KADİR DAYIOĞLU


HIZLI TREN MUHABBETİ.

Bakınız 24 Ağustos 2011 tarihli “GİT GEL KONYA ALTI SAAT…” başlıklı yazımda ne demiştim.


Hızlı tren muhabbeti, koyulaşınca ben de tekrar topa girmek istedim. Aslında bu kaçıncı girişim? Bilemiyorum. Bakalım, tam on dört yıl önce topa nasıl girmişim. Öyle ya, şimdi sahip çıkanlara bakmayın, bizler ta o yıllarda, yazıp-çiziyor; iktidar oklarını üstümüze çekiyorduk. Anlamsız yere “kıçımızı yırtıyorduk!”. Ama onlar ise kulaklarının üstüne yatıyor, iktidarla ile iyi geçinmek istiyorlardı. 

***

Bakınız 24 Ağustos 2011 tarihli “GİT GEL KONYA ALTI SAAT…” başlıklı yazımda ne demiştim. 

***

Şu Konyalılara bayılıyorum, vallahi… Gerçekten akıllı, iş bilir, iş bitirir adamlarmış… “Git gel Konya altı saat!” sözünü yarıya indirdiler… Konya-Ankara arasını gidiş-geliş “üç saate” düşürdüler… 

***

Biliyorsunuz, Konya-Ankara hızlı treni ilk seferini yaptı… Konya-Ankara bir buçuk saate düştü… Yakında da bir saat bir çeyreğe düşecekmiş… Helal olsun vallahi derken bunu kastediyordum…

***

Peki, Kayseri-Yerköy arası “hızlı tren” mi yoksa “hızlandırılmış tren mi” olduğu dahi bilinmeyen projeden bir haber var mı?

 ***

Siz soruya yanıt aramaya çalışın, aldığım bir duyumu paylaşayım, necip şehrimin necip evlatlarıyla…

Efendim, birinci ele yakın bir elden aldığım bilgiye göre, AKP İl Yönetimi ilgili yere başvurmuş, “biz Yerköy bağlantısı istemiyoruz!” demişler ve bir “dosya” sunmuşlar… İstekleri ise; Kayseri-Ankara arasında müstakil bir hatmış, Yerköy’den falan geçmeyen…

***

Peki, ne mi olmuş? Ne olduğunu bilemem ama şu tahminde bulunabilirim… Zaten Kayseri-Yerköy hattına sıcak bakmayan Ankara bürokrasisi; “Allah sizden razı olsun… Bizi büyük bir yükten kurtardınız… Emriniz başımızın üstüne…  Yeni talebinize bakarız… “ demişlerdir… Ve kaldı bizim “hızlı tren!” “bir başka bahare…”

***

Bu aklı bunlara kim verdi? 

Bunu verenin mesleği ne çok merak ediyorum… 

***

Sanırım arkadaşlar, bu tür yatırımları kolay falan sanıyorlar…  Öyle ya adam ne demiş; “Terzilik dediğin ne ki arkadaş… Önü ile arkası, kolu ile yakası!”

***

Kayseri ile Ankara arasına yeni bir hat çekilecekmiş!.. Vay anasına sayın seyirciler… Elinizde ki kuşu da kaçırdınız, farkında mısınız?

***

AKP İl Başkanı Hüseyin Okandan’dan ’den bu konuda acil bir açıklama bekleriz…

***

Şimdi dönelim necip şehrimin necip hemşerilerine… Ey benim güzel hemşerilerim… AKP’ye, 2002’den beri, inanılmaz ölçüde destek veriyorsunuz… Son seçimde de üç hemşerimden ikisi oy verdi, doğru mu? Doğru… Peki, “benim hızlı trenim nerede?” diye hâlâ sormayacak mısınız?

***

Gitti gider artık… Kayseri’ye hızlı tren, denilen günde “nah gelir!” artık… Kara tren nenize yetmez… Denilen günde gelirse, şakır şakır yüzüme tükürün Cumhuriyet Meydanı’nda…

***

Adamlara siyasi teşekkür “Hızlı tren” ile yapılıyor; bizim gazımızı da “ödülle” alıyorlar… Helal olsun… Geçen gün, Sayın Başbakan’ın elinden ödül alırken Sayın Özhaseki; “Sayın Başbakanım, biz ödül falan istemiyoruz, bize hızlı tren gerek!” diyemez miydi acaba…

***

Kara tavuk ile beyaz tavuk yumurtacı vitrinin önüne durmuş, kolilerdeki yumurtaları seyrediyorlarmış… Kolinin birisinde “tanesi 40 para”, diğerinde de “50 para” yazıyormuş… Kara tavuk ak tavuğa dönmüş; “tavuk kardeş, tavuk kardeş… Aynı yerde yatıyoruz, aynı suyu içiyor, aynı yemi yiyoruz… Biraz gayret göstersen, sen de 50 paralık yumurtlasan olmaz mı?” Ak tavuk içini çekmiş; “Haklısın ama patronum 10 para fazla kazanacak diye kıçımı yırtmam!”

***

Dostlar, on dört yıl öncesi bunları demişim. Ondan sonrada defalarca dedim. İnanın benimkisi ak tavuk, kara tavuk hikayesine döndü. Burada ben kara tavuk rolünü üstlendim. İşin garibi kıçını yırtmayanlar itibar gördü, bizler ise kaybettik. Hasılı kelam muhterem ahali, çağdaş bir ulaşım aracına erişsin diye, “kızdırmadığımız”, “küstürmediğimiz” adam kalmadı. Gördük ki, hemşerilerimizin böyle bir talebi yokmuş.

***

Yarınki yazımda, yine “küstürdüğüm”, “kızdırdığım” bir konuya daha değineceğim. Adamların umurunda değil. Nasıl olsa muhterem ahali, kopup kopup oy veriyor. Konu mu? Aradığın yeri bulamama… Bu kentte aradığın bir yeri, sormadan, soruşturmadan bulamazsınız hem de defalarca. Anlayacağınız, bu yaşa geldik yerimde duramıyorum. Bana ne deseler ne yapsalar az bile…