Hürmetçi sazlığının şimdi kıymete bindiğine bakmayın. Yok etmek istiyorlardı… “Kuş muş yoktu, üç-beş camızdan başka”. Tüm kurutacak, Kayseri OSB’nin genişlemesine açacaklardı. Nitekim, kısmen de açtılar. Sıvılaşma riski yüksek bölgeye OSB genişlemesi yapıldı.
***
Dünya âlem biliyordu, bu bölge sazlıktı ve kurutulmuştu. Zemin turba idi… Çocukluğumdan anımsarım buradan berdi getirilir, avcılar, ördek avına giderlerdi; “kasık çizmeleri” giyerlerdi. Yine anımsarım, altmışlarda açılan, Ambar-Boğazköprü yolu, birkaç kez çökmüş, Karayolları sürekli iyileştirme yapmıştı. Ayrıca bu bölge, “ambar kavunu” ile meşhurdu. At arabaları, kağnılarla kavun gelirdi.
***
Köyün içerisinden Niğde-Adana yoluna, kestirmeden bir yol yapacaktı Karayolları… “Yaratana hürmeten kıymayın Hürmetçi’ye!” dedik. Doğa Bel Başkanı Serkan Yılmaz ile direndik. Bu direniş, benim Sanayi Odası’ndan kovulmamın ana nedenlerindendi. Öyle ya, “Kayseri’nin uluları” akıllarını bana takmışlardı… “Güneşe karşı işemiştim!”. Ama katliama kimsenin “gıkı!” çıkmadı. Çevre Müdürlüğünün de…
***
Bunun üzerine dönemin valisine hitaben bir yazı yazdım köşemde, tam on beş yıl önce… Tarihi, 23 Temmuz 2010… Tevâfuk mudur nedir, bu yazımda bir Cuma gününe rastladı. Valilik katında nasıl bir yansıma bulundu bilemiyorum. Yazıyı aynen veriyorum… Bellekleri tazelemek için.
***
Sayın Valim, bu uyarımı şahsınıza hitaben yapıyorum… Bunu bir şikayet dilekçesi, bir ihbar dilekçesi olarak da kabul edebilirsiniz… Çevre ve Orman İl Müdürlüğü’nün Hürmetçi konusunda, öteden beri, çok duyarsız olduğunu bildiğimden zatınızı rahatsız etmek ihtiyacını hissettim. Yani silsile-i meratibe uymadım… Umarım, bağışlarsınız…
***
Sayın Valim; “Merhaba Kadir Bey!” hitaplı bir e-posta (drserkany@hotmail.com) aldım, kadim dostum, doğa sever, tıp doktoru Serkan Yılmaz’dan… Bunu sizinle paylaşmak istiyorum ve gereğini yapmanızı arz ediyorum…
***
Yazımla ilgili ufak tefek düzeltme yaptığım, gereksiz tekrarları çıkarttığım Yılmaz’ın e-postası şöyle devam ediyor:
***
“Dün tesadüfen eski OSB müdürlüğünün eski binasının (Yeni Adı KOSGEB) yanından geçiyordum. Yol kenarına park etmiş bir traktör ve üzerinde kesilmiş çimler gördüm. Orda çalışanlara sordum nerden getirdiniz diye, sizin de tahmin edebileceğiniz gibi, ‘Hürmetçi'den’ dediler ve eklediler; ‘şu gördüğünüz (OSB bölgesindeki) çoğu yerin çimini de biz getirdik. Bunun yanında birçok kişinin villasının, bağının arsalarını da biz çimledik. Hepsi de Hürmetçi'den… Metre karesi ise, 5,5 TL’"
***
“Sonuç olarak, Ulusal Sulak Alan Komisyonu tarafından koruma sınırları çizilen bu alanda çim kesmek, hem mera kanununa hem de sulak alan yönetmeliğine göre yasak... Ayrıca, Hürmetçi'den bir kişiyi arayıp sordum ve kesilen alanın koruma sınırları içerisinde olduğunu söyledi...
***
Size ekte fotoğraflarını gönderiyorum. Umarım gazetenizde ve diğer yayın organlarında yer bulur. Hatta arzu ederseniz sizin basın temsilcilerini köylülerle buluşturabilirim... İyi çalışmalar dileğiyle!”
***
Sayın Valim, 12 Eylül sürecinde, yakınen tanık olduğum bir olayı sizinle paylaşmak istiyorum… Dönemin Sıkıyönetim Komutanı Remzi Güven Paşa’nın da izni ile, Kayseri’nin varsıl, “hatırlı” insanları Engir Gölü, Kumarlı/Cırgalan tarafının çayırları ile süslemişlerdi! fabrikalarının bahçelerini, evlerini, bağlarını vs… Hatta askeri birlikler bile söküp söküp götürmüşlerdi bu çimleri… Hiç unutmam, eski Sümer sahası da bu çimlerle kaplanmıştı…
***
Büyük bir çevre kıyımı yaşanmıştı o yıllarda… Ağzımızı açamamıştık zira; General Remzi Güven’in izni ve desteği vardı bu katliamda… Hoş… Paşamızın, bunun bir çevre katliamı olduğunun bilincinde olduğunu da sanmıyorum!
***
Yıllarca sürdü bu katliam… Şimdi de Hürmetçi’ye el atmışlar, Serkan Yılmaz’ın e-postasından anladığımıza göre… Kim bilir belki de bir karış bile bırakmamışlardır çimden, bu bölgede…Sorun bakalım Çevre ve Orman İl Müdürlüğü’ne bu konuda, en azından, arşivlerine girmiş bir bilgi var mı?
***
Acilen duruma el konulmasını, inceleme yapılmasını bir vatandaş, bir hemşeri, bir Hürmetçi sever olarak istirham ediyorum… Şayet, tabii bir sakıncası yoksa, bizleri de sonuçtan haberdar ederseniz çok mutlu oluruz…
***
Bir asırda oluşan bu “habitatı” yok edenlerin “ağzı kurusun, elleri kırılsın!” Tabi, buna göz yumanların da, bağ-bahçe ve tesislerinde bunları kullananların da…Doğayı, o doyma bilmez iştahımızla yok ettik… Son kalıntılarına, akbabaların leşe saldırdığı gibi saldırıyoruz…
***
Şu mübarek Cuma günü, ne olur, yaratana hürmeten, şu melûl ve mahzun Hürmetçi’ye kıymayın… Allah’ın lâneti kıyanların üzerine olsun!...
