MUSTAFA CENGİZ


GÖZÜNÜ BUDAKTAN, SÖZÜNÜ KİMSEDEN ESİRGEMİYOR!...

Vatandaş bu vatan için ölüyor. Vatandaş bu vatan için vergi veriyor. Vatandaş bu vatan için ömrünü heba ediyor. Ama saltanatı başkaları sürüyor. Hem de kurucu Cumhurbaşkanına ağzına geleni sayıp sayıştırarak, ülkenin tüm fabrikalarını özelleştirme adı altında satarak, İngiliz bankerlere bu ülkeyi peşkeş çekerek ve borç batağına sürükleyerek… Ve bunları dillendirdiğiniz zaman ne mi oluyor?!... Eleştirmek yasak. Tenkit etmek ne mümkün!. İtiraza hakkınız yok. Çünkü en iyisini onlar biliyorlar. İtiraz edeni ya terör örgütü üyesi ilan ediyorlar… Ya da tu-kaka ilan ederek ellerinde ki medya gücü ile dar ağaçsız ipe çekiyorlar… Ülkemiz, geleceğimiz, topraklarımız elden gidiyor. Biz mi sadece seyrediyoruz. 3-4 yılda canımız isterse sandığa gidiyor, Demokrasi şöleni adı altında bize dayatılanları seçiyor, vatandaşlık görevimizi yerine getiriyoruz…


Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ.

Son dönemde en çok konulan isimlerden.

Partisi’de zaten yüzde 5’leri zorluyor şu an itibarı ile.

Türkiye’nin dinamikleri bağlamında önemli söylemleri var.

“Gözünü budaktan esirgemiyor!” tek kelime ile…

Bu söylemler eyleme de dönüşüyor zaman zaman.

Türkiye’nin kendine gelebilmesi için topyekün bir desteğe ihtiyacı var.

BAKIN NELER SÖYLÜYOR?

Soruyor ve diyor ki, 

“Bölgemiz ve dünya bir savaşa doğru giderken milli birliğe ihtiyacımız mı var? 

İç cepheyi güçlendirmek mi istiyorsunuz?”

Ekliyor ardından da;  

İç cepheyi güçlendirmek istiyorsanız, öncelikle 22 senedir bu ülkeyi yöneten Erdoğan ve AKP’nin atması gereken adımlar var. 

Anayasa’dan tutunda sığınmacılara kadar birçok konu başlığı var gündeminde.

Tane tane anlatıyor. 

Kırmızı çizgisi belli.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk.

Fabrika ayarlarına geri dönülmesi konusunda da ısrarcı ve son derece de kararlı. 

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın AK Parti iktidarından yapılması konusundaki talepleri var aşağıda.

Başlıyoruz…

İşte onlar:

13 MADDELİK KURTULUŞ REÇETESİ…

1) Anayasa ve yasaları hangi partiye oy verirse versin bütün yurttaşlara eşit uygulayacaksınız.

2) AKP’ye oy vermeyen il, ilçe ve köyleri hizmet vermeyerek cezalandırmaktan vazgeçeceksiniz, 

3) Muhalefeti desteklemeyi zihninizde suç olmaktan çıkaracaksınız. Muhalefeti desteklediğinizi düşündüğünüz iş insanlarının kapısına maliyeyi yollamayacaksınız, AKP’ye oy vermediğini düşündüğünüz bürokratları görevden almayacaksınız,

4) İmam hatipli olmayı iş bulmak, atanmak, yükselmek için ölçüt olmaktan çıkaracaksınız, inan hatipli olmayanlara gayri-müslim, yetersiz Müslüman muamelesi yapmaktan vazgeçeceksiniz. 

Bilgili ve yetenekli olan her yurttaş her göreve liyakat ile geleceğini bilecek.

5) Bütün devlet ihalelerini aynı işadamlarına verip, onları aflar ve muafiyetler ile ayrıcalıklı konuma getirmeyeceksiniz, namuslu, yetenekli her iş insanı eşit şartlar ile mücadele edip kazanacağı bir serbest piyasa olduğunu bilecek, 

6) Devlet kurumlarını tarikat ve cemaatlerin elinden geri alacak ve devlet yönetiminde liyakat ilkesini benimseyeceksiniz. 

7) Sizi desteklemeyenlere hakaret etmeyeceksiniz, aşağılayıcı şekilde konuşmayacaksınız, düşmanlaştırmayacaksınız.

8) Ege ve Doğu Akdeniz’de Yunan’a taviz vermeyeceksiniz, Mavi Vatan’dan vazgeçmeyeceksiniz, Kıbrıs’ta iki egemen, bağımsız devlet tezinden vazgeçip Rumlar ile federasyon görüşmesi yapmayacaksınız.

9) FETÖ ile mücadeleyi güçlendirerek devam ettireceksiniz.

10) PKK ile 2. Açılım politikasını iptal edeceksiniz, Öcalan İmralı’da ölecek, PKK ile Suriye ve Irak’ta mücadele devam edecek.

11) Her türlü kaçakçı, rüşvetçi, kayıt dışı iş yapıp son model arabalara binenlerle mücadele edeceksiniz. 

Onlara nereden buldun sorusunu soracaksınız. 

Cezalandıracaksınız, vergilendireceksiniz, tüyü bitmemiş yetimin hakkını üç beş çapulcuya bırakmayacaksınız, 

12) 13 milyon sığınmacı ve kaçağı vatanlarına yollayacaksınız, ülkeyi babanızın çiftliği sanıp milyonlarca yabancıyı ülkemize çağırmayacaksınız, milletin parasını “Bir 40 milyar dolar harcadık, bir 40 milyar dolar daha harcarız” diye bu millete acımadan harcamayacaksınız,

13) Ve milli birliği sağlamak konusunda samimi iseniz İstiklal Harbimizin önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e hak ettiği saygıyı gösterecek, Atatürk’e düşmanlık politikasına son vereceksiniz. 

ATATÜRK olmadan milli birlik olmaz anlayacaksınız. 

BAŞKA SÖZE GEREK VAR MI?

Son dönemde artan kadına şiddet ve cinayetlere bu ülkede bir de Yeni Doğanlar çetesi eklenmiş durumda.

Türkiye her gün yine ve yeni sürprizlere uyanıyor.

Ülkeyi soyan soyana.

Kimisi mafya düzeni ile, kimisi hastaneler eli ile, kimisi 5’li çete ayağından.

Ülkenin dağı taşı talan ediliyor.

Gençlerimizin geleceği yalan ediliyor. 

Bu ülkenin adını, yolunu bilmeyenler bu ülkenin nimetleri ile köşeleri dönüp, bir daha buralara uğramamak üzere tası tarağı, pılısını, pırtısını toplarken, bu ülkenin asil vatandaşı Türkler ikinci sınıf muamele görmeye, kurucu Cumhurbaşkanı da her türlü hakarete maruz bırakılmaya devam ediyor. 

“DEDİĞİM DEDİK, ÇALDIĞIM DÜDÜK”

Nereye gittiğimiz nerede ise faili meçhul bir duruma dönüşmüş durumda.

Siyasi partilerin ısrar ve inatla sığınmacıları ülkelerine geri göndermek için yaptığı çağrılara rağmen iktidar bu kez de Lübnan ve Almanya’dan yeni sığınmacılara kapıları sonuna kadar açmış durumda.

Kimseyi gale aldıkları yok.

“Dediğim dedik, Çaldığım düdük” havasında tam gaz devam ediyorlar.

Bu mantıkla, bu yaklaşım ile ülkenin düze çıkması mümkün değil.

Son dönemde özellikle ülkeyi beka sorunu muhabbeti ile sürekli olarak bir Savaş ortamına sokmaya çalışan mantık ile Pandemi’den, Deprem’den sonra şimdi de Savaş çığırtkanlığı ile sefalet içindeki insanımıza yeni vergiler salarak iktidarın halkı bitirmek için sarf ettiği gayrete sanırım herkes şapka çıkartıyordur.

Emeklisini, asgari ücretlisini açlığa mahkum eden bir anlayışın, tasarruf tedbirleri teranesi ile sürdüğü lüks, şatafat ve saltanat ağızları açık bırakmaya devam ediyor.

REZALET DAHA YENİ BAŞLIYOR…

Durun daha rezalet bitmedi...

Bu olay sadece Buz dağının görünen yüzü…

Sağlıkta ilaç vurgunu patlayınca, Şehir hastanelerinin İhaleleri, yapılan anlaşmalar, verilen teminatlar, garantiler ve dönen dolaplar. Sağlık sektörüne daha yeni giriş yapıldı yolsuzluklar bağlamında. Her ne kadar Pandemi de duyacağımızı duysakta üniversite hastaneleri, özel hastaneler, Doktorluk yapan Milletvekilleri, yurt dışından gelen hastalara kesilen faturalar ve diğer VIP hastaların şişirilen faturaları kamu özel elele çevrilen dolaplar. 

Başta Eğitim sistemi, Sağlık sistemi, Adalet sistemi çökmüş ama iktidarın tek derdi Anayasa. 

SGK neredeyse batık,  Ekonomi yıkılmış, büyük bir barınma krizi var ve buna paralel olarak Sosyoloji değişiyor, mili kültür bitik durumda, Çeteler bebeklere bile göz dikmiş, Coğrafyamızın her köşesinde savaş tehditleri var, TSK personel sayısı darbe olur endişesi ile üçte bire düşmüş, her yer lime lime dökülüyor...

İNFAZ EDİYORLAR…

Vatandaş bu vatan için ölüyor.

Vatandaş bu vatan için vergi veriyor.

Vatandaş bu vatan için ömrünü heba ediyor.

Ama saltanatı başkaları sürüyor.

Hem de kurucu Cumhurbaşkanına ağzına geleni sayıp sayıştırarak, ülkenin tüm fabrikalarını özelleştirme adı altında satarak, İngiliz bankerlere bu ülkeyi peşkeş çekerek ve borç batağına sürükleyerek…

Ve bunları dillendirdiğiniz zaman ne mi oluyor?!...

Eleştirmek yasak.

Tenkit etmek ne mümkün!.

İtiraza hakkınız yok.

Çünkü en iyisini onlar biliyorlar. 

İtiraz edeni ya terör örgütü üyesi ilan ediyorlar…

Ya da tu-kaka ilan ederek ellerinde ki medya gücü ile dar ağaçsız ipe çekiyorlar…

Ülkemiz, geleceğimiz, topraklarımız elden gidiyor.

Biz mi sadece seyrediyoruz.

3-4 yılda canımız isterse sandığa gidiyor, Demokrasi şöleni adı altında bize dayatılanları seçiyor, vatandaşlık görevimizi yerine getiriyoruz…