“Ekonomik belirsizlikler artıyor, reel sektör destek bekliyor!...”
Kim söylüyor bunu?
KTO Başkanı Ömer Gülsoy.
Nerede söylüyor?
Kayseri Ticaret Odası (KTO) Haziran ayı olağan meclis toplantısında.
Ciddi ve haklı endişeleri var başkanın.
Meclis Başkanı Cengiz Hakan Arslan başkanlığında gerçekleştirilen Haziran ayı meclis toplantısında KTO Başkanı Ömer Gülsoy, hem Dünyadaki global, hem de Türkiye’de ki yerel tabloya dair görüşlerini, endişelerini, beklentilerini dillendirdi.
Kayseri Ticaret Odası (KTO) Haziran ayı olağan meclis toplantısında dünya ve ülke gündemindeki gelişmeler, savaşların ekonomiye etkileri, finansal belirsizlikler ve iş dünyasının talep ve önerileri değerlendirildi.
2025 ve 2026’da beklenenden sıkıntılı geçeceğe benziyor.
Bakalım satır aralarında neler söylemiş başkan?
Önce yereli verelim, genel sonrasına kalsın.
“KAYSERİ İÇİN ÜRETMEYE,
TANITMAYA DEVAM EDİYORUZ”
Gülsoy, Kayseri Ticaret Odası’nın Haziran ayı içerisinde gerçekleştirdiği faaliyetleri de değerlendirdi.
Başkan Gülsoy, Ankara’da gerçekleştirilen ve büyük ilgi gören “Kayseri’nin Gurur Günü – Coğrafi İşaretler Töreni”, TOBB 81. Genel Kurulu, Soğanlı Vadisi gezisi, Kırgızistan ve Güney Afrika büyükelçileri ile yapılan görüşmeler ve "Yargı ve İş Dünyası Sempozyumu" gibi etkinliklerle, Kayseri’nin ekonomik ve kültürel gücünü hem ulusal hem uluslararası platformda başarıyla tanıttıklarını vurguladı.
“Kayseri Ticaret Odası artık sadece bir meslek kuruluşu değil; yatırımcının önünü açan, dış ticaret köprüleri kuran ve Türkiye genelinde ses getiren bir kurum haline gelmiştir” diyen Gülsoy, bu ay içinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik ile Adalet Bakanlarının ilk kez odayı ziyaret etmelerinden de duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
AÇILAN VE KAPANAN ŞİRKETLER…
Açılan ve kapanan şirketlere de değinen Gülsoy, 2025 yılı ilk altı ayında Kayseri’de 922 firmanın kuruldu, 290 firma kapandı.
Bu da bize gösteriyor ki yaşadığımız her türlü zorluğa rağmen Kayseri iş dünyamız yakınmıyor, yekiniyor.
Üretiyor, istihdam sağlıyor.
Şehrine ve ülkesine katkıda bulunuyor.” ifadelerini kullandı.
Nerede ise her açılan 3 firmaya karşılık 1 firma kapısına kilit vurmuş durumda.
“Neden böyle oldu?” ya dair…
Bu tablonun yansımalarını yazımızın içinde ve konu başlıkları, satır aralarında bulabileceksiniz sanırım.
DESTEK ÇAĞRISINDA BULUNDU.
Başkan Gülsoy, destek çağrısında bulundu.
Kim adına ve kimin için.
Hali ile başta üyeleri ve ekonominin lokomotifi tüccar adına.
Üreten, ithalat-ihracat yapan, istihdam yaratan, vergi ve KDV ödeyen ülkemize ciddi katma değer yaratan insanlar adına.
Başkan Gülsoy, Türkiye’nin ve iş dünyasının bu süreçte yaşadığı zorluklara dikkat çekerek, finansman başta olmak üzere reel sektöre yönelik destek çağrısında bulundu.
EKONOMİK-SOSYAL OLARAK
TÜM ÜLKELERİ ETKİLENDİ…
İşin özü bu aslında.
Ekonomik ve sosyal boyutlarıyla tüm ülkeler son yaşan gelişmelerden etkilendi.
Ancak hazırlıklı olanlar vardı.
Kasasında doları avrosu bulunan ülkeler iyi kötü durumu kurtardı.
İyi kötü kendi yağı ile çarkını döndürmeye çalışanlar yalpaladılar ama devrilmediler.
Bizim gibi har vurup-harman savuranlar mı?
Borcu borçla çevirmeyle çalışanların durumu ise kelimenin tam anlamı ile felaket.
Bu sıkıntılar halen devem ediyor.
Kulak verelim KTO Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Gülsoy’a.
Gülsoy, konuşmasında küresel gelişmelerin hızla değiştiğine dikkat çekerek dünyada yaşanan çatışmaların yalnızca cephelerle sınırlı kalmadığını, ekonomik ve sosyal boyutlarıyla tüm ülkeleri etkilediğini ifade etti.
ÖNGÖRÜLEMEZ BİR DÖNEM
Gülsoy, "Dünya öngörülemez bir dönemin içinde. İsrail-İran arasında yaşanan ve kısa sürede ateşkese bağlanan savaş, enerji maliyetlerimizi sadece 12 günde 4 milyar dolar artırdı.
Gazze'de ise hâlâ bir insanlık dramı yaşanıyor.
Türkiye bu tablo karşısında sesini yükselten tek ülke olarak öne çıkıyor. Dünyanın barışa kavuşması, bizim de huzura kavuşmamız demektir.
Temennimiz; İran ve İsrail arasındaki ateşkesin kalıcı bir barışa dönüşmesi, Gazze’deki dramın da sona ermesi ve bölgenin yeniden istikrara kavuşmasıdır.” dedi.
“DÜNYA BELİRSİZLİKLERLE
DOLU SÜREÇTEN GEÇİYOR”
Dünya genelinde artan savaşlar ve çatışmaların toplumlar üzerinde büyük bir endişe yarattığını belirten Başkan Gülsoy, “Bugün insanlık, son yılların en zor ve en sorunlu döneminden geçiyor.
Bu çatışma ortamı, ülkeleri savunma harcamalarını artırmaya zorlarken küresel ticaret savaşlarını da körüklüyor.
Tedarik zincirlerinin bozulması, maliyetlerin artması ve yatırım kararlarının ertelenmesiyle dünya ekonomisinde daralma yaşanıyor” dedi.
“KURALSIZ TİCARET
BELİRSİZLİĞİ ARTIRIR,
KRİZLERİ TETİKLER”
Temel sorun burada.
Dünya’da hesapsız-kitapsız liderlerin iki dudağı arasında bir ticaret savaşları var.
Bombalar havalarda uçuşuyor.
ABD canının istediği ülkeyi ya bombalıyor, ya da bombalattırıyor.
Dünyanın en ücra köşelerinde kriz üstüne kriz çıkartarak istikrarı bozuyor.
BOP’da ölenlerin sayısı nerede ise 1. ve 2. Dünya savaşında ölen insan sayısını yaklaşmakta.
Nüfus 8.5 milyara ulaştığı için sanırım kimsenin umurunda değil 3-5 milyon insanın ölümü.
Ama hep hristiyanlar, müslümanları öldürüyor.
Kimse bunun farkında değil mi?
ABD başta olmak üzere bazı ülkelerin sektörlerini koruma adına ek vergiler getirmesinin, küresel ticarete zarar verdiğini vurgulayan Gülsoy, “Gümrük tarifeleriyle ve kotalarla örülen bir dünya istemiyoruz.
Biz serbest, adil ve kurallara dayanan bir küresel ticaret düzeni istiyoruz. Çünkü kuralların olmadığı, herkesin kendi başına hareket ettiği dünyada önce belirsizlikler artar, ardından da krizler çoğalır.” ifadelerini kullandı.
“ÖNGÖRÜLEBİLİRLİĞE DAHA
FAZLA İHTİYAÇ DUYUYORUZ”
Çevremizdeki ülkelerdeki jeopolitik gelişmelerin Türkiye’nin enflasyon oranlarını daha artırabileceğine dikkat çeken Gülsoy, “Savaş tehditleri, petrol fiyatlarının yanı sıra diğer ham maddelerin fiyatlarını da yukarı çekebilir.
Talepte daralma nedeniyle insanlarımızda daha temkinli harcama yapıyor. Yüksek faiz oranları, özellikle kredi kullanımını zorlaştırırken ticaretin de azalmasına yol açıyor.
Bu da büyüme oranlarımızı yavaşlatırken işletmelerin karlarını olumsuz etkiliyor.
Ekonomideki durgunluk, işsizlik oranlarının yükselmesi ve dış ticarette de daralma bu sürecin getirdikleri.
Ekonomik ve finansal anlamda birçok belirsizliğin yaşandığı bu zamanlarda, iş dünyasının gelişmelere karşı daha esnek ve hazırlıklı olması büyük önem taşıyor.
Ticaretin sürdürülebilirliği için öngörülebilirliğe her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyoruz” ifadelerini kullandı.
“REEL SEKTÖRÜN NAKİT
AKIŞINA DESTEK ŞART”
Tıkandılar.
Kımıldayamıyorlar.
Hareket alanı epey daraldı.
Bırakın yatırım yapmayı, nerede ise günü kurtarmak bile bir çok işletme için epey zor bir hal almış durumda.
Konuşmasında reel sektörün yaşadığı finansal sıkıntılara da değinen Başkan Gülsoy, “Devam eden güçlükler karşısında işlerimizin devamlılığı için nakit akış planımızı iyi yaparak bir dizi devlet desteğine ihtiyaç duyuyoruz.
Krediler konusunda sanayici ve ticaret erbabına yönelik ivedilikle kolaylaştırıcı adımlar atılmalıdır.
Reel sektörün sürdürülebilirliği için finansman maliyetleri makul seviyelere çekilmelidir. Kamu destekli finansman kaynaklarının devreye alınmasını bekliyoruz.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin öncülüğünde, Kredi Garanti Fonu iş birliğiyle işletmelere yönelik yeni kredi destekleri acilen hayata geçirilmeli” çağrısında bulundu.
“DÖVİZ KURU REKABET
GÜCÜNÜ ZAYIFLATIYOR”
Bu kadar baskılamaya rağmen belli bir yerde bloke edilmiş durumda.
Ama asıl felaket kapıda.
Enflasyon ile döviz kuru arasındaki dengenin bozulduğunu belirten Gülsoy, ihracatçıların rekabet gücünün bu nedenle zayıfladığını söyledi.
Özellikle emek yoğun sektörlerde maliyetlerin artmasıyla işletmelerin üretimlerini başka ülkelere kaydırdığına dikkat çeken Gülsoy,
“Üretim ve buna bağlı olarak istihdam alanlarımızı kaybetmeden rekabet gücünü artıracak şekilde maliyetlerin düşürülmesi ve gereken tedbirlerin alınmasını talep ediyoruz.” dedi.
“KRİZLERDEN GÜÇLENEREK ÇIKAN
TÜRKİYE, BU SÜRECİ DE AŞACAK”
Yine de umutlu başkan Gülsoy.
Kötümser değil ama tedbiri de elden bırakmıyor.
Başkan Gülsoy sözlerini şöyle tamamladı:
“Bütün bu zorluklara rağmen umudumuzu kaybetmiyoruz.
Türkiye birçok badireyi atlattı, bu süreci de aşacak güce sahiptir.
Ancak bunun için birlik içinde hareket etmeli, toplumsal huzurumuzu ve ekonomik istikrarımızı korumalıyız.
Uzun vadeli düşünmeli, değişime uyum sağlamalıyız.”
Evet…
Söz de bitti yazıda.
Sanırım konu da anlaşılmıştır.
Geçen yıl zordu.
Bu yıl da zorlu geçecek.
Gelecek yıl mı?
Sanırım onu sadece Allah biliyor…