MUSTAFA CENGİZ


EKONOMİ İYİ İSE BU VERİLER NEYİN NESİ?

Sıkıntı şu. Enflasyon iner çıkar. Piyasalar kötüye gider ve dip yapar yine de toparlanır. Ancak buradaki temel sorun hükümet bu rakamlarla oynuyor. Enflasyon ile, Döviz kuru ile, faizlerle sürekli oynanması ekonomik bağlamda istikrarın oluşmasının önüne geçen en önemli olumsuz etken. Bilen de, bilmeyen de ekonominin içinde. Bütün araçlar aynı anda kötüye kullanılıyor ve tüm düğmelere de aynı anda basılmış durumda. Tekeri patlamış bir kamyon misali ehliyetsiz ellerde duvara toslamak kaçınılmaz… Mesela tasarrufun sadece vatandaştan beklenmesi gibi. Saltanat sürüyor, ama ne asgari ücrete, ne emekliye, ne dul-yetime kimseye verilen bir şey yok. Yeni inşaatlar, geçmediğimiz yollar, köprüler, uçmadığımız hava alanları, yatırım dağa taşa, Suriyelilere ve inşaata…


Ekonominin direksiyonundakiler sürekli hep aynı şeyleri söylüyorlar.

25 Yılın son 10 yılı hep aynı terane ile geçiyor. 

Yıllardır süren tekrarlar aynen her 6 ayda bir masada. 

“Enflasyon kısa sürede tek haneye düşecek!” ve “En kötüsü geride kaldı” 

Peki geride kalan sürecin artçıları ne olacak.

Türkiye halen Suriyelileri, halen yeni bir Suriye’nin imarının peşinde.

Peki Türkiye’de ki muhtaç kitle ne olacak? 

Bugün rakamlarla bir Ekonomi turu.

Geneli Kayseri yereline ait olmak kaydı ile. 

ÜMİT ÖZER, “MİLYONLARIN 

AKLIYLA ALAY EDİYORLAR”

Koltuğa oturdu, kaldığı yerden başladı. 

Cumhuriyet Halk Partisi Kayseri İl Başkanı Ümit Özer, TÜİK’in açıkladığı son verilere tepki göstererek, “Milyonların aklı ile alay eden TÜİK’i ciddiyete ve sorumlu davranmaya davet ediyorum” dedi. 

Ekonomik kriz, yoksulluk ve adaletsizlik vurgusu yapan CHP’li Özer, TÜİK’in açıkladığı rakamların halkın yaşadığı ekonomik gerçekliği yansıtmadığına dikkat çekerek, TÜİK’in verileriyle halkın geçim derdini örtbas ettiğini belirterek “Saraydan ne gelirse onaylamak, Saraya bakıp sürekli saray türküsü çığırtmak kolay. Ama halkın içine çıkıp, halkın yüzüne bakıp gerçeklerle yüzleşmek zor. 

Ne diyorduk? 

Saraydan bakanlar ve sadece saraya bakanlar gerçekleri göremez.

Bu halktan kopuk AKP iktidarından ülkeye de halka da fayda yok. 

O sandık gelecek, bu zam, zulüm düzeni bitecek.”

KAYSERİ’DE 43 FİRMA 

KONKORDATO İSTEDİ

Türkiye genelinde konkordato başvuruları hızla artıyor.

Konkordato taleplerinde İstanbul ve Ankara’nın başı çektiğini söyleyen Ekonomist Abdullah Kalın, Kayseri de 31.10.2025 tarihi itibariyle 43 firmanın daha konkordato talep ettiğini bildirdi.

Ekonomik dalgalanma ve yüksek finansman maliyetleri birçok firmayı zor durumda bırakırken, İstanbul ve Ankara başvurularda zirvede yer aldı. Kayseri’de ise 31 Ekim 2025 itibarıyla 43 firma konkordato talebinde bulundu. 

Haritada İstanbul 1.339 konkordato talebiyle ilk sırada yer alırken, onu Ankara 569 başvuru ile takip etti. 

Üçüncü sırada ise İzmir 230 firmayla dikkat çekti. 

Kalın’ın paylaştığı verilere göre, Kayseri’de 31 Ekim 2025 itibarıyla 43 firma konkordato talebinde bulundu. 

Üretim, inşaat ve hizmet sektörlerindeki şirketlerin yoğunlukta olduğu Kayseri, konkordato talebiyle Türkiye genelinde orta sıralarda yer aldı. Sanayi şehri olarak bilinen Kayseri’de özellikle son aylarda yaşanan nakit akışı sıkıntısı, yüksek faiz oranları ve tahsilat gecikmeleri nedeniyle birçok işletme “geçici koruma” talebinde bulundu.

İşin ilginç yanı Bitlis, Şırnak ve Bayburt illerinde hiç konkordato başvurusu yapılmadı.

BUNU BİLİYOR MUSUNUZ?

Zaman zaman yazıyorum.

Kayseri’nin borç durumu ve icralıklarla ilgili verileri.

Ancak son veriler gerçekten üzücü boyutlarda.

Konu borçlar ve icralıklar meselesi. 

Malum borç yükü hem vatandaşları, hem işletmeleri, hem de piyasaları epey zorluyor.

Bildiğiniz gibi ilimizdeki icra dairelerinin sayısı son dönemde yeni eklemelerle epey arttı. 

Kayseri’de icra dairelerindeki hareketlilik her geçen ay biraz daha artıyor. 

Mesela Kayseri’de 30 bin 500 yeni icra ve iflas dosyası oluşturulmuş durumda. 

HER GÜN YENİ 116 DRAM…

İlimizde her gün yüzlerce yeni dosya açılırken, ekonomik baskı da artık şehirdeki gündelik hayatın bir parçası olarak özellikle dar gelirliyi, emekliyi, asgari ücretliyi vurmaya devam ediyor.

10 Ayda 30500 dosya demek aylık ortalama 3500 dosya ve yani günlük 116 yeni dosya ve dram demek. 

UYAP verilerine göre, yılbaşından bu yana yalnızca Kayseri’de 30 bin 500 yeni icra ve iflas dosyası oluşturuldu. 

Bu da her gün yaklaşık 116 yeni kişinin icra sistemine eklendiği anlamına geliyor. 

Kentimizdeki tablo, ekonomik dengelerdeki kırılmayı ve günden güne daha da kötüye giden fotoğrafı daha net bir şekilde açık bir şekilde ortaya koyuyor.

EN KÖTÜ BİRİNCİLİK…

Kim ne diyebilir ki.

Kim bu verileri sahiplenip övünebilir ki?

Kim sorumluluk alabilir ki?

T24’te yayımlanan verilere göre, Zirve Kayseri'nin oldu.

Ne kadar acı değil mi?

Kayseri’yi öve öve bitiremeyenler acaba buna ne diyecekler.

Bir çok alanda Kayseri Türkiye sıralamasında ilk 5’te ya da 10’da.

Peki bu kötü ekonomik verilerin neyin nesi?

Acaba bu dosya sahibi insanlar Kayseri’de yaşamıyorlar mı?

İcra, iflas, Konkordato gibi durumların ortaya çıkarttığı sonuç anında piyasaları olumsuz yönde etkiliyor.

Hal böyle olunca da ister istemez Kayseri’de sektörel baskı artıyor.

Ekonomik daralma sektörleri vuruyor ve Türkiye’nin son dönemde “İmdat Çığlıkları yükselen sektörleri” tekstil, inşaat ve metal ürün imalatı sektörleri bu olumsuz hareketlerden anında ve direkt olarak kötü yönde etkileniyor. 

Bu gelişmelere bağlı olarak doğaldır ki Kayseri’de bu yıl konkordato başvurularında da dikkat çekici bir artış yaşandı. 

2025 yılının yalnızca ağustos ayında 4 geçici mühlet kararı, 1 konkordato reddi ve 1 alacak bildirme kararı verilirken, Kayseri’de 31 Ekim 2025 itibarıyla 43 firma konkordato talebinde bulundu.

Türkiye genelinde en çok konkordato başvurusu yapan sektörlerin başında tekstil ve hazır giyim ile inşaat gelirken, Kayseri’deki tablo da bu eğilimi yansıtıyor.

Kayseri ekonomisinde özellikle üretim ve ticaret alanlarında borç yükü belirgin şekilde artıyor. 

İcra ve konkordato dosyalarındaki yükseliş, kentimizin ekonomik hareketliliğinde yaşanan daralmanın rakamlara yansıyan sonucu olarak öne çıkarken, bu sürecin daha da kötüye evrileceğine dair sinyaller herkesi korkutuyor. 

YURT GENELİ DE PATLADI…

Rakamlar sadece Kayseri yereli ile de sınırlı değil elbette ki de.

2025 Yılı 1 Ocak’tan Ekim ayı dahil 8 milyon 510 bin yeni dosya açıldı. 

Böylece toplam açık icra dosya sayısı 25 milyona yaklaştı.

Türkiye genelinde geçen yıl aynı dönemde bu sayı 22 milyon 992 bindi. 

+2 Milyon yeni dosya daha. 

Bazılarının mükerrer olma ihtimali bir hayli fazla olsa da yenilerinin ciddi oranda eklendiği ortada. 

Yukarı da vurguladık T24’te yayımlanan verilere göre, Kayseri bin kişiye düşen icra-iflas dosya sayısında Türkiye birincisi.

Ekonominin kötüye gitmesinin ve halkın borç batağından debelenmesinin sonuçlarından birisi de hali ile kredi takiplerinin artmasının tetiklenmesi ile sonuçlanıyor. 

Bu durum vatandaşı kredi kartları ile birlikte en çok üzen konu başlıklarından birisi durumunda.

Hali ile de finalde icralık olma gibi acı verici bir tablo ile yüzleşmek durumunda kalıyorsunuz nihayetinde. 

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) verilerine göre, 17 Ekim haftasında bankaların takibe aldığı kredi tutarı bir yılda yüzde 94 artarak 265,9 milyar liradan 515 milyar liraya yükselirken, Kayseri’de de bu tabloyla paralel bir artış kaçınılmaz olarak gözleniyor.

Dövizdeki 1 TL’lik artış, Doğalgaz, Petrol ürünleri, faizler gibi sürekli dalgalanan veriler vatandaşa çok ağır faturalar olarak geri dönüyor maalesef. 

Türkiye genelinde bireysel kredi ve kart borçlarının toplamı 5 trilyon 103 milyar lirayı aşarken, geçen yıl 1 trilyon 602 milyar lira olan bireysel kredi kartı borcu bu yıl 2 trilyon 478 milyar liraya çıktı. 

Kartopu misali.

Çığa dönüşüyor.

Vatandaş bu ağır baskı altında hem eziliyor, hem de çıkış yolu da bulamıyor ne yazık ki. 

İŞİN İÇİNDE BAŞKA İŞLER VAR!

Sıkıntı şu.

Enflasyon iner çıkar.

Piyasalar kötüye gider ve dip yapar yine de toparlanır.

Ancak buradaki temel sorun hükümet bu rakamlarla oynuyor.

Enflasyon ile, Döviz kuru ile, faizlerle sürekli oynanması ekonomik bağlamda istikrarın oluşmasının önüne geçen en önemli olumsuz etken.

Bilen de, bilmeyen de ekonominin içinde.

Bütün araçlar aynı anda kötüye kullanılıyor ve tüm düğmelere de aynı anda basılmış durumda.

Tekeri patlamış bir kamyon misali ehliyetsiz ellerde duvara toslamak kaçınılmaz…

Mesela tasarrufun sadece vatandaştan beklenmesi gibi.

Saltanat sürüyor, ama ne asgari ücrete, ne emekliye, ne dul-yetime kimseye verilen bir şey yok.

Yeni inşaatlar, geçmediğimiz yollar, köprüler, uçmadığımız hava alanları, yatırım dağa taşa, Suriyelilere ve inşaata…