NEBAHAT ERDOĞAN


ELE VERİR TALKINI, KENDİ YUTAR SALKIMI…

Yoksulluk sınırına dayanan Türkiye’de, bütün bakanlıklardan fazla bütçesi olan bakanlık bildiğiniz gibi Diyanet İşleri Başkanlığı… Ayrı bir devlet gibi olan Diyanet İşleri Başkanlığı, bütçesiyle, arabalarıyla, yurt dışı seyahatleriyle hiç gündemden düşmüyor. Öyle ki; hem yurt dışında hem yurt içinde ayrı ayrı makam araçlarıyla seyahat ediliyor.


Yoksulluk sınırına dayanan Türkiye’de, bütün bakanlıklardan fazla bütçesi olan bakanlık bildiğiniz gibi Diyanet İşleri Başkanlığı…

Ayrı bir devlet gibi olan Diyanet İşleri Başkanlığı, bütçesiyle, arabalarıyla, yurt dışı seyahatleriyle hiç gündemden düşmüyor.

Öyle ki; hem yurt dışında hem yurt içinde ayrı ayrı makam araçlarıyla seyahat ediliyor. 

 

Halka vaaz verirken tasarruf çağrısı yapıp, israfın haram olduğunu söyleyen en yüksek bütçeye sahip olan Diyanet İşleri Başkanlığının icraatları konuşulmaya devam ediyor. 

Atalarımız boş konuşmamış, büyük anlam ifade eden sözleri yerinde söylemişler…

“Ele verir talkını, kendi yutar salkımı.”

Vaazlarında israftan, şükretmekten, yardımlaşmaktan bahsederken Türkiye’de ihtiyaç sahibi kaç vatandaş var emin olun sayısını dahi bilmiyorlardır.

Diyanetin harcamalarına bakınca, verdikleri vaazlarla yaptıklarının hiç uyuşmadığı herkes tarafından bilinen bir gerçek.

“İtibardan tasarruf olmaz!”diyerek bu sözün gerçek anlamı dışında uygulamaları da Diyanet İşleri Başkanlığına yapışan bir etiket oldu. 

Gösteriş, şatafat, 5 Yıldızlı otellerde düzenlenen sözüm ona seminerler, toplantılar ve buna paralel olarak sınırsız harcamalar v.s, v.s…

Oysa ki, “İtibardan tasarruf olmaz “sözü “itibar parayla, gösterişle kazanılmaz, itibar kişinin iyiliği, dürüstlüğü, saygısı, söylediğiyle yaptığının uyumlu olmasıyla kazanılır.” gibi bir anlam ifade eder toplumun genelinde. 

Ama bizde ki anlam ve ifadesi oldukça abesle iştigal ediyor. 

Evet itibardan tasarruf olmaz demişken…

Yine itibarımızı konuşturduk bu kurban bayramında da…

Bakın, basında ve sosyal medyada çıkan haberlere göre,

İtibarımız zirvede…

Haber aynen şöyle…

“Diyanet İşleri Başkanlığı, kendisine verilen bütçeden veya milletimizden topladığı bağışlardan;yüzlerce milyar dolar kişisel servete sahip, halklarını süründüren,40-50 yıldır darbelerle ve diktatörlükle yönetilen, Togo, Kongo, Uganda, Kamerun, Gine, Ekvator Ginesi Gabon, Çad, Nijer ve Mali gibi ülkelerde onbinlerce kurban keserek hiç ediyor veya buralarda kurban kesilmiş gibi göstererek diyanetin bütçesini ve hayırseverlerin bağışlarını bir yerlere aktarıyor!”

Şimdi sormak gerekmez mi?

Bu Diyanet işleri başkanlığı değil mi ki, “Ramazan’da Emekliye fitre verilebilir!” diye fetva veren makam.

Peki o halde ülkemizde bu kadar Emekli, Asgari ücretli ve evini geçinmek için bile, bir çok insanımız günlük nafakasını götüremezken, neden acaba, Türkiye Diyaneti, eli ile adını bile duymadığımız, haritada yerini bile çoğumuzun gösteremeyeceği ülkelerde on binlerce kurban keserek, kendi ülkesini ihmal ediyor!.

Dedik ya, itibarımızı konuşturduk…

Ne mutlu bize…

Peki, ülkemizde ne kadar yoksul insan var, vatandaşın kaçı kurban kesemedi diye sorsanız, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın cevabı ne olurdu?

------

Diyanet işleri başkanı şimdiye kadar, yoksul vatandaşlarımız için kaç kurban kesti acaba?

Bilen var mı.?

Yok…

Saysanız bir elin parmak sayısını geçmez sanırım…

Peki, yatağa aç giren kaç kişi vardır bilirler mi?

Yok…

Vatandaş ağır yük altında geçim sıkıntısı çekerken, yoksul vatandaşın sayısı her geçen gün artarken, üniversitelisi iş bulamaz, öğretmeni atanamaz, çocuğuna beslenme koyamazken,

Emeklisi, asgari ücretlisi açlık sınırda yaşarken, 

Ama bizim…

İtibarımız şahlanmalı, parayla, gösterişle, onbinlerce kesilen kurbanlarla tüm dünyaya göstermeliyiz itibarımızı.

Bu kurban bayramında gösterdik, mutlu olduk…

Vatandaş kimin umurunda…