MUSTAFA CENGİZ


İLİMİZDEKİ YABANCILAR, GİTMEYEN SURİYELİLER…

Şimdi yeni oyunlar peşindeler. Anayasa değişikliği ve buna bağlı olarak toprak talebi ve yeni bir devlet oluşturma argümanı. Ülkeye ne kadar çok yabancı insan sokarsanız, ortamı karıştırmak, işi bulaştırmak o kadar kolay. Adamların hayatı zaten kaymış. Türkiye’ye gelerek bir başka büyük kumar oynuyorlar. Bunu herkes biliyor ve iyi de kullanıyorlar. Buradaki asıl tehlike Türk insanın, Türkiye’nin kaderi ateşe atmak. İnsanımızı her gün yeni bir belaya bulaştırmak. Bakalım bu süreçte kimlerin hesabı tutacak? Yüce Türk milletinin mi son söz söyleyecek, yoksa yerli işbirlikçiler marifeti ile bu ülkeden nemalanan ancak, bu ülkeyi gün geldiğinde elden ve gözden çıkartabilecek kadar hoyrat davrananlar mı? Eğer Türk insanı bu vatan için toprağa düşen şehit dedelerinden, son dönemde şehadet şerbeti içen 50 bin vatan evladından utanmıyorsa bu iş çok kolay olacak demektir. Aksini onlar düşünsün!...


İlimiz 1.5 milyon nüfuslu bir il.

Sürekli de dış göç alıyor.

Malum bölge olarak İç Anadolu’nun değişik vilayetlerinden çok sayıda insan barınıyor.

Nevşehir, Niğde, Sivas, Yozgat ve diğer civar illerden iç göç yolu ile gelen çok sayıda vatandaşımız var.

Ancak son dönemde Türkiye’de akıl almaz bir Dış Göç var.

Körfez Savaşından bu yana hem İran, Irak, Afganistan başta olmak üzere kısmen Türki cumhuriyetlerinden de ilimize nüfusun yüzde 5’in den az bir göç yaşanmıştı.

Bu nüfus içinde absorve edilebilecek şu veya bu şekilde toplum için “Kazanda kaynayabilecek” türden bir gelişme olarak yıllar içinde yoğunlaştırılmaya başladı.

Şu anda Kayseri’de ki yabancı sayısı nüfusumuzun yüzde 10’u nu geçmiş durumda.

Birileri bunu bile isteye yapıyor. 

BOP’un marifeti ile mayınların temizlenmesinin ardından ülkemize sökün eden yabancılar artık resmen toprağımıza, masadaki tabağımıza, geleceğimize açık ve alenen ortak ediliyorlar.

Kendi ülkelerinde olmayan özgürlüklerin parçası olmak adına da örgütleniyorlar.

Vatandaşlık alıyorlar.

Oy kullanıp bizim geleceğimize karar bile veriyorlar.

Türkiye’de Türk’ten çok itibar görüyorlar. 

62 BİN 740 SURİYELİ VAR

İçişleri Bakanlığı'na bağlı Göç İdaresi Başkanlığı, yayınladığı raporda, illere göre geçici koruma kapsamındaki Suriyeli sayısını açıkladı. 

Buna göre Kayseri’de 62 bin 740 Suriyelinin bulunduğu belirtildi.

İçişleri Bakanlığı’na bağlı Göç İdaresi Başkanlığı, illere göre geçici koruma kapsamında bulunan Suriyeli sayısını açıkladı. 

Kayseri’de geçici koruma kapsamında bulunan Suriyeli sayısı 4 Aralık 2025 tarihi itibariyle 62 bin 740 olarak açıklandı. 

Kayseri’nin resmi nüfusu 1 milyon 452 bin 458, kayıtlı Suriyeli sayısı ile birlikte toplam nüfus ise 1 milyon 515 bin 198 oldu. 

Kayıtlı Suriyeli sayısının ilde yaşayan toplam kişi sayısına oranı ise yüzde 4,14 olarak açıklandı. 

Ülke genelinde geçici koruma kapsamında bulunan Suriyeli sayısı ise güncel olarak 2 milyon 366 bin 922 olarak açıklandı. 

En az Suriyeli’nin yaşadığı il 8 kişi ile Hakkari olurken, en fazla Suriyeli’nin bulunduğu il ise 415 bin 796 kişi ile İstanbul oldu.

GİDİYORLAR MI?

Soru şu;

Türkiye’ye gelen yabancılar gidiyor mu, ya da gider mi?

Şu ana kadar ben böyle bir şey olduğunu bu yaşıma kadar ne gördüm, ne de duydum?

Rakamlar 10 Milyondan başladı.

Şimdilerde resmi rakamlar Suriyelilerini güncel rakamı 2 milyon 366 bin 922.

Peki bunların kayıt dışı olanları.

İl il gezenler, Türkiye’yi bizden daha iyi bilenler.

İllegal işlere bulaşıp, kara para ile dolaşanlar.

Diğer yabancı uyruklular.

Son Kayseri’den ayrılanlarla ilgili bir başka resmi rakam vereyim size.

İçişleri Bakanlığı’na bağlı Göç İdaresi Başkanlığının 16 Ekim ile 11 Aralık 2025 rakamlarında yani toplam 57 günlük sürede Kayseri’den Suriye ye giden Suriyeli sayısı 994 kişi olarak açıklandı. 

Kafalarda…

Rakamlarda…

Epey karışık değil mi? 

Vatan mefumu olmayanlar geleni bağrına basıyor.

Vatan-Millet-Bayrak diyene de yapıştırıyor yaftayı.

Ya Kafatasçı oluyorsunuz.

Ya da fanatik faşist…

BM GİBİ BİR İL KAYSERİ…

Daha önce değişik zaman dilimleri içinde bunu yazmıştım.

Haberlere de konu oldu zaten.

Abdullah Gül’ün Dış İşleri bakanlığı ile başlayan ve 11. Cumhurbaşkanlığı sürecine kadar evrilen dönemde Kayseri hep yabancıların gözdesi oldu ve sürekli dış göç aldı.

Bu nedenle olayı sadece Suriyeli bazında ele almamak lazım.

Çok sayıda Afrikalı çocuk okuyor ilimizde değişik eğitim kurumlarında.

Kayseri’den Dünya’nın dört bir yanından 200 binden fazla yabancı uyruklu insan bulunuyor.

Bunun en bariz örneklerinden birisi de Türk futbolu ve Kayserispor.

Hatta Kadın futbol takıları da adeta bunun bir başka resmi geçidi gibi görülebilir. 

Zira bu kadar insana kucak açmanın yukarıda vurguladık uzun süreli yatırımları ile faturası rengarenk bir Dünya ülkesi modeli.

“Hoş geldiniz” diyerek her gelene kapını açtığında sorunlar yumağı da büyüyor.

Asayiş olayları artıyor.

Uyuşturucu ile mücadele zorlaşıyor.

Kiralar artıyor, hayat pahalılığı ve başta eğitim olmak üzere bir çok konu başlığındaki sıkıntılar nerede ise çözüm bulunamayacak skandal boyutlara ulaşıyor. 

Yani başka bir ifade ile Kayseri için “Küçük BM” tabiri yanlış bir yaklaşım olmaz.

İŞİN GARİBİ NE Mİ?

Aslında böylesine tuhaflıklar Türkiye’de olur.

Niye mi diyeceksiniz?

Diyor ki; “Suriye’nin imarı için elimizden geleni yapacağız!”

Bunu kim söylüyor Sayın Cumhurbaşkanı.

Niçin söylüyor?

BOP Eş başkanı olduğu için.

Zaten ne demişti?

“40 Milyar dolar harcadık, gerekirse bir 40 milyar dolar daha harcarız!”

Evet…

Harcıyorlar da zaten.

Peki Türk insanı ne olacak?

Türkiye ne olacak?

Türkiye’de şu anda nerede ise 85 milyonluk nüfusun 60 milyonu açlık sınırında yaşam mücadelesi veriyor,

Kapıda yeni yıl var ve geleneksel “Asgari ücret tiyatrosu” da çoktan başladı!

Emekliye de vermiyorlar.

Niye versinler ki?!...

Kapıda şu anda görünen olası bir erken seçim yok.

İnsana sadece insanca yaşaması gereken değer seçim zamanında “Bize oy versin” diye mi verilir.

Diğer zamanlarda ne olacak?

İşin garibi AK Parti iktidarını bugünlere getiren ve oy deposu olarak gördükleri insan gurubu şu anda en çok sıkıntıyı can evinden hisseden kitle.

Geçinmek şöyle dursun. 

Tek maaşla yaşam mücadelesi veriyorlar.

DOĞDUGUN YER Mİ,

DOYDUĞUN YER Mİ?

Çoğu artık bizden birileri oldu.

Evlendiler.

Çoluk, çocuğa karıştılar.

Birçokları da işyeri kurdu.

Burada kazanmak doğdukları yerden daha verimli.

Bu nedenle artık doydukları yeri tercih ediyorlar.

Bu tabir genelde ülke içinde kullanılır.

Gurbettekiler alıştıkları başka iller bazında “Artık doğduğumuz yer değil, doyduğumuz yerli olduk!” derler.

Ancak buradaki global ölçekli oyunlar ve ütopya’ya varan hamasi söylemler nedeni ile işin rengi epey değişti.

Aslında tadı da epey kaçtı.

Türkiye’nin dört bir yanına dağılmış insanlar, belli bir bölgede toprak istiyor.

Ama bir yandan da başkalarının emellerine alet olup, yalan yanlış işlerle birilerinin değirmenine su taşımaya devam ediyorlar. 

Aslında emperyal güçler Türkiye’nin demografik yapısını bozmak adına attıkları adımda kısmen başarılı oldular.

KAPIDAKİ TEHLİKE…

Şimdi yeni oyunlar peşindeler.

Anayasa değişikliği ve buna bağlı olarak toprak talebi ve yeni bir devlet oluşturma argümanı.

Ülkeye ne kadar çok yabancı insan sokarsanız, ortamı karıştırmak, işi bulaştırmak o kadar kolay.

Adamların hayatı zaten kaymış.

Türkiye’ye gelerek bir başka büyük kumar oynuyorlar.

Bunu herkes biliyor ve iyi de kullanıyorlar. 

Buradaki asıl tehlike Türk insanın, Türkiye’nin kaderini ateşe atmak.

İnsanımızı her gün yeni bir belaya bulaştırmak. 

Bakalım bu süreçte kimlerin hesabı tutacak?

Yüce Türk milletinin mi son söz söyleyecek, yoksa yerli işbirlikçiler marifeti ile bu ülkeden nemalanan ancak, bu ülkeyi gün geldiğinde elden ve gözden çıkartabilecek, terk edebilecek kadar hoyrat davrananlar mı?

Eğer Türk insanı bu vatan için toprağa düşen şehit dedelerinden, son dönemde şehadet şerbeti içen 50 bin vatan evladından utanmıyorsa bu iş çok kolay olacak demektir.

Aksini onlar düşünsün!...