İçeride ve dışarıda gündem yoğun. Nazım’ın “Kerem gibi” şiirinde dediği gibi; “Hava kurşun gibi ağır!”. Şiirin devamında; “Ben yanmasam, sen yanmasan, biz yanmasak/ Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?” diyor büyük şair.
***
Hamas’ın siyasi lideri İsmail Heniyye, İran’ın göbeğinde Tahran’da, kaldığı yerde bir füze saldırısı sonucunda öldürüldü. Rivayet muhtelif ama galip ihtimal bunu İsrail’in yaptığı doğrultusunda.
***
Olay sonrası “ahlar, vahlar!” ayyuka çıkacak. Bugün mübarek Cuma, gıyabi cenaze namazları kılınacak; “Kahrolsun İsrail!”, “Kahrolsun Siyonistler!” sloganı atılacak, İsrail bayrağı yakılacak, her zamanki gibi.
***
Sokak röportajları yapılacak; ahaliye sorulacak; “Gazze’ye gidelim mi?” Yanıt;“elbette gidelim!”. “Peki, siz gider misiniz?”“Vallahi giderim abi ama halan evde hasta!” ya da “giderim amma hastanede randevum var!”
***
Peki, bu nasıl olur?
İran’ın göbeğinde böyle bir saldırı gerçekleşir?
***
Vallahi, pek aklım ermez. Ama demek ki istenirse oluyormuş. Öyle ya, suikastçilerve İran’ın göbeğine nasıl geldiler?
***
Olay bana, Osmanlı donanmasının Çeşme’de Ruslar tarafından yok edilmesini anımsattı. Biliyorsunuz Çeşme,İzmir’e bağlı, bir turizm bölgesi. Olay tarihe şöyle geçti; “5-7 Temmuz 1770 tarihleri arasında Rus donanması ve Osmanlı Donanması arasında Çeşme Körfezi açıklarında yapılmıştır. 1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı'nın bir parçası olan bu çatışmanın sonucunda Osmanlı Donanması Ruslar tarafından tamamen yok edilmiştir.”Çeşme’ye gidenler, gemi kalıntılarını görebilir!
***
Tamam iki donanma arasında savaş olabilir. Kabulüm. Ama Rus donanması buraya nasıl geldi? Öyle ya boğazlar ve Marmara’yı geçmesi gerekirdi. Amma lakin, “Baltık, Cebelitarık, Akdeniz” üzerinden gelebileceği hiç akıllara gelmemişti. Belki de, Osmanlı yöneticileri, böyle bir güzergahtan haberleri yoktu. Galip ihtimal de bu doğrultuda…Yani, cihan devleti Osmanlı’nın coğrafya bilgisi kıttı, 18.yy’da.
***
Dedik ki gündem yoğun; Nazım’ın dediği gibi; “Hava kurşun gibi!”. Bir ay kadar önce elektriğe gelen yüzde 38“kallavi” zamdan sonra, bu sefer bir ağustostan geçerli olmak üzere “kallavl”yüzde 38 zam geldi, doğal gaza. Tabii, şimdilik bunlar birikmiş zam, unutmayın “turpun büyüğü heybede!” Heybe henüz açılmadı.
***
Unutmayın, kullandığımız elektriğin yüzde 30’a yakını doğal gaz santrallarından elde ediliyor. Eeee… Diyeceksiniz ki; “Doğal gaza istediği kadar zam gelsin. Biz de tezek yakarız!”Tabii, yeterince “tezek” alabileceğimiz inek de kalmadı.
***
“Tezek kullanırız!” lafı bana at değil. Birkaç yıl önce, Rusya ile aramız açılınca, “pek, Rusya doğal gazımızı keserse?” sorusunda, bir kısım muhterem ahali; “Tezek kullanırız!” yanıtını vermişti. Anımsadınız mı? Şimdiden, bir soba ve bir kaç ton “tezek” tedariki yaparsanız iyi olur.
***
Ha. Doğal gaza zam üstüne zam gelince, bir idare lambası, bir lüks, bir fener ve sekiz-on teneke de gaz yağı teminini unutmayın.“İskembi” kurmayı da unutmayın. Çünkü, bu zamlar burada kalmayacak.
***
Diyeceksiniz ki, muhterem ahalinin umurunda değil “3Y” yani “yoksulluk, yoksulluk, yasaklar!”. Sana mı gayreti düştü? Haklısınız. Ben de köşe dolsun, “laf ola beri gele!” diye yazıyorum…
***
Sahi, hani bizim Karadeniz’den çıkan doğal gazımız vardı? Dışa bağımlılıktan kurtulacaktık artık. Ha unutuyordum, bir de Gabar Dağı’ndan çıkan petrolümüz vardı. Bunu da, hiç rafine etmeden rahat kullanabilecektik. Dünyayı kıskandıran; “TOGG”a değinmeyeceğim. Üretim yetişmiyor, millet sıraya girdi araç alabilmek için.
***
Bir hatırlatma daha yapayım, seçim öncesi liman liman gezen, muhterem ahalinin beğenisine sunulan “uçak gemimize” ne oldu? Muhtemelen, Akdeniz’in uluslararası sularında geziyor.
Evet. Bunları ne çabuk unuttunuz. Fi tarihinden söz etmiyorum; daha dün.
***
Bir acil işimiz “sokak hayvanlarıydı”. Onu da belediyelerin sırtına yıktık. Bir de belediyelerin geçmişten gelen SGK borçları birden bire aklımıza geldi. Öyle ya; “müflis bezirgan eski defterleri karıştırırmış!”
***
CHP’lilerin ifadesi ile; “Yemeği AK Partili belediyeler yedi. Faturayı bize ödettiriyorlar!”. Haksız da değiller.Bir kere, kuzuyu yemeğe karar vermiş kurt. Bunun bin bir yolu, bin bir bahanesi var. Yani, yanlış mı söylemiş Nazım; “Hava kurşun gibi ağır!”
***
Bir kesimin, milyar milyar vergileri affedilirken, altı ay kadar önce rahmetli olan baldızımın, muhtemelen emekli maaşından kaynaklanan, 840 lira fazlalığı için süratli bir biçimde tebligat geldi. O mezarda olduğu için ödeme şansı yoktu. Allah’tan tebligat mezara gitmemiş. Bizim adrese geldiği için tebligat, hemen ödedik, hemen. Öyle ya, ne olur ne olmaz. Ödemezsek ne olurdu? Ücreti vekalet, gecikme faizi vs. “semeri ile seksene oturur”, muhtemelen hapis cezası endişesi ödememize neden oldu.