Önce bir anımsatma yapacağım. Ekonomide, 2023 hedefi şöyleydi; Milli gelir 2 trilyon dolar, Kişi başına gelir 25 bin dolar, İhracat 500 milyar dolar, Elektrik tüketimi 500 milyar kWh, işsizlik yüzde 5 olacak.
***
Peki, 2023 sonu gelinen nokta ne? Milli Gelir 1,1 trilyon dolar, Kişi başına milli gelir 13 bin dolar, İhracat 255 milyar dolar, Elektrik tüketimi 330 milyar kWh, işsizlik yüzde 9,4 oldu.
***
Gerçekleşen, hedeflenenin, yaklaşık yarısında kaldı. Kayseri için kişi başına milli gelir, 11 bin dolar. Ülke ortalamasının altında.
***
Bu bilgiden sonra, gelelim Mahfi Eğilmez’in yazısının devamına. 2025 ve 2026 tahminlerine. IMF’ye göre 2025 yılı ve 2026 yılında ABD, Euro Bölgesi, Çin, Arjantin ve Türkiye’nin “üç temel” makroekonomik göstergesinin şöyle olması bekleniyor:
***
(1) ABD 2025 ve 2026’da potansiyel büyümesinin (yüzde 2,5 kabul ediliyor) altında büyüyecek ama “resesyona” girmeyecek gibi görünüyor. Buna karşılık Euro bölgesi, eğer bu tahminler gerçekleşirse “resesyonun” eşiğinde bulunuyor.
***
Çin, alışılagelmiş büyüme oranlarının yarısına razı olacak durumda. Arjantin’in, ekonomide alınan kamu harcamalarını kısıcı, enflasyonu düşürmek için yapılan parasal ve mali önlemlere karşın iyi büyüme oranları yakalaması bekleniyor.
***
Türkiye için tahminler her iki yılda da potansiyel büyüme oranının (yüzde 4,9 olarak tahmin ediliyor) altında kalacağını ortaya koyuyor.
***
(2) İşsizlik oranlarının ABD açısından doğal işsizlik oranının (ABD için bu oran yüzde 4,5) altında kalmaya devam edeceği tahmin ediliyor. Euro Bölgesi için işsizlik oranları nispeten yüksek düzeyde olacak. Çin açısından her iki yıl için yüzde 5,1 olarak tahmin edilen işsizlik oranları, nüfusu dikkate alınca normal görünüyor.
***
Arjantin’in, kamu harcamalarını kısma yolunda aldığı sert önlemlere, bu yaklaşımın yol açtığı işten çıkarmalara karşın işsizlik oranını düşüreceği tahmin ediliyor. Bu gerçekleşirse önemli bir başarı olarak kabul edilmeli. Türkiye’nin, iki yılda da yüzde 8,3’lük yüksek sayılacak işsizlik oranı düzeyinde kalacağı tahmin ediliyor. Türkiye’de “geniş işsizlik oranının” yüzde 30’a yakın olması aslında buraya alınan oranın gerçeği tam olarak yansıtmadığını gösteriyor.
***
(3) Ekonomilerin çeşitli sıkıntılar içinde olması enflasyonun düşük kalmasına yol açıyor. ABD’nin yüzde 2’lik hedefe 2026’da ulaşacağı ve onun altına düşeceği tahmini söz konusu. Euro Bölgesinde enflasyon yüzde 2’nin altında, Çin neredeyse deflasyona girecek gibi görünüyor.
***
Burada dikkati çeken iki ülke var: Arjantin, eğer tahminler gerçekleşirse enflasyonu 2026 sonunda yüzde 10’a düşürecek. 2024 Nisan ayında enflasyonun yüzde 292,2 olduğu dikkate alınırsa bu büyük bir başarı olacak. Buna karşılık aşağı yukarı aynı tarihlerde enflasyonla mücadeleye girişen Türkiye’de enflasyon 2026 sonunda hala yüzde 20’nin üzerinde kalacak gibi görünüyor.
***
Arjantin enflasyonla mücadelede bu kadar başarılı olurken Türkiye’nin başarıya ulaşamamasının nedeni nedir? Burada pek çok neden sayılabilir ama en önemli neden “para ve maliye politikasının” birlikte uygulanamamasıdır. Arjantin, para politikasını daha ılımlı uyguladı: Faizi çok yüksek düzeylere çıkarmadı ama gerekmediğinde de düşürmedi (an itibarıyla Arjantin’de enflasyon yüzde 31, Merkez Bankası faiz oranı yüzde 29.) Buna karşılık son derecede sert bir maliye politikası uygulamaya girişti.
***
Kamu harcamaları hızla düşürüldü, bakanlıkların sayısı azaltıldı, gereksiz kamu personeli işten çıkarıldı, işe yaramayan teşvik ödemeleri kaldırıldı, ciddi bir kamu tasarrufu sağlandı. Bütün bunlara karşın baştan artan işsizlik oranı hızla eski düzeyine geri geldi ve hatta daha aşağıya indi.
***
Türkiye, enflasyonla mücadelesinde ağırlığı para politikasına verdi. Maliye politikası yalnızca vergi artırımları yönüyle devreye sokuldu ve kamu harcamalarındaki israf üzerinde durulmadı. Personel sayısı artırılmaya devam etti, kamu kesiminde gereksiz harcamalardan vazgeçilmedi. … Türkiye bunları yapmadı. O nedenle de enflasyon beklentisini kıramadı. Enflasyon beklentisi kırılamazsa enflasyon düşmez.
***
Arjantin, enflasyonla mücadelede ağırlığı maliye politikasına, Türkiye ise para politikasına verdi. Mali disiplini iyi kötü sağlamış olan gelişmiş ülkelerde ağırlığı para politikasına vermek ve faiz politikasıyla enflasyona karşı koymak mümkündür. Buna karşılık mali disiplini sağlayamamış gelişme yolundaki ülkelerde para politikasına dayanarak enflasyon sorununu çözmek çok zordur.
***
O nedenle Arjantin doğrusunu yapmıştır. Türkiye, 2001 krizi sonrasında mali disiplini sağlayarak ve bunu para politikasıyla destekleyerek enflasyon sorununu çözmüştü. Bu kez yalnızca para politikasına dayanarak hareket etti. Arjantin sorunun çözümüne hızla yaklaşırken Türkiye hala uzakta bulunuyor.