden çalıyor…

Hükümetin her konuda sınıfta kaldığı dış Ülker de de haber konusu olmuştu… Yardımlaşmanın dayanışmanın olmadığı bir yönetimdebırakın ülke yönetmeyi bu zihniyettekiler ailelerini dahi yönetemez duruma gelmişler… Ülkemiz felaketlerle sınanırken yaptıkları açıklamalarda bırakın imece usulü dayanışmayı yardımlaşmayı suçlu arama çabası içine düştüler…

Maden kazası olur gelen açıklama bu “Bu mesleğin, kaderinde maalesef var. Bu mesleğe giren kardeşlerim de, bu mesleğe girerken içerisinde bu tür şeylerin olacağını bilerek giriyorlar.”

Erdoğan, Pazarcık'ta bir depremzedeye yönelik, "Olanlar oldu. Bunlar kader planının içerisinde olan şeyler" ifadelerini kullandı.

Hem millet, hem devlet olarak Anadolu kültürümüzü yaşatabilseydik bu felaketlerin enkazları el birliğiyle kısa sürede kaldırılabilirdi, ama ne yazık ki kültürünü unutan bir devlet asla muvaffak olamaz ve asla sırtı yerden kalkmaz…