Bugün sizlerle İstanbul, Eylül 2025 tarihli bir araştırmanın sonucunu paylaşacağım.
Aslında ülkemizde ki en büyük sorunlarından birisi.
Ancak bu araştırma gösteriyor ki sadece Türkiye’de değil, Dünya’nın dört bir yanında bir çok ülke vatandaşı benzer şekilde şikayetçi ya sistemde, ya da sistemi kurgulayanlardan.
Ipsos tarafından küresel de gerçekleştirilen Global Advisor Eğitim Monitörü ve ülkemizde Gündeme Dair araştırma verilerinden derlenen raporda; ülkelerdeki eğitim kalitesine dair memnuniyet oranlarının düşük olduğunu ortaya koyuyor.
Ancak araştırmada öylesine önemli tespitler var ki ağzınız açık kalır.
Mesela deniyor ki;
Türkiye’de eğitim kalitesinden memnun olanların oranı %15’e yükseldi.
Soru şu şimdi;
Peki geriye kalan yüzde 85’i ne yapacağız?
ARAŞTIRMA KAYNAKLARI
Önce bir araştırmanın künyesini verelim mi?
Bu dosyada paylaşılan veri ve bulgular Ipsos tarafından gerçekleştirilen Gündeme Dair ve Global Advisor Eğitim Monitörü araştırmalarından derlenmiştir.
*Ipsos Gündeme Dair: Araştırma 18 yaş üstü İBBS 1 düzeyinde Türkiye temsili haftalık 400 birey ile online anket yöntemi (CAWI) üzerinden gerçekleştirilmiştir. 15 Ağustos- 31 Ağustos tarihleri arasında genel kitlede 800 birey ile görüşülmüştür.
*2025 Eğitim Monitörü: 20 Haziran– 4 Temmuz 2025 tarihleri arasında Japonya’da 2000, Avustralya, Belçika, Brezilya, Kanada, Fransa, Almanya, İngiltere, İtalya, Meksika, İspanya, Amerika, Arjantin, Şile, Kolombiya, Macaristan, Endonezya, İrlanda, Malezya, Hollanda, Peru, Polonya, Romanya, Singapur, Güney Afrika, Güney Kore, İsveç, Tayland ve Türkiye’de 1000 kişi ile görüşülmüştür.
YEREL DEĞİL, GENEL SORUN…
Araştırmada ki en çok dikkat çeken net tavırlardan birisi de şu;
Vatandaşlar ülkelerindeki eğitim kalitesinden büyük oranda memnun değil.
Singapur, 2025 yılında da eğitim kalitesinden en yüksek memnuniyet oranına sahip ülke olarak öne çıkarken, Türkiye’de eğitim kalitesinden memnun olanların oranı %15’e yükseldi.
2024’te bu oran %13 seviyesindeydi.
Ancak, %63’lük memnuniyetsizlik oranıyla Türkiye, 30 ülke arasında eğitim kalitesine en olumsuz bakış açısına sahip ülke konumunda bulunuyor.
Bu veriler, Türkiye’nin eğitim sisteminde reform ihtiyacını ve ekonomik kalkınmadaki önemli rolünü bir kez daha gündeme getiriyor.
Ülkelerin geleceğini şekillendiren eğitim politikaları her geçen gün önemi artarken, toplumun nabzında derin bir yankı uyandırıyor.
10 KİŞİDEN 7’SİNİN TAVRI ÇOK NET…
Ülkemizde her 10 kişiden 7’sinin eğitim politikalarından memnun olmadığını ortaya koyuyor.
Bu oran, geçen seneye göre %5’lik bir artış göstererek, toplumun eğitim sistemine yönelik beklentilerinin giderek güçlendiği görülüyor.
Türkiye’deki eğitim müfredatı, temel akademik bilgiler sağlama açısından belirli bir yeterliliğe sahip olsa da verilere bakıldığında modern dünyanın gerektirdiği becerileri kazandırma konusunda eksiklikleri olduğu bireyler tarafından ifade edilmektedir.
MÜFREDAT YETERSİZ…
Ülkemizde her 10 kişiden 8’i eğitim müfredatının yeterli olmadığını belirtiyor.
Çocukların ve gençlerin küresel rekabete hazırlanması, yaratıcı ve eleştirel düşünme becerilerini geliştirmesi için müfredatın daha esnek, uygulamalı ve teknoloji odaklı hale getirilmesi gerekiyor.
Ayrıca, müfredatın başarısı, öğretmen kalitesi, okul altyapısı ve sosyoekonomik faktörler gibi unsurlara da bağlı olduğu söylenilebilir.
Üniversite eğitiminin gençlerin hayatta başarılı olması için gerekli olduğunu düşünenlerin de oranı %43. 2024 yılında da bu oran %40’tı.
AB sosyo-ekonomik statü (SES) grubundaki bireylerin bu konudaki düşünceleri, diğer SES gruplarına göre daha olumlu.
DE SES grubunda ise bu konuda net bir görüşe sahip olmayan bireylerin oranı oldukça dikkat çekici.
ÇOCUKLARDA TELEFON MESELESİ…
Zurnanın zurt dediği yerlerden birisi de burası.
Okullarda telefon kullanımı.
Bakın buna dair tavır ne?
Okullarda akıllı telefonların kullanılması yasaklanmalı mı?
Ülkeler ortalamasında bireylerin yarısı okullarda akıllı telefon kullanılmaması gerektiğini düşünüyor.
Ülkemizde de benzer bir durum görülüyor.
Her 2 kişiden biri akıllı telefonların okullarda yasaklanması gerektiği görüşünü destekliyor.
Eğitim ortamlarında akıllı telefon kullanımına ilişkin tartışmalar, hem Türkiye’de hem de küresel ölçekte, teknolojinin eğitim üzerindeki etkilerine dair derin bir sorgulamayı yansıtmaktadır.
Uluslararası verilere göre, bireylerin %50’si okullarda akıllı telefonların yasaklanması gerektiğini savunuyor.
Bu oran, teknolojinin dikkat dağıtıcı potansiyeline ve öğrencilerin öğrenme süreçlerindeki odaklanma ihtiyacına duyulan inancı ortaya koyuyor.
Türkiye’de de benzer bir tablo söz konusu:
Her iki kişiden biri, yani toplumun yarısı, akıllı telefonların okul ortamlarında yasaklanması gerektiği görüşünü destekliyor.
YAPAY ZEKA’YA NE DERSİNİZ?!...
Bu konuda epey tartışılan bir başka mevzu.
“Aklınızı kiraya verir misiniz?” sorusunun modern versiyonu aslında.
Ülkeler ortalamasında okullarda yapay zekanın kullanılmaması gerektiğini düşünenlerin oranı %37.
Türkiye de ise bu konuda daha olumlu bir görüş hakim, okullarda kullanılması görüşünü destekleyenlerin oranı ise %47.
Ülkelerin bir çoğunda teknolojinin eğitim üzerinde olumlu etkisi olacağı konusundaki görüşlerin yıllar içinde gerilediği görülüyor.
Türkiye’de teknolojinin eğitim üzerinde olumlu etkisi olacağına inananların oranı 2023’te %42 iken, 2024’te %33’e geriledi ve 2025’te de aynı seviyede kaldı.
GEDİK, NASIL YORUMLADI?
Aslında bu yaklaşık 10 günlük bir sürede de Ipsos’un Türkiye CEO’su Sidar Gedik’i ikinci kez ağırlamamız demek aslında.
Bu kez Eğitime dair görüşlerini paylaşıyorum.
Ipsos’un Türkiye CEO’su Sidar Gedik, araştırma verilerini şöyle yorumladı;
Ipsos’un dünya genelinde 30 ülkede yapılan Eğitim Monitörü araştırması sonuçlarına göre vatandaşlar ülkelerindeki eğitim kalitesinden büyük oranda memnun değil.
Türkiye’de eğitimden memnun olmayanların oranı %63 ve ülkeler arasındaki en olumsuz bakış açısına sahip ülkeyiz.
Eğitim kalitesinden en memnun ülkelere baktığımızda ise ilk üç sırada Singapur, İrlanda ve Hindistan geliyor.
Memnuniyet konusunda Gündeme Dair araştırmamız ile daha detaylı sorular sorarak eğitim politikaları ve eğitimin kalitesi gibi konularda da düşünceleri inceledik.
Ülkemizde her on kişiden yedisi eğitim politikalarından memnun olmadığını belirtiyor.
Memnun olmayanların oranı geçen seneye göre %5 daha yüksek.
Her on kişiden sekizi ise eğitim müfredatının yeterli olmadığını belirtiyor.
Konuşma ve tartışma becerilerini geliştirmek, çağın gerektirdiği bilgi ve becerileri kazanmak, araştırma yapmayı ve iş birliğini öğrenmek, fırsat eşitliği sağlamak, çağdaş ve etkin bir eğitim almak, yeterli fiziksel altyapıya sahip olmak gibi detaylı sorular sorduğumuzda, bireylerin olumsuz düşündüğünü görüyoruz.
Her on kişiden altısı, mevcut eğitim sisteminin bu beklentileri karşılamadığını düşünüyor.
Türkiye’de her iki kişiden biri, eğitimin bugün geçmişe kıyasla daha kötü olduğunu düşünüyor.
Her yaş grubunda bu düşüncenin baskın olduğu görülüyor.
Ancak daha eski yıllarla kıyaslama imkanı olan 46 yaş ve üzerindeki bireyler çok daha memnuniyetsiz.
18-25 yaş arasında her on kişiden dördü kendi dönemindeki eğitim kalitesinin daha iyi olduğunu düşünürken 46 yaş ve üzerinde her on kişiden altısı, 55 yaş ve üzerinde ise her on kişiden yedisi bu düşüncede.
İş hayatına geçmeden önceki son durak olan üniversite konusunda farklı görüşler var. Üniversite eğitiminin gençlerin hayatta başarılı olması için gerekli olduğunu düşünenlerin de oranı %43. AB sosyo-ekonomik statü (SES) grubundaki bireylerin bu konudaki düşünceleri, diğer SES gruplarına göre daha olumlu.
Bu SES grubunda her iki kişiden biri üniversite eğitiminin hayatta başarılı olmak için gerekli olduğu düşüncesinde. C1,C2 ve DE SES grubu plarındaki bireylerde ise olumlu bakış açısı azalıyor.
Özellikle DE grubunda net bir görüşe sahip olmayanların oranı dikkat çekici (%28). Özetle, hayatta başarılı olabilmek için orta alt gelir grubundaki insanların daha iyi bir eğitim almaya dair inançları ve beklentileri zayıflıyor.
Ipsos Eğitim Monitörü’nde bu yıl ilgi çeken farklı konularda da sorular soruldu. Ülkelerin çoğunda, bireylerin yarısından fazlası gençlerin okulda akıllı telefon kullanmaması gerektiğini düşünüyor (%55). Ülkemizde de benzer bir durum söz konusu. Her 2 kişiden biri akıllı telefonların okullarda yasaklanması gerektiği görüşünü destekliyor.
Ülkeler ortalamasında okullarda yapay zekanın kullanılması gerektiğini düşünenlerin oranı ise %38.
Türkiye’de ise bu konuda daha olumlu bir görüş hakim, her iki kişiden biri okullarda yapay zekanın kullanılmasını destekliyor.
Araştırmanın enteresan sonuçlarından biri de teknolojinin eğitim üzerindeki etkisi. Ülkelerin çoğunda teknolojinin eğitim üzerinde olumlu etkisi olacağı konusundaki görüşlerin yıllar içinde gerilediği görülüyor. Türkiye’de de 2023 yılında teknolojinin eğitim üzerinde olumlu etkisi olacağını düşünenlerin oranı %42 iken 2024 yılında %33’e gerilemiş ve bu yıl benzer seviyede kalmış durumda.
Hem Türkiye’de dem de dünyada eğitimin geliştirilmesine dair güçlü bir toplumsal talep olduğunu görüyoruz.
Teknoloji ve yapay zekânın sunduğu fırsatlar doğru değerlendirildiğinde, daha kapsayıcı ve çağın ihtiyaçlarına yanıt veren eğitim sistemlerine sahip olmak hayal değil.
Sanırım mevzu anlaşıldı.
Eğitim sadece bizde değil tüm Dünya’da genel manada sorunlu.
İnsanlarda genel bir memnuniyetsizlik hakim.
Bunun yolu da kaliteli ve eğitimli insan yetiştirmekten, insanlara insanca fırsatlar sunmaktan geçiyor…