kg

MUSTAFA CENGİZ


GELİYOR AMA DAĞILIYOR MU?

İlk rakamlar TÜİK’ten. İkinci veriler ise CHP milletvekili Aşkın Genç’ten. Nasıl yorumlamak isterseniz size kalmış. Fakir ile zengin arasındaki uçurum ne yazık ki uygulanan politikalar ve ekonomik krizler nedeni ile her geçen gün daha da artıyor. Gelir adaletsizliği Türkiye’nin her yerinde açıkça hissediliyor ama en önemli gösterge İstanbul olarak sırıtıyor. Zengin daha zengin fakir daha fakir ve orta direk ortadan kalkmış durumda. Türkiye’nin en önemli sorunu ekonomi. Asgari ücret sonrasında Emekli ve memur maaş zamları açıklanacak. TÜİK’in verilerine göre Gelir Dağılımı İstatistikleri, 2024 En yüksek gelir grubunun toplam gelirden aldığı pay %48,1 oldu. Türk insanı Gelir Dağılımından hak ettiği payı ne yazık ki alamıyor.


Türkiye’nin en önemli sorunu ekonomi.

Asgari ücret sonrasında Emekli ve memur maaş zamları açıklanacak.

TÜİK’in verilerine göre Gelir Dağılımı İstatistikleri, 2024 En yüksek gelir grubunun toplam gelirden aldığı pay %48,1 oldu.

Türk insanı Gelir Dağılımından hak ettiği payı ne yazık ki alamıyor.

Gelir Dağılımı İstatistiklerinin hesaplandığı Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması 2024 yılı sonuçlarına ilişkin gelir bilgileri, bir önceki takvim yılı olan 2023 yılını referans almaktadır. 

Gelir hesaplamalarında hanehalkı gelirleri; hanehalkı büyüklüğü ve kompozisyonu dikkate alınarak eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert gelirine dönüştürülmekte.

Son yapılan araştırma sonuçlarına göre; en yüksek eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert gelirine sahip %20'lik grubun toplam gelirden aldığı pay bir önceki yıla göre 0,6 puan azalarak %48,1 olurken en düşük gelire sahip %20'lik grubun aldığı pay ise 0,2 puan artarak %6,3 oldu.

GİNİ KATSAYISI 0,413 

Gelir dağılımı eşitsizliği ölçütlerinden olan Gini katsayısı, sıfıra yaklaştıkça gelir dağılımında eşitliği, bire yaklaştıkça gelir dağılımında bozulmayı ifade etmektedir. 

En son yapılan araştırma sonuçlarına göre Gini katsayısı bir önceki yıla göre 0,007 puan azalış ile 0,413 olarak tahmin edildi. 

Tüm sosyal transferler hariç tutulduğunda Gini katsayısı 0,476, emekli ve dul yetim maaşı dahil diğer tüm sosyal transfer gelirleri hariç tutulduğunda ise 0,423 olarak tahmin edildi.

Türkiye'de yıllık ortalama hanehalkı kullanılabilir geliri bir önceki yıla göre %106,9 artarak 374 bin 899 TL ve Yıllık ortalama eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri 187 bin 728 TL oldu.

Türkiye'de yıllık ortalama eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri bir önceki yıla göre %108,3 artarak 90 bin 116 TL'den 187 bin 728 TL'ye yükseldi.

Tek kişilik hanehalklarında yıllık ortalama eşdeğer hanehalkı kullanılabilir geliri 223 859 TL oldu

Yıllık ortalama eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert gelirlerinde en yüksek gelir, geçen yıla göre 124 bin 506 TL artarak 231 bin 206 TL ile çekirdek aile bulunmayan birden fazla kişiden oluşan hanehalklarının oldu. 

Tek kişilik hanehalklarının yıllık ortalama eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri 223 bin 859 TL iken tek çekirdek aileden oluşan hanehalklarında bu değer 192 bin 110 TL oldu. 

En düşük yıllık ortalama eşdeğer kullanılabilir hanehalkı fert gelirine sahip hanehalkı tipi ise 146 bin 828 TL ile en az bir çekirdek aile ve diğer kişilerden oluşan hanehalkları oldu.

Toplam gelir içerisinde en yüksek payı, %48,8 ile bir önceki yıla göre 0,3 puan artan maaş ve ücret geliri aldı. 

İkinci sırayı %20,8 ile önceki yıla göre 1,3 puan azalan müteşebbis geliri alırken üçüncü sırayı %17,8 ile önceki yıla göre 0,2 puanlık artış gösteren sosyal transfer geliri oluşturdu.

Tarım gelirinin müteşebbis geliri içindeki payı %17,5 olurken, emekli ve dul-yetim aylıklarının sosyal transferler içindeki payı ise %87,6 olarak gerçekleşti.

Yıllık ortalama esas iş gelirleri sırasıyla yükseköğretim mezunlarında 309 bin 721 TL, lise ve dengi okul mezunlarında 240 bin 470 TL, lise altı eğitimlilerde 168 bin 407 TL, bir okul bitirmeyenlerde 106 bin 478 TL olarak hesaplandı. 

Geçen yıla göre yıllık ortalama esas iş gelirinde en yüksek artış %110,2 ile lise ve dengi okul düzeyli eğitimlilerde, en düşük artış ise %88,2 ile bir okul bitirmeyenlerde oldu.

Esas iş gelirleri sektörel ayrımda incelendiğinde; en yüksek yıllık ortalama gelirin 242 bin 299 TL ile hizmet sektöründe, en düşük yıllık ortalama gelirin ise 153 bin 773 TL ile tarım sektöründe olduğu görüldü. 

Bir önceki yıla göre; yıllık ortalama esas iş gelirinde en yüksek artış %115,4 ile inşaat sektöründe gözlenirken, bunu %102,0 ile sanayi sektörü izledi. Diğer taraftan hizmet sektöründe %100,2, tarım sektöründe ise %66,0 artış gözlendi.

Yıllık ortalama esas iş gelirleri sırasıyla işverenlerde 804 bin 882 TL, kendi hesabına çalışanlarda 210 bin 679 TL, ücretli maaşlılarda 209 bin 764 TL ve yevmiyelilerde 105 bin 712 TL olarak hesaplandı. 

Geçen yıla göre en yüksek artış %104,0 ile ücretli ve maaşlılarda, en düşük artış ise %82,2 ile kendi hesabına çalışanlarda oldu.

Araştırma sonuçlarına göre, Türkiye'de yıllık ortalama eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri 2024 yılında 187 bin 728 TL iken, İBBS 2. Düzey bölgeleri itibarıyla en yüksek olduğu bölge 257 bin 891 TL ile TR10 (İstanbul) bölgesi oldu. 

Bu bölgeyi, 248 bin 285 TL ile TR51 (Ankara) bölgesi ve 225 bin 758 TL ile TR21 (Tekirdağ, Edirne, Kırklareli) bölgesi izledi. En düşük yıllık ortalama eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri ise 91 bin 818 TL ile TRB2 (Van, Muş, Bitlis, Hakkari) bölgesinde gerçekleşti.

Son yapılan araştırma sonuçlarına göre P80/P20 oranı Türkiye'de 7,7 iken, bu değerin en düşük olduğu İBBS 2. Düzey bölgesi 4,9 ile TR42 (Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu, Yalova) ve TRB1 (Malatya, Elazığ, Bingöl, Tunceli) olurken bu bölgeyi 5,0 ile TRB2 (Van, Muş, Bitlis, Hakkari) ve TR32 (Aydın, Denizli, Muğla) bölgeleri izledi.

P80/P20 oranının en yüksek olduğu İBBS 2. Düzey bölgeleri ise 7,7 ile TR10 (İstanbul), 7,6 ile TR51 (Ankara) ve TR61 (Antalya, Isparta, Burdur) oldu.

Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert gelirine göre sıralı %10'luk gelir grupları itibarıyla fertlerin bir önceki yıla göre yüzdelik geçişleri incelendiğinde; bir önceki yılda ilk %10'luk grupta olan fertlerin 2023 yılında %56,2'sinin, son %10'luk grupta olan fertlerin ise %66,5'inin gelir grubu değişmedi. Ayrıca 2023 yılında ilk %10'luk grupta olan fertlerin %22'sinin 2024 yılında gelir grubu birden fazla yükseldi. Son %10'luk grupta olan fertlerin ise %13,2'sinin gelir grubu birden fazla düştü.

Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması panel veriden elde edilen sonuçlara göre 2023 yılında işsiz olan fertlerin %40,8'i 2024 yılında çalışmaya başladı. Faaliyet durumu 2023 yılında çalışan olarak belirlenen fertlerin 2024 yılında %90,6'sı çalışma hayatına devam etti. Bir önceki yıl işgücüne dahil olmayan fertlerin ise %10,0'ı işgücüne (çalışan+işsiz) katıldı.

BORÇ STOKU 9 TRİLYONU AŞTI

Olaya bir de bu yönü ile bakalım isterseniz.

CHP Kayseri Milletvekili Aşkın Genç, kasım ayı itibarıyla Hazine’nin borç stokunun 9 trilyonu aştığını belirterek, “AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından bu yana borç stoku tam 37 kat arttı! Üstelik bu borcun yüzde 57’si döviz cinsinden, yani her 1 liralık kur artışı borç stokunu 148 milyar lira büyütüyor. Borç faizlerinin toplam yükü ise 8,1 trilyon liraya ulaşmış durumda. Hazine her 100 liralık borç için 135 lira faiz ödemek zorunda kalıyor. ‘Faiz sebep, enflasyon sonuç’ gibi akıl dışı yaklaşımlar ekonomiyi felç etmiş, milyonlarca vatandaşımızı borca mahkûm etmiştir” dedi.

CHP Kayseri Milletvekili Aşkın Genç, iktidarın ekonomi politikaları ile ilgili yazılı açıklama yaptı. Genç, Hazine’nin borç stokunun kasım ayı itibarıyla 9 triyonu aştığı belirtti. Genç’in açıklaması şu şekilde:

37 KAT ARTARAK, 9 TRİLYON LİRAYI AŞTI

“Türkiye ekonomisi adeta uçuruma sürükleniyor. Hazine’nin borç stoku Kasım 2024 itibarıyla 9 trilyon lirayı aşarak tarihi bir rekor kırdı. AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından bu yana borç stoku tam 37 kat arttı! Üstelik bu borcun yüzde 57’si döviz cinsinden, yani her 1 liralık kur artışı borç stokunu 148 milyar lira büyütüyor. Borç faizlerinin toplam yükü ise 8,1 trilyon liraya ulaşmış durumda. Hazine her 100 liralık borç için 135 lira faiz ödemek zorunda kalıyor.

Vatandaşlarımız ise borç batağına sürüklenmiş durumda. Bireysel kredi ve kredi kartı borçları sadece bir haftada 51,7 milyar lira artarak toplamda 4 trilyon liraya dayandı. Bankalara icra takibine düşen borç miktarı yılbaşından bu yana yüzde 135 artış gösterdi. 41,4 milyon vatandaşımızın kredi borcu var ve kişi başına düşen borç miktarı 88 bin lirayı geçti. Bu durum, halkımızın yüksek enflasyon ve düşük gelir artışı arasında ezildiğinin en somut kanıtıdır.

Diğer yandan, kısa vadeli dış borçlar 180,1 milyar dolara çıkarak bir başka rekor kırdı. Gelecek 12 ayda ödenmesi gereken toplam dış borç miktarı ise 236 milyar dolar. Bu borcun faiz yükü bile 20 milyar doları aşacak. Özel sektörün dış borç stoku 265,6 milyar dolara çıktı ve bu borcun büyük bir kısmı finans sektörü ile reel sektöre ait.

BÜTÇE 1,3 TRİLYON AÇIK VERDİ

Bütçe tarafında ise durum daha vahim. Merkezi yönetim bütçesi Ocak-Kasım döneminde 1,3 trilyon lira açık verdi. Bu, geçen yıla göre yüzde 140’lık bir artışı ifade ediyor. Bütçeden yapılan her 100 liralık harcamanın 13 lirası faize gidiyor. Harcamalar kontrolsüz şekilde artarken, gelirler aynı hızla yükselmiyor. Yıllık bütçe açığının yıl sonunda 2,2 trilyon lirayı bulması bekleniyor.

Sanayi ve hizmet sektörlerimiz de alarm veriyor. Ekim ayında sanayi üretimi yüzde 3,1 azalırken, hizmet üretimi de yüzde 2 düştü. Geçen yıl aynı dönemde hizmet üretiminde yüzde 7,6’lık bir artış yaşanmıştı. Ulaştırma, bilgi teknolojileri ve bilimsel faaliyetlerde yaşanan yüzde 9,5’lere varan düşüşler, ekonomideki çöküşün somut göstergeleridir.

‘FAİZ SEBEP, ENFLASYON SONUÇ’ 

Bu vahim tablo, AKP’nin yıllardır uyguladığı borçla büyüme ve tüketimi körükleme politikalarının kaçınılmaz sonucudur. ‘Faiz sebep, enflasyon sonuç’ gibi akıl dışı yaklaşımlar ekonomiyi felç etmiş, milyonlarca vatandaşımızı borca mahkûm etmiştir. Kaynakları verimsiz projelere ve yandaşa aktarmaya dayalı bu yönetim anlayışı, ne yazık ki halkın cebini boşaltırken birkaç zengini daha da zenginleştirmiştir. 

AKP, kontrolsüz borçlanma ve kur politikalarıyla, sadece bugünü değil, gelecek nesillerin de ekonomik özgürlüğünü ipotek altına almıştır. Türkiye, üretimi ve yatırımı teşvik eden değil, halkı borçlandıran bu politikalar nedeniyle her geçen gün daha da yoksullaşıyor. 

Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz, halkımızın alın terine göz diken bu sistemin karşısında duracak ve ülkemizi ekonomik bağımsızlığına kavuşturacak politikaları hayata geçireceğiz. Ekonomik kaynaklarımızı halkın refahı için seferber edecek, üretime dayalı bir ekonomi politikası ile bu krizden çıkışın yolunu açacağız. Türkiye’yi hak ettiği refaha ve güvenli ekonomik zemine yeniden kavuşturacağız!”

İlk rakamlar TÜİK’ten.

İkinci veriler ise CHP milletvekili Aşkın Genç’ten.

Nasıl yorumlamak isterseniz size kalmış.

Fakir ile zengin arasındaki uçurum ne yazık ki uygulanan politikalar ve ekonomik krizler nedeni ile her geçen gün daha da artıyor.

Gelir adaletsizliği Türkiye’nin her yerinde açıkça hissediliyor ama en önemli gösterge İstanbul olarak sırıtıyor. 

Zengin daha zengin fakir daha fakir ve orta direk ortadan kalkmış durumda.