KADİR DAYIOĞLU


HERŞEYİN BAŞI SAĞLIK

“Yeni Türkiye” ise, daha dün, pandemi döneminde, “beş maskeyi!” dağıtamadı ama bakanı, sağlık malzemesi satmayı becerdi, bakanlığa.


Evet, Hüseyin Per Hocamızın dediği gibi, “eski Türkiye”de, muayenehanelerin önünde “değnekçiler” vardı. Hatta bazı doktorlar, muayenehanesinin altında bulunan eczanelere hastaları yönlendirir, “ilaçları getirin de nasıl kullanılacağını yazayım!” derdi. 

***

Yani, topu komşu eczaneye de atardı. Şimdi olduğu gibi, muayenehanesi olan her doktor, kamu hastanelerine yatabilmek, üniversite hastanelerine sevk için mutlaka muayenehanesine bir uğramanızı gerekirdi. 

***

Hatta bina sahipleri, binanın altında, aile fertlerine ait bir eczane varsa, üst katlarda muayenehane tutmaya gelen doktorlara, kafadan; “Kaç hastan var doktor bey!” diye sorardı. 

***

“Eski Türkiye”’de ambulans sayısı azdı, niteliği de düşüktü ama onlar, hastaları, belirli hastanelere yönlendirilmezdi. Ya da devlet hastanesine ya da hasta ya da yakınlarını isteği doğrultusunda hareket ederdi. Yani bir anlamda; “eski Türkiye’de ki değnekçilerin yerini, şimdi ambulansalar!” almış. Bunu sektörün içinde olanlar söylüyor.

***

Değerli Hocam, söyledim, “eski Türkiye’de” yeteri kadar ambulansımız yoktu, olanın da niteliği düşüktü ama komşularımız vardı, onlar götürürdü hastanelere, doktorlara. “Nasılsınız!” diye kapımızı çalarlar, hal-hatır sorarlardı. “Yeni Türkiye’de” ise, ölüyorsun, komşunun haberi olmuyor; bireyselleştik, gelir düzeyine göre kastlar oluştu, oturmalarda bile bu gözleniyor. Demokrat Parti’nin özlemi olan, tam bir “küçük Amerika’ya” döndük.

***

Sevgili Hocam bilir misiniz bilmem. “Eski Türkiye” Kayseri’sinde, Sivas Caddesi’nde gelir gruplarına bakılmaksızın, insanlar ya aynı ya da bitişik binalarda otururdu. “Yeni Türkiye’de” ise, Alpaslan Mahallesi’ne ya da Çay Bağlarına, fukaraları bırakın, düşük gelirliler yaklaşamaz oldu. 

***

Tabii, az sayıda ki olaylarla, genelleme yapılabilir mi? Mutlaka, herkesin hastane, doktor ile ilgili iyi ve kötü anısı var. Ne yaparsın? Onlarsız da olmuyor. Elbette genelleme yapılamaz fakat “parçanın da bütünün habercisi olduğunu!” unutmayın. “Yol oldu mu” bir kere, üstünden çok geçen olur, haberiniz olsun. 

***

Tabii, bu batı ülkelerinde, sağlık sigortaları yaygın ve güçlü olunca, pek sorun çıkmazmış. Unutmayın, bizde de, SSK, Emekli Sandığı, Bağ-Kur paraları değerlendirilebilseydi, iktidarların “sıfır faizle” kullandığı fonlar haline gelmeseydi, paralar, har vurup harman savurmayıp, yerinde kullanılsaydı, bugün yaşanan başta maaş olmak üzere, hiçbir sıkıntı olmazdı.

***

Maalesef, işin bu yanı ile siyasilerin hiç mi hiç ilgisi olmadığı gibi, sendikaların ve çalışanların, iktidarlardan; “Ne yaptın arkadaş bu paraları ne yaptın!”, diye sormadı. Sormayınca da ancak bağırır çağırır, maaşının azlığından; yeterince ve sağlıklı bir biçimde sağlık hizmeti alamadığından şikayet eder durur oldu; “mahkumun şaşkınının mübaşire dert yandığı!”, gibi.

***

Muhterem ahalinin, 1999 depreminden beri toplanan ve toplanmaya devam edilen “deprem paraların”,“ne yaptın arkadaş!” diye sorduğuna hiç tanık oldunuz mu?Bir kere soracak oldu muhalefet, geçmişte, Bakan Mehmet Şimşek şu yanıtı vermişti: “O paralarla, yol yaptık köprü yaptık!” Amaç dışı kullanım nedeniyle, muhterem ahalinin, sandıkta hesap sorması gerekmez miydi?

***

Hesap sormayı bir yana bırakın, koptu koptu oy verdi, AK Parti’ye… Şimdi ise, “tulumbada su bitti!”; maliye, para toplamak için her çareye başvuruyor. İnanın, maliye hazinesi o kadar zor durumda ki, neredeyse; “gerdek vergisi” ihdas edecek. Mutlaka onu da hesaplamışlardır; “Yılda şu kadar nikah kıyılıyor. Her nikah başına şu kadar para alsak, yılda şu kadar eder!”

***

Şimdi ise maliye, cami önüne halı serecek; “atın, hocanın dediği yer burası!”, diyecek. Evet, yirmi iki yılda toplanan vergi, özelleştirme ve yapılan borç toplamı 3,5-4 trilyon doları ne yaptı, AK Parti iktidarı? Bunu ne zaman soracaksınız?

***

Evet, bu ülkenin “kök” ya da “kaynaktaki sorunlarını” çözemezseniz, tabirimi af buyurun, bostan beygiri gibi döner durursunuz.Bir ülke düşünün, sağlık bakanını hastaneler zinciri var; Eğitim Bakanının okulları, Turizm Bakanı’nın seyahat acenteleri var; bir bakan şirketinden sağlık malzemesi satıyor, pandemi döneminde bakanlığa… Allah’tan Adalet Bakanının hapishaneleri yok. Nasıl olacak bu iş?

***

Değerli Hocam, “eski Türkiye”, “yeni Türkiye” ayrımı ya da kıyası yaparken, “ironi” yaptığınız biliyorum. Mesleğiniz olduğu için söylüyorum. “Eski Türkiye” sağlık bağlamında hiçbir şey yapmadıysa bile, kızamığı, dizanteriyi, difteriyi, trahomu, çiçeği, tifoyu, frengiyi vd. ortadan kaldırdı. Sanırım bu yeter de artar bile…Hıfzısıhha Enstitüsü’nde aşı üretebiliyor, dışarı aşı gönderiyordu.Pandemidöneminde, aşı için çalmadığımız kapı kalmadı.

***

“Yeni Türkiye” ise, daha dün, pandemi döneminde, “beş maskeyi!” dağıtamadı ama bakanı, sağlık malzemesi satmayı becerdi, bakanlığa. 

***

Ne diyelim; “her şeyin başı sağlık!” Kalın sağlıcakla…