KADİR DAYIOĞLU


ESKİ DOSTLAR*

Bu haber çok çeşitli kaynaklarda geçtiği için ben de köşeme taşıdım. Sayın Abdullah Gül ve Mehmet Özhaseki’den bir açıklama bekliyoruz.


Basına bir haber düştü; Geçenlerde, Sayın Abdullah Gül ile Özhaseki Başkan, bir bağ evinde bir araya gelmişler. Gelirler ya! Bunda ne var. Eski dostların, eski “abi-kardeşlerin”, uzun bir ayrılıktan sonra da olsa, bir araya gelmelerinin, hasret gidermelerinin ne sakıncası olabilir ki?

***

Buluşma yeri de, Macit Gül’ün kayınpederi, Şaban Bayrak’ın bağ evi imiş. Yemeğe de yakınları katılmış. Yemekte, AK Parti, eski Şanlıurfa Milletvekili, benim de bir vesile ile tanıştığım Faruk Bayrak da varmış. Benim tanışmam da, birkaç yıl önce, yine bir bağ evinde, verilen bir sabah kahvaltısında. Sayın Abdullah Gül de vardı… 

***

Tabii son yemek, haber basına düşünce, “ne oluyor AK Parti’de?” soruları da gündeme geldi. 

***

Hemen söyleyeyim, bu buluşmadan bir şey çıkmaz. İki eski dostun, iki eski “abi-kardeşin”, uzun bir ayrılıktan sonra, bir araya gelmelerinden, hasret gidermelerinden başka bir şey değil. Tabii, o fotoğrafı kim servis etti, bilemiyorum. Ben de “veryansınTV” haberlerinde gördüm.

***

“Eski!” sıfatı yakıştırmam için kusura kalmasınlar. Abdullah Bey, Cumhurbaşkanlığı’ndan ayrıldıktan sonra, ikisinin, bir fotoğraf karesinde bir araya geldiklerini hiç görmedim, hiç duymadım. Yok, iki isme yakın Abdullah Çalapkorur biliyorsa, lütfen tenvir etsin bizleri.

***

Bu buluşmanın, bu fotoğrafın, Başkanımız Özhaseki ile siyasi bir sonucu olabilir. Bu günlerde, AK Parti, üst düzey yönetimlerinde bir değişikliğin beklendiği bir sırada, bu fotoğrafla, Özhaseki’nin önünü kesilmesine neden olacağı, bedahet arz edecek bir husus. Muhtemelen bu fotoğrafın, servis edilmesinin amacı da bu. Kim servis etti, amaç ne? Bilemiyorum. Öyle ya, özel bir yemek ne diye servis edilsin ki?

***

Unutmasınlar, Tayyip Bey gibi kurt politikacı bu buluşmayı değerlendirecektir. Tabii, Özhaseki’nin muarızlarınca da. Acaba, bakanlıktan ayrıldıktan sonra, Başkanımızın, politikadan bir beklentisi kendisi,“asla yok!” dese de yine, “politika virüsü!” kanında dolaşıyordur. Politika illeti, ölene kadar peşini bırakmazmış, insanın. Kendisi, “yok” dese de birileri, buna inanmaz; vurdukça vurur bunu bahane ederek.

***

Kabul buyururlarsa acizane şunu söylerim; Özhaseki Başkanın yerinde olayım, kalan ömrümde politikayı, hayatımdan siler atarım. Zirve de ve tadında bırakırım. Çoluk-çocuk, torun, eş-dost, yakınlar ile yola devam ederim. Adını dahi anmam politikanın.

***

Anarsam ne olur? Şu olur; AK Parti cenahından, “hain damgasını!” yemeye namzettir, artık. Bunu, Abdullah Bey’e, Ali Babacan’a, Ahmet Davutoğlu’na vd. yapmadılar mı? Dost bildikleriniz, bir bir terk eder etrafınızı artık.

***

Çocuklarıma sürekli bir tavsiyem oldu, o da şuydu: Siyaset dahil, her türlü “sosyeteye” girin amma lakin “ayrılıp gidenlere”, “hain damgası” vuruluyorsa, eşiğinden içeri girmeyi bir yana bırakın, semtine uğramayın. Bunu yaptığınız anda, siz de potansiyel bir “hain” adayısınız! unutmayın.

Yine unutmayın; politika mezarlığı, “hain”lerle dolu. Bunu az çok bildiğim için söylüyorum. 

İsterseniz konuyu tatlıya bağlayalım: 

***

Hâşâ huzurdan… Haddime de değil… “Lafın tamamı aptala söylenir”miş!.. Bu söz merhum Süleyman Demirel’e ait… Bir kitaplık laf türünden bir şey… Defalarca yazdım. Çok hoşuma gider. 

***

Yine Süleyman Bey şunu demişti: “Dünyanın her yerinde halk irrasyonel düşünme meylindedir. Siyasiler de bundan yararlanır!”

***

Neyse biz, konumuza dönelim… Kulaklara küpe olması için, her biri “berceste” niteliğinde iki şiir vereceğim.

***

Yavuz Sultan Selim’e ait şu dörtlük bu türden. Umarım, “müritleri” tarafından uçurulan günümüz “şeyhlerin” ya da siyasilerin kulağına küpe olur:

 

Sanma şahım herkesi sen, sâdıkâne yâr olur

Herkesi sen dost mu sandın, belki ol ağyar olur

Sadıkane,  belki ol âlemde bir dildâr olur

Yâr olur, ağyâr olur, dildâr olur, serdâr olur. 

***

Zannederim bunda anlaşılmayan bir şey yoktur. Dedim ya, lafın tamamı aptala söylenirmiş. Şimdi de sırada 17’inci yüzyılda yaşamış ünlü ozan Urfalı Nâbi’nin çok az bilinen dizelerinde:

 

Vermezdi kimseye nan minnet olmasa

Bir maslahat görülmez idi rüşvet olmasa

Yokbi-garaz muamele ehl-i zamanede

Kimse ibadet etmez idi cennet olmasa 


*Not; Bu haber çok çeşitli kaynaklarda geçtiği için ben de köşeme taşıdım. Sayın Abdullah Gül ve Mehmet Özhaseki’den bir açıklama bekliyoruz.