Bilinen hikaye “Truva atı”... Odysseus'un Truva surlarını aşmak ve şehre gizlice girmek için yaptırdığı tahtadan at maketi. Truva savaşı yaklaşık 10 yıldır sürmekte… Askerler bıkkın ve yorgun. Athena tarafından da sevilen Odysseus'un aklına tahtadan bir at yapma gelir.
***
Plana göre Akhalılar savaştan çekiliyor gibi gözüküp, geride çok büyük bir tahta at bırakır. Odysseus ve diğer seçkin komutanlar atın içine; diğerleri de denize açılıp gemileri Bozcaada'nın arkasına, Truvalıların onları göremeyeceği bir şekilde gizlenir.
***
Planın yürümesi için, görevi tahta atın Truva’nın surlarından içeri girmesini sağlamak için bir Akhalı askeri atın yanında bırakırlar. Akhalıların çekildiğini gören Truvalılar, şaşkınlık içinde batı kapısının önündeki dev tahta atın yanına giderler.
***
Bu sırada ortaya çıkan Sinon ismindeki Akhalı asker; “Yunanlılar’dan nefret ettiğini, onu Akhalılar’ın geri dönüşleri için gerekli rüzgarın çıkması adına kurban seçtiklerini ve kendisinin kaçarak kurtulduğunu!” söyler.
***
Hülasa, Akhalı askerin sözlerine inanan ve barışmak isteyen Truvalılar bu sözlere inanırlar ve tahta atı içeri alır. Gece barış kutlamalarıyla eğlenen ve alkolün etkisiyle sızan Truvalılar, atın içindeki Akhalı savaşçılar tarafından öldürülür.
***
Bu sırada Truva'nın surlarına yaklaşmış olan Akhalı ordusunun da takviyesiyle Truva şehri tamamen yıkılır. Truva'nın baştan sona yakıldığı bu katliam sonrasında Menelous Helen'i alarak Yunanistan'a gider.
***
Hikaye böyle… Truva atının gerçekten var olup olmadığı bilinmemektedir. Homeros tarafından anlatılan öyküde geçmekle birlikte, bunun bir metafor olduğunu düşünen tarihçiler de bulunmaktadır. Ama günümüz Turuva atları için verdim, hikayeyi.
***
Bu tarihçilere göre, Truva atı gerçekten inşa edilmemiş ve ancak deprem tanrısı da olan Poseidon'un simgesi olan atın, depremle yıkılan Truva surlarından içeri girme olayının metafor olarak Homeros tarafından kullanıldığı düşünülmekte. (Kaynak: Kısaltılarak, wikipedia)
***
Ha. Şimdi aklıma geldi, yine çok bilinen hikaye; “Et tu, Brute?” (Sen de mi Brutus?) MÖ 44'te Sezar, Brutus liderliğindeki kızgın bir grup senatör tarafından sırtından hançerlenmiş. Brutus, Sezar'ın en yakın arkadaşıydı. Sezar'ın önce saldırganlara karşı koymaya çalıştığı, fakat Brutus'u görünce, bu sözü söylediği ve karşı koymayı bıraktığı rivayet edilir.”
***
Bu hikayeyi, dostlarını ve arkadaşlarını arkadan hançerlemeyi, meslek haline getirenler için verdim.
***
Şimdi sırada, iki hikaye var… Bunları da; “Galip sayılır bu yolda mağlup olanlar!” için anlatmaya çalıştım.
***
Mesela bir de “Pirüs Zafer” var… Onu da anlatayım bari… Milat’tan önce, Epir kralı Pirus, Roma’ya saldırır ve ne pahasına olursa olsun savaşı kazanmak için her şeyini feda eder. Sonunda savaşı kazanır; ancak ordusunun tamamını kaybeder. Ölüler arasında gezerken, “Pirüs Zafer!” diye mırıldanır. “Tanrım, bir daha böyle bir zafer verme” dediği söylenir.
***
“Pirüs zafer!” neye benzer biliyor musunuz? “Bad-el harab-ül basra!” yani “Basra harap olduktan sonra bağırmak, çağırmak, sızlanmak boşun!”
***
İsterseniz, bugünlerde anılan “Sarıkamış faciası” ile ilgili bir not düşelim: Murat Bardakçı'nın yayımladığı Hafız Hakkı Paşa'nın Hatıratında; "Yarabbi! Ben bu sefalete sebep olmadım, ben bu harbi tehir için çalıştım. Ben bu muzafferiyeti tam yapmak için uğraştım. Olsun! Bu felâketleri de tamire çalışacağım ve elbette muvaffak olacağım."
***
Paşamız ne güzel söylemiş: “Olsun! Bu felâketleri de tamire çalışacağım ve elbette muvaffak olacağım." Yani, “Bad-el harab-ül basra!”, demekte haksız mıyım yani.
***
Biliyor musunuz, bu facia, İstanbul halkından gizlenmiş, sansürlenmiş, zafer gibi kutlanmış. Felaketin baş sorumlusu olduğu söylenen Enver Paşa da muzaffer komutan edası ile İstanbul’a dönmüş… Suç da Hafız Hakkı Paşa’nın üstüne yıkılmak istenmiş. Olayların şahidi Ali İhsan Paşa sessiz kalmış.
***
Bir rivayet, Hafız Hakkı Paşa, “hatıratını” yakmış. Tabii, Bardakçı, nasıl bulmuş? O nedenle, Sarıkamış faciası hâlâ muamma imiş.
***
Dostlar, “düğün değil, bayram değil, eniştem niye beni öptü!” diyecek ve bunca derdin arasında “Truva Atı”, “Sen de mi Brutus” hikayeleri ve “Sarıkamış faciası”, “nereden aklına!” geldi, diyeceksiniz.
***
Haklısınız, vallahi ne yapayım. Yaş ilerleyince, laf nasıl çeneye vurunca, önüne klavye gelince, o da sizi anlamsız konulara götürüyor.
***
Ha. Güncel olduğu için, ciddi bir haberi vereyim: 22 bin 104 lira oldu. Gözünüz aydın, güle güle harcayın. Bozdur bozdur bitmez. Bakalım, şu anda “asgari ücretin” çok çok az üzerinde olan “emekli maaşım” ne olacak?