KADİR DAYIOĞLU


DÜZ MANTIK...

Toplum eleştiriye kapalı olunca; kamu saydam olmayınca, “Hava bulutlu!” diyene “Vay bana ördek dedin!” denildikçe hiçbir gelişmeyi sağlayamayız... Bir arpa boyu bile yol alamayız…


Bu sütunda sık sık tekrar ederim... Bir kez daha tekrar ediyorum... Düz Mantık ya da Aristo Mantığı, hayatımızın bir parçası... Hayatımızın bir parçası olunca her şeyden nem kapmak da doğal oluyor... “n boyutlu” uzaydan vazgeçtik. Bırakınız üç boyutlu uzayda düşünmeyi, kartezyen düzlemde dahi düşünebilme melekesine sahip değiliz maalesef.

***

Bu nedenle mesela, kötü şehirleşme, çirkin binalar, fonksiyonel olmayan evler, anlamsız ulaşım altyapıları hayatımızın bir parçası oluyor. 

***

Bilindiği gibi düz mantığa şu örnek verilir: Adamın biri; “Hava bulutlu !” demiş... Muhatabı da; “Vay bana ördek dedin!” diye karşı çıkmış, patlatmış tokadı... Bakın, bulutla ördek arasında ki ilişki nasılmış.

***

Efendim... Bulutlar, soğuk bir tabakaya rastlayacakmış... Rastlayınca yağış olacakmış... Yağışlar yeryüzünde göl, gölet oluşturacakmış... Oluşan göl, göletlerde de ördekler yüzecekmiş... Hikaye böyle devam eder...

***

Düz mantık hayatımızın bir parçası olunca; eleştirileri de çoğu zaman kabullenmeyiz hatta “hakaret” olarak algılarız... Hayatımızda bunun da, örnekleri çok... Neyzen’den, Eşref’ten, Ziya Paşa’dan vs. dizeler verirken çekinirsiniz; acaba başıma bir iş gelir mi, diye! 

***

Hele hele “şathiyelere” hiç tevessül etmeyin. Biliyorsunuz şathiye; “dinî ve tasavvufi halk şiirindeki mizahi manzumelerdir. Şathiyeler biçimce komik ve alaylı olabilir ama şathiyede aranan şiirin arkasındaki düşüncedir. Anlanıp yorumlandığında derin anlamlara sahip olduğu görülür.”

***

“Şathiyelerde Allah'ın celâl sıfatının değil, cemâl sıfatının ön plana çıkarıldığı görülür. Bu tür şiirlere genellikle Alevi-Bektaşi şairlerinde rastlanır. Allah ile alay eder gibi yazılmış şathiyeler bazı alimlerce küfür sayılmıştır. Ama şathiye küfür değil, derin tasavvufi konuları işleyen felsefi şiirlerdir. Kaygusuz Abdal, Yunus Emre, Ömer Hayyam, Hacı Bayram Veli, Hacı Bektaşi Veli de şathiye türünde şiirler/yazılar yazmıştır.” (Wikipedia)

***

Mesela, Hazreti Mevlana’ya, edeben, “Celalettin” demezler, “Cemalettin” demeyi tercih ederle. O nedenle, sofiler; “Allah’ın, Celal sıfatından Cemal sıfatına sığınırız!” derler.   Şeyhülislam Ebu Suud Efendi’nin Yunus Emre’yi ve onu okuyanları kâfir etmesi; Osmanlı döneminde Pir Sultan’ın, Abbasi döneminde, Hallac-ı Mansur’un “zındıklıkla” suçlanıp idam edilmesi, tipik örnekler. 

***

Öyle bir toplum olduk ki, hiçbir meslek grubunu eleştiremez olduk. Hamam filmi nedeniyle “tellaklar!” isyan etmişti... Bizimkiler dizisinin kapıcısı Cafer de tüm kapıcıları ayağa kaldırmıştı... Bu nedenle hiçbir meslek grubu yok ki, eleştirilere karşı tepki vermesin... Hem de “şedit” bir biçimde...

***

Kümeyi genişletebilirsiniz... Tıpçıları eleştiremezsiniz... Mühendisleri eleştiremezsiniz... Esnafı eleştiremezsiniz... Sanayiciyi eleştiremezsiniz... Tüccarı eleştiremezsiniz... Adliye mensuplarını da... Polisi de... Askeri de... Niye? Her halde, kusursuzlar da ondan, olsa gerek!..

***

Peki, eleştirilemez insanlar, eleştirilemez kurumlar kümesi bu kadar geniş olan bir ülkede, yaşanan hal ne? 

***

Unutmayınız bu ülke; irili ufaklı dört bini aşkın konuda AB standartlarının gerisinde... İlerleme raporlarında belirtiyorlar bunları… Bunun diğer bir anlamı şu: Çağdaş dünyadan, 4 küsur bin konuda, uzağız... 21. yy’a girdik... Sizi bilmem ama bu benim çok onuruma dokunuyor, bunlar, yaşadığımız bu hal!.. 

***

Sadece eleştiri hakkımız: siyasilere, bürokratlara ve de belediyelere var... Bunları dilediğiniz gibi eleştirebilirsiniz... Hatta, “hakaret” edebilirsiniz!.. “Yargısız infaz!” yapabilirsiniz! Biran için bunların da içimizden çıktığını unutarak.

***

Siyasiler ve bürokratlar; siyaset kurumu ve bürokrasi; başkanlar ve belediyeler bu denli acımasız eleştiri oklarına, “yargısız infaza” açık olunca, bunların da koruma mekanizmalarını, geliştirmeleri doğaldır... Yani, dokunulmazlık zırhına bürünmeleri kaçınılmazdır... 

***

Toplum eleştiriye kapalı olunca; kamu saydam olmayınca, “Hava bulutlu!” diyene “Vay bana ördek dedin!” denildikçe hiçbir gelişmeyi sağlayamayız... Bir arpa boyu bile yol alamayız…

.