İBRAHİM PEKBAY


HADİ BEEE…

Ben utandım da, başka kimler utandı, işte orası malum değil…


TÜİK 3 Eylül 2024 tarihinde, her ayın başında olduğu gibi, bilinen enflasyon rakamlarını açıkladı.

Rakamlara baktığımda, “Hadi beee…” demekten kendimi alamadım doğrusunu isterseniz.

Elbette bizler, doğrusunu istiyoruz da TÜİK, doğru rakamları vermemek üzere kurgulanmış davranışına ısrarla devam ediyor.

Gelin bakalım verdiği rakamlara…

“Eylül ayında bir önceki aya göre %2,97, bir önceki yılın Aralık ayına göre %35,86, bir önceki yılın aynı ayına göre %49,38 ve on iki aylık ortalamalara göre %63,47 olarak gerçekleşti.”

Parkta oturan tanıştığımız emekli Hasan Emmi’ye, TÜİK’in bu açıklamasını okudum ve “Ne anladın Hasan Emmi?” dedim… 

Hasan Emmi, söyle bir yüzüme baktı, “Ayıp oluyor ama” dedi…

Şaşırdım; “Neden ki Hasan Emmi?” diye sordum…

Cevaptan anladığım kadarıyla, Hasan Emmi beni bir yerlerden tanıyor.

Cevabı şu oldu; “İpram Emmi, benim yaşım taze 70, senin yaşın 80, benim sana emmi veya ağabey demem gerekir. Soruna gelince, bizim ekonomi konusunda bilimsel fikrimiz, bilgimiz mi var ki bir şey söyleyelim üzerine. Söylenecek benim ve benim gibilerin bir tek sözü olur. Yeter artık, kandırmayın, aklımızla alay etmeyin, zaten acın yatıp gücün kalkıyoruz, ayıp oluyor” deriz…”

Birincisi; el arabasında yere düşmüş karpuz gibi oldum, darmadağınık. Beni nereden tanısın ki? Sohbet sırasında söylemiş olabilirim diye kapattım üstünü… 

İkinci cevabı, çok da bilmeyen biri gibi değildi.

XXX

Gelelim TÜİK’in verileri konusunun devamına…

Rakamları peş, peşine sıralıyorlar ki, anlaşılmasın, kafalar karışsın diye.

Özeti şu; aylık enflasyon % 2,97, yıllık enflasyon ise % 63,47 olarak eğer doğru ise gerçekleşmiş.

İnanıyor muyuz?

Aslında neye göre hesap ettiklerini apaçık bilsek, inanacağız.

Enflasyon sepetinin içine seçilen ürünler şunlar deseler, bakacağız, o sepet doğru da bizim market sepeti, hani şu markete girdiğinizde kapının önünde duran tekerlekli araçtan söz ediyorum, böyle demiyor diye bileceğiz.

İşte o şansımız ne yazık ki yok.

Tekrar Hasan Emmi’ye döndüm…

Peki, de bakalım Hasan Emmi, senin Eylül ayı sonu itibariyle yıllık enflasyonun ne?

Hasan Emmi, önce şöyle bir gülümsedi, sonra kaşlarını çattı, cevabı da yapıştırdı…

“Otuzda 7 buçuk!”

Başım dönmeye başladı, gözlerimi kapattım, şöyle bir düşündüm.

Ve söylendim: “Yav İpram Emmi… Sen ömrün içinde böyle bir enflasyon rakamı duydun mu?”

Elbette duymadım da şimdi Hasan Emmi, dediğini açıklar ha zahir diyerek ona döndüm; “Hasan Emmi, bu nasıl bir oran anlamadım…” dedim…

Dede olmanın keyfini çıkarır gibi, beyazlamış sakallarını şöyle bir sıvazladı; “Sen emekli değil misin? Nasıl bilmezsin?”

Bilemedim Hasan Emmi, affet de sen açıkla hele bu “otuzda 7 buçuk ne demek oluyor.”

Yanında oturan öteki emekli arkadaşları da kıkır kıkır gülüyorlardı. Belli ki hiç biri de öyle “Ben bilmem” diyecek kadar bilgisiz kişiler değillerdi.

Hasan Emmi şöyle cevap verdi; “Emekli maaşını alıyoruz, 30 gün yetmesi gerekmiyor mu?”

Eh… Gerekiyor…

Hasan Emmi devam etti; “Maaş beşinci, bilemedin yedinci, yayan yürüsen yarım gün de oradan, işte sana oran, otuzda 7 buçuk…”

Evet, Atatürk’ün dediği gibi “Türk milleti zekidir, çalışkandır” da, sandıktan çıkan sonuç öyle demiyor, ona ne diyecen Hasan Emmi?

Bu kez, arkadaşları ile alaycı, hayatla dalga geçer gibi gülmeye başladılar hep beraber.

Abi…

Bu ihtiyar takımı ile uğraşılmaz beee…

Kalktım, baktım yüzlerine, açıkça benimle dalga geçer gibi yüzüme baktılar.

Eh… Hak ettik mi?

Ettik, ne diyelim?

“Gidip de soruyu emekliye sorunca alacağın cevap zaten daha fazlası olamazdı” dedim kendi kendime, utandım, sıkıldım, ardıma bakmadan oradan uzaklaştım.

Ben utandım da, başka kimler utandı, işte orası malum değil…

Yoldan geçen genç mi?

Evinde yemek hazırlamak için çırpınan ev hanımı mı?