İBRAHİM PEKBAY


İMANIN GEREĞİ…

Bakın onda yerden göğe kadar haklısınız, ancak uyarması gerekenlerden ses gelmeyince, aklımızın erdiği kadarıyla biz uyaralım dedik…


Allah'a iman eden insanla​r, kuran’a da imana eder, peygambere de uyar.

Ancak, “Allah’a iman ettim, Kuran’a iman ettim, Peygambere de uydum” demekle asla ne Allah’a inanmış, ne Kuran’a iman etmiş ne de Peygambere uymuş olursunuz.

Bunu diyebilmek için davranışınız ile ağzınızdan çıkan laflar, Allah’ın öğütlerine, Kuran’ın ifadelerine ve Peygamberimizin de davranışına uygun olmalıdır.

İbrahim Suresi, 24. ayet: “Görmedin mi ki, Allah nasıl bir örnek vermiştir: Güzel bir söz, güzel bir ağaç gibidir ki, onun kökü sabit, dalı ise göktedir.”

İsra Suresi, 53. ayet: “Kullarıma, sözün en güzel olanını söylemelerini söyle. Çünkü şeytan aralarını açıp bozmaktadır. Şüphesiz şeytan insanın açıkça bir düşmanıdır.”

Hac Suresi, 24. ayet: ”Onlar, sözün en güzeline iletilmişlerdir ve övülen doğru yola iletilmişlerdir.”

Fatır Suresi, 10. ayet: “Kim izzeti istiyorsa, artık bütün izzet Allah'ındır. Güzel söz O'na yükselir, salih amel de onu yükseltir. Kötülükleri tasarlayıp düzenleyenler ise; onlar için şiddetli bir azap vardır. Onların tasarladıkları 'boşa çıkıp bozulur'.”

Allah, kötü söz söyleyen, zulmedeni, adaletten uzaklaşanlara öğüt veriyor.

Ve diyor ki Kuran’da…

Taha Suresi, 43. ayet: "İkiniz Firavun'a gidin, çünkü o, azmış bulunuyor."

Taha Suresi, 44. ayet: "Ona yumuşak söz söyleyin, umulur ki öğüt alıp-düşünür veya içi titrer-korkar."

Bu iki ayette de anlayabildiğimiz, adaletin dışına çıkan ve kötü sözler söyleyen o insanı, Firavun ile tarif edilebileceğini ifade ediyor.

Ve 44. Ayette de onlardan olmamamız öğütleniyor. Ayrıca adaletten sapan ve kötü söz söyleyenlerin de Allah’tan korkmadıkları belirtilmektedir.

Allah, onlar için gereğini yerine getirecektir ve takdiri de kendisine aittir. Allah, her şeyi bilen, gören ve iştendir.

XXX

Değerli okurlar…

Sorabilirsiniz ki, şimdi durup dururken böylesi bir konuya nereden girdin?

Elbette durup dururken de girmedim / girmem de neme gerek de…

Siyasi ortamdaki söylemler, bu konuda bir şeyler söyleme ve toplumu bu konuda bilinçlendirme gereğini ortaya koymaktadır.

Bir taraftan inandığınızı ki inancınızın ne olduğu kimseyi ilgilendirmez, İslami düşünce ve anlayışı sanki gözümüzün içine kadar sokuyor gibi görünürken, öte yandan amelleri İslami davranışların dışına çıkıyorsa, bu işte bir yanlışlık vardır.

Ben, siyasilerin konuşmalarının içeriğinden önce, konuşmalarının üslubuna (Tarzına) dikkat ediyorum. Eğer üslupları Allah’a inanma, Kuran’a iman etme ve Peygambere uyma konusunda uyum göstermiyorsa, o konuşmayı aslından kabul etmiyor ve reddediyorum.

Neden?

Toplumun ekonomik olarak bu kadar çok sorunu var iken…

İnsanlar, açık ve yoksulluk içinde perişan yaşarken…

Hiçbir soruna çözüm bulunamaz veya acil çözüm bulunamazken…

Birbirlerini en ağır bir dille suçlamaları, kabul edilir bir şey değildir.

Benim görüşüm budur…

Derseniz ki “Sana mı düştü bu konu?”

Bakın onda yerden göğe kadar haklısınız, ancak uyarması gerekenlerden ses gelmeyince, aklımızın erdiği kadarıyla biz uyaralım dedik…