Rahmetli Yılmaz Öztuna, tarihi halka indirmiş, adeta sevdirmişti… Popüler tarihin önemli bir ismi… Eksiği ile fazlası ile çok eleştirildi ama bizim kuşaklar için önemli bir isim, “popüler tarihe” kapı açan önemli bir isimdi.
***
Reşat Ekrem Koçu’da öyledi… “Mikro tarihin” önemli ismi Koçu… Bunları yazdı diye çok eleştirildi. “Ne gerek var, bunları anlatmasına!” dediler. Öyle ya “tılsımlı”, “idealize” edilen, özellikle Osmanlı tarihine, neşter vuruyordu…
***
Popüler tarih bağlamında, hele hele bir Hüseyin Nihal Atsız vardı, Türkçülerin, ülkücülerin idolü idi… Hala da öyle… Onun kitapları ile büyüdük, onun sayesinde, görmesek de öğrendik orta Asya Türk coğrafyasını… Tanrı dağlarını, buralarda eğleşen Bozkurtların romanını okuduk; Kürşat’ı, Asena’yı, Ergenekon’u ondan öğrendik… Tarihte “on altı” değil, “İki Türk devleti”; bunların Doğu ve Batı Türk devletleri; Türkiye Cumhuriyeti’nin, Batı Türk Devletinin son halkası olduğunu da…
***
Atsız, bir idealist adamdı, inanmış adamdı, o bir “Ruh Adam”dı… Yılmadı, boyun eğmedi. Dik durdu, sevabıyla, günahı ile göçtü gitti. Ama içimizde hala yaşıyor…
***
İşte İlber Ortaylı Hocamız da bu kuşağın son temsilcilerinden… Ömrünün son yıllarını, son demlerini, yılmadan usanmadan bu topluma “popüler tarihi” anlatmakla, sevdirmekle geçiriyor. İyi ki var, hocamız… Geçmişle, Cumhuriyet arasına köprüleri atıyor.
***
Biliyorsunuz “popüler tarih”; “…özel ilgi alanı tarih olmayan ama tarihle ilgili ilginç olay ve anekdotları merak eden bir okuyucu kitlesine hitap eder. Akademik formattan oldukça uzak bir yapıya sahiptir.” Bu nedenle de İlber Hocamız çok eleştirilir… Ama onun bu tercihi bilerek ve bilinçli yaptığı kuşkusuz. Zira o haddime değil, hâzâ bilim adamıdır… “Elma” demesini de, “alma” demesini de bilir…
***
Hocamızın, yine hocamız olan Yekta Yıldız’ın “facebook”undan aldığım bir alıntısını paylaşmak istiyorum. İzin almadan köşeme taşıdığım için umarım Yekta Hocam bağışlar. O da Emin Gökalp’ten paylaşmış. Bir iki yazım düzeltmesi yaptım, o kadar…
***
“İLBER ORTAYLI HOCA’NIN BİR GÖNDERİSİNİN ALTINA YAZDIĞI SAVUNMA”;
Hakikat düşmanı bazı yorumculara toplu cevabım. Belki beyni olan birine denk gelir de düşünmeyi öğrenir:
1. Yaşar Nuri Öztürk'ün hayatını ve ilmi kişiliğini önyargısız şekilde araştırırsan eğer; senin din adına bildiğin her şeyin ancak O'nun unuttuğu kadarından bile az olduğunu fark edersin.
2. Sen seçilmiş kişi.! Doğmadan önce orta halli, beyaz ırkta Müslüman bir aileden doğacağını seçerek ve isteyerek mi dünyaya geldin? Allah seni bu niteliklerle yaratıp sana torpil mi geçmiş oldu?
Eğer bir Yahudi olarak doğmuş olsaydın "bu kafayla" şu an ağlama duvarının önünde Filistinli Müslümanlara beddua ediyor olurdun. Zihniyet aynı çünkü. O kişi de Allah'ın torpili ile doğru ırkta, doğru yerde, doğru aileden dünyaya gelmiş ve kuşkusuz en doğrusuna o inanıyor. Çünkü Allah Afrika'daki kulunu sevmiyor. Ya da senin gözünle Yahudilerden nefret ediyor. Seni çok sevdiği için Müslüman yaptı.
Allah ayrımcılık yapar mı sence?
Kudretli yaratıcı kulları arasında torpil geçer mi?
3. İnsan evrende bir HİÇTİR!
Bunu asla unutma. O kafanı yukarı kaldır ve bak. Daha içerisinde olduğun Samanyolu Galaksisinin bile merkezinde ne olduğunu bilmiyor insan. Çünkü oraya saniyede 300.000 km hızla giden bir araçla bile varmaya ömrü yetmiyor insanın. Bilinen yani ışığı bize ulaşabilmiş evrenin milyarlarca ışık yılı uzağındasın. Yani dünyanın en büyük stadyumunda, sahanın herhangi bir yerindeki ot parçasının üzerindeki toz zerresinin içindeki parçacığın (DÜNYA) bir yerlerinde yaşayan bir canlısın. Evet, insanın evrendeki yeri bu kadarCIK.
Şimdi bana bu MUAZZAM yaratılışın sadece senin için olduğunu mu anlatıyorsun? Sen (İNSAN) evrenin merkezi değil, hiçbir şeyi sayılacak kadar yokluğunda yaşıyorsun. Ve tüm bu muhteşem yaratılışa kudreti olan yaratıcı insanlar ve hayvanlar arasında ayrım yapmaz. Birine iyi diğerine kötü demez. Adalete aykırı bu.
4. Milyar yıllık evrende 50 bin yıllık bir canlısın. Şu an inandığın din, [her neyse], senden 10.000 yıl önce yaşamış bir insanın gökyüzüne bakarak keşfettiği inancın günümüze kadar evrilerek geldiği başka bir formudur. Dinler tarihini araştır, sana neyin nerden geldiğini anlatsın.
5. Arapça indirilmiş bir kitabı, Arap’tan daha iyi anlaman İMKANSIZ! Hatta şu anki Arap bile işin içinden çıkmakta zorlanıyor. Neden? Çünkü DİLBİLİMİ der ki; "Her dil insanlar ve toplumlar gibi canlıdır ve zamanla değişmeye mahkûmdur".
1400 yıl önceki hangi kelimenin, ekin ya da hecenin şu anki manayı tam olarak kastettiğini nereden bilebilirsin? Dil değişir. Bu yüzden en temel din konularında bile her alim farklı düşünür. Kur’an’dan kendine göre bir mesaj alır. Çatışmaların ana kaynağı da budur zaten. Aynı dinden yüzlerce farklı inanış ve uygulamanın temelinde de bu yatar.
Sen, "seçilmiş" kişi olarak bunların EN DOĞRU olanına sahip olma ayrıcalığını nereden aldın? Sana zaman harcadığım için kendimden özür diliyorum. Ama insanların cahilce saflığını kullanıp ahkam kesmeyin. Sözüm sana da senin kafanda olan Yahudi ve Hıristiyan’a da...
Bu tutum İNSANLIĞA zarar verdi hep. Peygamberin [Hz. Muhammed] daha kemikleri etten sıyrılmadan, göz nuru torununun başını gövdesinden ayıran zihniyetle aynı bu. Bundan uzaklaştırın insanları. Acısını hepimiz çektik. Çekiyoruz da. Lütfen çekmeyelim artık! YETER !”