FARUK ERGAN


HARAM YEMEK Mİ? – UTANMAK MI?

“Haram yemediğin müddetçe ben böyle düşünüyorum ve böyle yaşıyorum demek utanılacak bir durum değildir.” Faruk Ergan


Utanmayı bilen insanın haram yemeyeceğini düşünüyorum, tanıdıklarım da var, fakat haram yemeye başlamışsa bir insan hiçbir şeyden, hiçbir kimseden ve kendisinden bile utanacağını düşünmüyorum. Bu yüzsüzlerden tanıdıklarım ve bildiklerim de çok fazla. Bir insan inançsız olduğunu, ateist olduğunu, Allah’a, Peygamber’e ve indirilen tüm kitaplara inanmadığını söyler, harammış, helalmiş, sevapmış, günahmış, tanımaz, tamamını inkar eder ve bildiği doğrultuda yaşamını idame ettirir, hiçbir itirazım olmaz. Sen çıkıyorsun İslam dininin yüceliğini anlatıyorsun, Allah Ayetlerde şöyle buyuruyor diyorsun, Peygamber yokluk içinde yaşadı, insanlara dürüstlüğü tavsiye ediyor diyorsun, Hadislerde böyle buyruluyor diyorsun, ama dünyanın en “edna” işlerini yapıyorsun. Sen nesin efendi? Allah’ın ve İslam’ın emirlerini yaşarsın veya yaşamazsın kimseyi ilgilendirmez, topluma ve kamuya zarar vermeye hakkın ve yetkin olmamalı, kamunun gücüyle ibadet edemezsin, devletin parasıyla hayır yapamazsın. Alın teri dökerek ve vergisini ödeyerek elde ettiğin kazancın varsa, canın ne isterse yaparsın, zira mal senin ibadet etsen de olur, günah işlesen de olur, riyakarlık yapsan da olur, her türlü haltı yiyebilirsin. 

Neden bu kadar kızdığımı ve bu yazıyı yazarken çizmeyi aştığımı sorabilirsiniz? “Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın eşi Seher Erbaş, VIP kontenjanıyla 6. Kez hacı olmuş.” Üstelik Diyanet’e bağlı Din Hizmetleri Ataşeliği’nin süit odasında kalmış ve Türk Konsolosluğuna kayıtlı GMC marka cip kullanımına tahsis edilmiş. 2020 ve 2021 yıllarında Covid salgını nedeniyle hac ibadetinden mahrum kalmış, onun dışında eşi Ali bey Başkan olduğu sürece her yıl Hac ibadetini yerine gitmiş ve aynı zamanda Şeytan taşlamış. Devletimiz bir insana görev ve sorumluluk verince, görevli kişinin yedi sülalesi o makamın imkanlarını kullanma yetkisiyle mi donatılır? Yasalarda neden bu kadar boşluk vardır, şayet yeni Anayasa yapılır da aynı sistem devam ederse, yeni Anayasaya gerek var mı? İşte tam burada inançlı olmanın yerine ahlaklı olmak devreye girmeli.

Yazımın başlığı bu ve buna benzer yaşam sürdürmeyi utanmadan devam ettiren insanlar, bir toplumda veya bir ibadethanede iki laflarının biri helallik isteyerek riyakarlık yaparlar. Utanmayı içselleştirmiş bir insan, yaptığı veya yapmayı planladığı her şeyin eksi ve artısını hesaba katar, yaşamına çok dikkat eder, haram ve helali bilir, kendi öz malı olmayan veya emek vermediği bir şeye el sürmez ve hassas olduğu için kimseyle helalleşme gereği duymaz. Şayet bilmeden birisine veya kamuya zarar verdiyse, helalleşmek için kural belli, verdiği zararın bedelini veya aldığının bedelini öder, sonra muhatabından özür dileyerek hakkını helal et der. Tekrar yazıyorum, utanmayı bilen ve Ar damarı çatlamamış birisi haram yemez, ama haram yemeyi alışkanlık haline getiren, midesi bulanmayan ve ne bulduysa hem yiyen, hem de çocuklarına yediren, milletin malından servet biriktiren biriside utanmayı bilmez diyorum. 

“Haram yemediğin müddetçe ben böyle düşünüyorum ve böyle yaşıyorum demek utanılacak bir durum değildir.” Faruk Ergan