Kayseri Ticaret Odası (KTO) tarafından “2025 Türkiye Ekonomisi ve BRICS’in Rolü” başlıklı panel düzenlendi.
Ekonomi Gazetesi yazarlarının katıldığı panelde, BRICS’in uluslararası ekonomik sisteme etkileri, Türkiye’nin bu platformdaki olası rolü ve 2025 Türkiye ekonomisinin görünümü detaylı şekilde ele alındı.
Panelin birinci oturumda Türkiye ve BRICS ilişkileri konusunda Ekonomi Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ, Genel Koordinatör Vahap Munyar, görüşlerini paylaştı.
İkinci Oturumda Yayın Kurulu Başkanı Şeref Oğuz ve Yayın Danışma Kurulu Üyesi Alaattin Aktaş ise Türkiye Ekonomisi ve Orta Vadeli Program hakkında görüşlerini paylaştı.
BRICS NEDİR?
Önce bu ekonomik tanımı açıklayalım.
BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika Cumhuriyeti) terimi, Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika'nın ekonomilerini kastetmek için kullanılır. BRICS, bu ülkelerin İngilizce isimlerinin baş harflerinden oluşur (Brasil, Russia, India, China, South Africa).
2011 yılında Güney Afrika Cumhuriyeti'nin birliğe katılmasına kadar orijinal dört üye BRIC (ya da İngilizce “the BRICs”) olarak adlandırılmıştı. Aynı yıl Çin'in Sanya kentinde düzenlenen zirveye Güney Afrika Cumhurbaşkanı Jacob Zuma'nın da katılımı ile BRIC grubu adını BRICS olarak değiştirdi
POTANSİYEL ÜYELER
Afganistan, Arjantin, Lübnan, Endonezya, Meksika ve Türkiye daha önce BRICS grubuna tam üyeliğe olan ilgilerini dile getirdi.
İran, Mısır, Nijerya, Sudan, Suriye ve en son olarak Bangladeş ve Yunanistan ise BRICS grubuna katılma yolunda adım atabileceklerini dile getirdiler.
Türkiye bu konuda önemli hamleler atmış durumda son dönemde.
BRICS'İN AMACI NEDİR?
BRICS, IMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası finans kurumlarındaki yerleşmiş yapıyı değiştirmek ve gelişmekte olan ekonomilere daha fazla 'temsil ve söz hakkı verilmesini sağlamak' için kuruldu. 2014 yılında BRICS ülkeleri Yeni Kalkınma Bankası'nı (NBD) 250 milyar dolarlık sermayeyle kurdu.
TÜRKİYE, BATIYI KÜSTÜRMEDEN…
Kayseri Ticaret Odası (KTO) gündemdeki önemli konular hakkında iş dünyasını bilgilendirmeye devam ediyor.
Küresel ekonomideki dalgalanmalar ve bölgesel işbirliklerinin giderek önem kazandığı bu dönemde, Kayseri Ticaret Odası tarafından “2025 Türkiye Ekonomisi ve BRICS’in Rolü” başlıklı panel düzenlendi.
Bakın bu uyarı son derece önemli.
Kim söylüyor?
KTO Başkanı Gülsoy, Türkiye’nin dengeli bir dış politika ile BRICS içinde yer almasının, ekonomik ve ticari fırsatları artıracağını belirterek, "Türkiye, Batıyı küstürmeden BRICS’le iş birliğini güçlendirmeli. 2025 yılı, zorlukların ve fırsatların iç içe geçtiği bir yıl olacak." dedi.
Gülsoy, “2025 yılı, hem zorlukların hem de fırsatların iç içe geçtiği bir yıl olacak.
Türkiye ekonomisi, dış ticaretin çeşitlendirilmesi, dijitalleşme ve sürdürülebilirlik konularında ilerleme kaydederken, BRICS ile işbirliklerini artırarak küresel arenada daha güçlü bir oyuncu haline gelebilir.
Bu süreci doğru yönetmek, yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda diplomatik bir vizyon gerektiriyor.
Umarım bugün burada yapılacak konuşmalar bu vizyonun şekillenmesinde önemli katkılar sağlar diye düşünüyorum. “ ifadelerini kullandı.
GELECEĞE DAİR SORULAR… SORULAR…
KTO Başkanı Ömer Gülsoy, panelde Türkiye ekonomisinin geleceğine dair güçlü öngörülerini, BRICS ülkeleriyle iş birliği fırsatlarını ve Türkiye ekonomisine etkisini, ülkemizin gelecekteki ekonomik gücünü ve küresel sahnede nasıl bir yer edinebileceğini Ekonomi Gazetesinin yazarlarının analizleriyle konuşacaklarını ifade etti.
BRICS hakkında merak edilen çok soru olduğunu belirten Gülsoy, BRICS, resmi bir organizasyon mu?,
Uluslararası bir iş birliği platformu mu?
Şu anki finansal sisteme özellikle 2. Dünya savaşından sonra ABD öncülüğünde kurulan uluslararası ekonomik sisteme alternatif olabilecek mi?
Batıya karşı bir ekonomik güç müdür?
Siyasi açıdan nasıl görünüyor?
BRICS üyelerinin kendi içlerinde bir uyum var mı?
Çin ile Hindistan rekabeti?
Mısır, Etiyopya, Nil nehri konusu gibi sorunlar Son yapılan Kazan toplantısında davetli olduğu halde katılmayan ülkeler?
şeklinde soruları panelistlere yöneltti.
Panelin ana gündemini oluşturan 2025 Türkiye Ekonomisi nasıl olacağını soran Gülsoy, sözlerini şöyle sürdürdü:
“ABD Başkanı seçilen Trump ile beraber yeni bir dünya düzeni mi kuruluyor?
ABD’nin yeni yönetimi bize başka bir bakış açısı sağlayacak mı?
Küresel gelişmeler, Yerel dinamikler, Enflasyon, Jeopolitik belirsizlik, Finansal istikrar, Yeşil ve Dijital Dönüşüm, Sürdürülebilir Ekonomi gibi gelişmelerin bizim ihracatımızı nasıl etkiler?”
TÜRKİYE, BRICS İÇERİSİNDE YER ALMALI
Türkiye her zaman kimsenin uydusu olmadan ekonomi tahkimini yapmakta zorunlu olan bir ülke olduğunu belirten Güldağ, “Türkiye bana göre BRICS’in içerisinde yer alabilirse yer almalı.
Ticari ve ekonomik anlamda imkanlarından yararlanma kapısını açık tutmalı ama Batı’ya tamamen alternatif veya Batı’dan tamamen kopuş şeklinde düşünmemeli.
BRICS işbirlikleri üzerinden uyanık olmamız lazım.
Ekonomik platform gelişiyor bizimde içinde yer almamız gerekiyor.
Bir alternatif değil üstelik kabul edilmiş değiliz.
Hindistan’ın karşı çıkması söz konusu olabilir.
Hindistan’ın dünya ekonomisi içerisindeki payı yüzde 4 civarındaydı.
Hindistan hakikaten Hindu milliyetçisi ile atağa geçti.
Avrupa ve Amerika ile işbirlikleri geliştirerek Çin’e karşı bir güçlenme yarışı içerisinde. İlişkileri dengelemesi lazım.
Çin ile bizim ilişkilerimizi mutlaka bir ele alıp strateji geliştirmemiz lazım.
MUHTEMEL FIRSATLAR ÇIKACAK…
Trump’ın gelişi muhtemelen Türkiye’ye bütün bu ilişkiler içerisinde çok fayda getirebilir gibi görünüyor.
Trump’ın kendisi Türkiye ile kabinesi bakımından değerlendirirsek o kadar Türkiye destekçisi bir kabine değil.” ifadelerini kullandı.
“ABD seçimlerini ikinci kez kazanan Donald Trump’un yönetime gelişinin Türkiye’ye fırsat olabileceğini değerlendiren yazarlar, Muhtemel fırsatlar çıkacaktır.” dedi.
ENFLASYONDAN BESLENEN ZADELERİ
ZEDELEMEDİKÇE ENFLASYONU ÇÖZEMEYİZ
Enflasyon belasından Türkiye’nin kurtulması gerektiğine vurgu yapan Ekonomi yazarları, “Enflasyondan beslenenler var.
Zadeleri zedelemedikçe enflasyonu çözemeyiz.
Yüksek enflasyonla yaşamaya devam edeceğiz. “ ifadelerini kullandılar. Sanırım dananın koptuğu yerde burası.
Türkiye sürekli olarak bir şekilde Ekonomik olarak örseleniyor.
Döviz ile Altın ile Petrol ile ve son olarak Enflasyon ile bir nevi hem fakirleştiriliyor, hem de bir kesim sonsuz besleniyor.
Yani hortumun ucu bir yerden başka yere yönlendiriliyor ama hortumcular hep aynı hortumcular.
Sistemi, şekli-şemali nasıl yaparsanız yapın bu ülkenin kaymağını yiyen kesim hep aynı kesim.
Yüzde 10-15’lik bir kitle Türkiye’nin kanını emiyor.
İliğini-kemiğini sömürüyor.
Doymuyorlar.
Daha asgari ücret cebinize girmeden eriyor.
Emekli zammı eriyor.
Bir türlü Ekonomi üzerine oynanan oyunlar bitmiyor.
Hem içeriden hem de dışarıdan ülkemize ciddi saldırılar var.
En önemlisi…
En tehlikelisi de bu…
Ekonomik anlamda güçlü olmak durumundayız.
Ama ne yazık ti o tren çok defalar bile isteye kaçırıldı.
Son soruyu biz soralım o halde?
Bu ülke borç ödemekten, faizin faizini ödemekten, rant ekonomisinden ne zaman kurtulacak acaba?