KADİR DAYIOĞLU


HEY ONBEŞLİ!

“Sakarya Savaşı’na gitmeleri nedeniyle, o yıl Kayseri lisesi mezun vermedi. Öğrencilerinin tamamı şehit oldu!” muhabbeti devam ediyor….


“Sakarya Savaşı’na gitmeleri nedeniyle, o yıl Kayseri lisesi mezun vermedi. Öğrencilerinin tamamı şehit oldu!” muhabbeti devam ediyor…. Edeceğe de benziyor. Bunun doğru olmadığını söylesek de, “kuyuya taş atıldı bir kere. Kırk akıllı çıkartamaz” artık. 

***

Şimdi sizlere, daha önce de sözünü ettiğim, tarihi bir olaydan, daha geniş söz edip, bir alıntı vereceğim. Kaynağı unutmuştum… Yeniden okurken gördüm. Bu bilgi, merhum Zafer Toprak hocamızın bir eserinde de olacak… Alıntı, aykırı tarihçi Ayşe Hür’ün “Öteki Tarih” (c.1, s.291-295, Profil, ocak/2012). Boldlar bana ait…

***

Öyle ya, İTC'nin [İttihat ve Terakki Cemiyeti] çocuk askerleri

***

Dönemin bir başka hüzünlü hikâyesi de ‘çocuk askerler’e dairdir. Bu çocuk askerler, başlangıçta izci olarak örgütlenmişler, ardından kendilerini savaş meydanlarında bulmuşlardı. Osmanlı İmparatorluğu’nda izcilik (keşşaflık) örgütlenmesinin ilk adımları 1910 yılının sonlarına doğru yayınlanan Sayi ve Terakki Mecmuası ile Lozan’da bulunan Ragıp Nurettin’in izcilik hakkındaki yazılarının basımı ile başlamıştı. 

***

Soylu bir İngiliz ailesinin Hindistan doğumlu oğlu olan ve eğitimini Mekteb-i Sultani’de (bugünkü Galatasaray Lisesi) tamamlayan, futbolcu ve spor adamı Ahmet Robenson tarafından İstanbul’da kurulan ilk izci oymağının faaliyetleri, boru trampet takımları ile şehir içi turları ve doğa yürüyüşlerinden ibaretti. Bu ilk oymağı Darüşşafaka, Kadıköy Numune Mektebi, İstanbul Lisesi, Vefa ve Üsküdar liseleri takip etti. İstanbul dışında ilk izci teşkilatını kuran iller ise Bursa, Beyrut, İzmir, Sivas, Kayseri ve Kütahya idi.

***

8 Ekim 1912’de Balkan Harbi başlayınca İttihat ve Terakki Cemiyeti (İTC), Edirne’deki İttihat Mektebi Müdürü Nafi Atuf (Kansu) ile arkadaşı Manastır’daki Öğretmen Okulu Müdürü Ethem Nejat’ı “mükemmel bir gençlik teşkilatı” kurmak üzere incelemeler yapmak için Avrupa’ya gönderdi. Atıf Bey dönüşte Enver Paşa’ya izciliğin bu iş için ideal bir faaliyet olduğunu, Batı’daki örnekleri gibi bir teşkilatın kurulabileceğini belirtti.

***

Bu iş için Belçika İzcilik Teşkilatı kurucusu İngiliz Harold Parfitt ülkeye davet edilmişti. Parfitt, 9 Nisan 1914’de Keşşaflık Cemiyeti İzci Ocağı’nı kurduktan sonra Darü’l-Muallimin-i Aliye’de (Yüksek Öğretmen Okulu) izcilik dersleri, yürüyüşler, kamplar, oymak beyi kursları ile izciliği kurumsallaştırmaya başladı.

***

Ocağın 22 Mayıs 1914’te hazırlanan 35 maddelik Nizamnamesi’nin 2. maddesine göre “İzci oymakları (tabur) teşkil edilerek, bunlar vasıtasıyla gençliğin açıkgöz, çevik, becerikli, yiğit, tehlikeci, fedakâr, vatanperver olarak yetiştirilmeleri, aynı zamanda tesanüd (dayanışma), yasacılık (disiplin), mes’uliyetperverlik ve namusperestlik duygularıyla müteallik (donanmış) olmaları” sağlanacaktı. Ocağın ilk ‘Başbuğ’ u Enver Paşa, ‘Kalgay’ı (Başbuğun yardımcısı) ise Harold Parfitt olacaktı.

Başbuğ Enver Paşa

***

Ancak İTC, izcilik örgütüyle gençliğin tamamına ulaşamayacağını anlayınca, 15 Haziran 1914’de Osmanlı Güç Dernekleri’ni kurdu. Diğer gençlik örgütlerinin aksine, geçici kanunla kurulan ve Enver Paşa’nın “gençlerin siyasetle uğraşmasının yasaklanmasını” isteyen talimatı ile sanki İTC ile irtibatı yokmuş havası verilmeye çalışan Osmanlı Güç Dernekleri (OGD) aslında Harbiye Nezareti’ne bağlıydı. OGD’nin başbuğluğuna, yine Harbiye Nazırı Enver Paşa getirildi. Diğer yöneticiler ise Doktor Nazım, Eyüp Sabri (Toprak), Burdur Milletvekili Atıf, Trabzon Mebusu Resuhi ve Ziya beylerdi.

***

Başlangıçta, beyaz tenis şapkası giyen bu gruplar, kimi çevrelerce Müslüman çocukların İngilizler tarafından Hıristiyanlaştırılması olarak algılandı. İzcilerin kısa pantolon giymeleri öncelere tutucu kesimlerce tepkiyle karşılandı ancak Darülfünun Emini’nin (Rektör) izciliği desteklemek amacıyla izci kıyafetini giyip kısa pantolonla dolaşmasıyla tepkiler azaldı. 

***

Derneklerde, milli duyguların yoğunlaşması için sözlerini Türkçülük akımının ideologlarından Ziya Gökalp’in şiirleriyle bestelenmiş marşlar ile İsveçli bestesi Felix Körling’e ait ‘Tre Trallade Jantor’ (‘Şakıyan Üç Genç Kız’) şarkısından uyarlanan ‘Dağ Başını Duman Almış’ marşı söyleniyordu.

***

Savaş devam ederken Osmanlı gençliğini savaş içinde silah altında tutmak ve bir milis örgütü etrafında toplamak amacıyla yeni bir örgütün kurulması fikri ortaya çıktı. Bu paramiliter örgütün fikir babası, Osmanlı ordularını Prusya usulüne göre örgütlemek için gelen Goltz Paşa’ydı. 

***

Goltz’un tavsiyesiyle Almanya’da Kaiserlich Deutshe Jugendwebr ve Jugendwehr gibi gençlik örgütlerinin kuruluşunda ve idaresinde çalışmış Miralay von Hoff İstanbul’a getirildi. Alelacele paşalığa terfi ettirilen von Hoff ve yardımcısı Selim Sırrı’nın (Tarcan) önderliğinde Nisan 1916’da Osmanlı Genç Dernekleri kuruldu.

***

Hey onbeşli onbeşli!

Harbiye Nezareti’ne bağlı olan dernek, 12-17 yaş arası Müslüman ve gayrimüslim gençlerin üye edildiği Gürbüz Derneği ile 17 ve yukarı yaşlardaki gençlerin üye yapıldığı Dinç Derneği şeklinde örgütlenmişti. 

Edirne’den Kudüs’e, Bitlis’ten Basra’ya kadar geniş bir alanda teşkilatlanan Genç Dernekleri’nin sayısı 1917’de 706’ya ulaşmıştı. Dinç Derneği üyeleri, 1917’de çıkarılan ve 1315 (1899) doğumluların askere alınmasını öngören bir kanun uyarınca askere alındılar. Daha sonra adlarına “Eley Onbeşli, Onbeşli, Tokat yolları taşlı...” türküsü yakılan bu gençlerin akıbetlerini ne yazık ki bilmiyoruz.”

***

Alıntı burada bitiyor. Bir not da benden: Büyük Britanya'ya karşı Suriye-Filistin Cephesi (1914-1918), yine Büyük Britanya'ya karşı Irak Cephesi’nde (1914-1918) savaşlar devam ediyor. Sadece Kayseri Lisesi’nden değil, tüm Kayseri’den toplanan ve uygun olan gençler, Filistin-Irak cephesine gönderilmiş olmasın?

***

Doğru olan da bu… Bunu Hüseyin Cömert Hocamız dönemin tanıklarının anılarından, bizlere aktarıyor. Ama Sakarya Savaşı diyenlerin hiçbir belgesi yok… Uydurup gittiler… Demem o ki, Lise öğrencilerinin askere alma olayının, Sakarya Savaşı (1921) ile hiç mi, hiç ilgisi yok. Daha Sakarya’ya, kanun çıktıktan sonra dört yıl var.

***

Gelin tüm bilgileri silin; “Savaşlarda şehit olanların anısına!” deyip, işi düzeltin. Yoksa, tarih karşısında büyük vebal altındasınız. Unutmayın buna da, tüm uyarılarıma rağmen Büyükşehir Belediyesi çanak tutu. Daha ne diyeyim birader!..