MUSTAFA CENGİZ


DIŞARIDAYIZ AMA ÖZGÜR DEĞİLİZ!…

Son dönemde yaşanan gelişmeler herkesin malumu. Hem iktidar, hem de muhalefet tam teşekküllü birbirlerine tam kapasite ile hamleler yapıyorlar. Meydanlara çıkıyor muhalefet. Mitingler yapılıyor. Gözaltıların, boykotların ardı arkası kesilmiyor. M.Sebati Ataman diyor ki; Gazeteciler, muhalif siyasiler, parti genel başkanları ya tutkulu ya da gözaltında, Cumhurbaşkanı adayı tutuklu ve cezaevinde… Dışarısı da farklı değil; televizyonlar karartılmış, demokrasi rafa kaldırılmış, “şahsım” devletinde tek adama karşı olan herkes adeta düşman kabul edilmiş… Ülke yedi yüz seksen üç bin beş yüz altmış iki kilometre karelik devasa bir “Açık Hava Hapishanesi’ne” dönüştürülmüş durumda… Dışarıdayız ama Özgür değiliz…


Sanal alemde epey ses getiriyor.

Daha önce İYİ Parti il başkanlığı yaptı. 

28nci Dönem Kayseri Milletvekili Adayı

Zaman zaman kendisini bu köşede ağırlıyoruz.

Uzun bir ara vermiştik.

Bugün yine onu bu köşede ağırlayacağız.

Kimden mi bahsediyorum?

M.Sebati Ataman@sebati_ataman (E)Albay / ATATÜRKÇÜ / TÜRK MİLLİYETÇİSİ/Siyasetçi. 

İYİ Parti ile yollarını ayırdı.

Şimdilerde Koray Aydın ile yoluna devam ediyor.

Paylaşımları da epey ses getiriyor.

Son günlerdeki paylaşımlarından bir derleme yazısı bugün.

Başlıyoruz. 

MEYDANLAR BİZİM…

Son dönemde yaşanan gelişmeler herkesin malumu.

Hem iktidar, hem de muhalefet tam teşekküllü birbirlerine tam kapasite ile hamleler yapıyorlar.

Meydanlara çıkıyor muhalefet.

Mitingler yapılıyor.

Gözaltıların, boykotların ardı arkası kesilmiyor.

Bu gelişmelerle ilgili ilk gözlemi şu şekilde Ataman’ın;

“Ferman Sarayın, Meydanlar bizim…

Bir haftada “Bin sekizyüz yetmiş dokuz”kişi gözaltına alındı…

Bunların büyük çoğunluğu genç ve Onsekiz, Ondokuz yaşlarında…

Ülkenin geleceği olarak gördüğümüz, Ulu Önder Atatürk’ün Cumhuriyeti emanet ettiği gençler…

Önümüz Bayram, gözaltındaki gençler bayramı içeride mi yoksa ailelerinin yanında mı geçirecek?

Çağlayan annelerinin Çağlayan adliyesi önünde çaresiz, üzgün, kırkın ve kızgın bekleyişleri de sürüyor…

Tek adam rejiminin baskı ve korku imparatorluğu sayesinde,

Çağlayan Adliyesi’nin adı “Ağlayan Anneler Adliyesi” oldu…

Gazeteciler, muhalif siyasiler, parti genel başkanları ya tutkulu ya da gözaltında, Cumhurbaşkanı adayı tutuklu ve cezaevinde…

Dışarısı da farklı değil; televizyonlar karartılmış, demokrasi rafa kaldırılmış, “şahsım” devletinde tek adama karşı olan herkes adeta düşman kabul edilmiş…

Ülke yedi yüz seksen üç bin beş yüz altmış iki kilometre karelik devasa bir 

“Açık Hava Hapishanesi’ne” dönüştürülmüş durumda…

Dışarıdayız ama Özgür değiliz…

Ancak, korkmuyoruz, bu millet asla korkmaz, baskılara boyun eğmez, istiklal Marşımız bile “korkma” diye başlar…

Ama korkan birileri var ve korkmalıdırlar da…

Son söz;

DADALOĞLU haksızlıklar ve baskılara başkaldırıp boyun eğmediğinde 

“Ferman Padişahın Dağlar Bizimdir...” diyordu,

Biz de diyoruz ki; 

“Korkmuyoruz, korkmayacağız,

ferman sarayın meydanlar bizimdir…”

MALTEPE MİTİNGİ’NİN ŞİFRELERİ…

Son dönemde CHP’nin yaptığı protesto gösterilerini ve Mitingler epey gündeme girdi, birileri ısrar ve inatla görmeseler, ekranlara getirmeseler ve yazmasalar dahi.

Bu konuya dair tespitleri şu şekilde Ataman’ın; 

“Maltepe Mitingi’nin şifreleri…

Bugün 9 günlük Bayram tatiline rağmen 2 milyonu aşan öğrenci, genç, yaşlı, kadın, erkek, çalışan, çalışmayan, emekli, asgari ücretli “hak, hukuk ve adalet” arayışı için, tutuklu olan başta Ekrem İmamoğlu’na, Ümit Özdağ’a, haksız, hukuksuz ve adaletsiz olarak tutuklu bulunan tüm muhaliflere destek için miting alanını doldurdu…

Bu mitingin şifresi ise;

milletin, artık yeter,

Ben tek adam rejiminde yaşamak istemiyorum,

Demokrasi ile yönetilmek istiyorum,

Laik ve demokratik bir ülkede yaşamak istiyorum,

Kurucu ayarlara dönmek istiyorum,

Parlamenter sistem ile yönetilmek istiyorum,

Ülkenin kaderinin tek bir adamın iki dudağı arasına sıkışmasını istemiyorum,

Ucuz et kuyruklarında saatlerce beklemek istemiyorum, 

Pazar artıkları toplamak istemiyorum,

Çocuklarımızın hakkının yenmesi istemiyorum,

Hak, hukuk ve Adalet istiyorum diyen milyonların,

Bu ülke kimsenin şahsi malı, şirketi değildir,

her türlü baskı ve tehdite meydan okuyorum, 

baskıcı ve korku imparatorluğu iklimi yaşatanlara; 

“Dur orada haddini bil senden büyük millet var, senden büyük Allah var” diyenlerin kıyama kalktığı, 

“Kuvayi Milliye” ruhunun dirildiği bir mitingti…

Son söz; 

Unutulmamalıdır ki, millete rağmen iktidarda kalınmaz, milletin sesine kayıtsız kalanların sonu mutlaka hüsran olur…”

BAYRAMA DAİR…

Malum 9 günlük tatil geride kaldı.

Mübarek ramazan ayının bitişi ile birlikte bayram ile taçlandı mübarek ay.

Ancak bu bayramı 9 günü fırsat bilerek yurt dışında geçirenler,. Tatil havasında kutlayan mutlu azınlığa karşın zar zor bitiren insanımız için hangi görüşleri neler Ataman’ın?

“Bayram geldi ama nasıl geldi?..

İslam aleminin iki bayramından birini kutlayacağız…

Bugün beğenmedikleri eski Türkiye’de bayramlar bir başka kutlanırdı, hatırlayalım mı?

Küslerin barıştığı, dargınlıkların bittiği, dost, komşu ve akrabaların ziyaret edildiği, çikolata, kahve ve tatlıların ikram edildiği, çocuklara bayram harçlığının verildiği, kolonyanınolmaz ise olmaz olduğu bayram ziyaretlerinin yapıldığı, Bayram sabahı çocukların ellerinde poşet ile zillere basıp şeker topladığı bu yüzden de adına Türk toplumunda “şeker Bayramı” denilen bugün özlemle hatırladığımız o bayramlar…

Artık eski tadı kalmadı bayramlarımızın…

Bayram şekerlerinin ve çikolatanın kilosu 200 lira ile 1000 lira arasında,

“Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır” dediğimiz kahvenin kilosu 800 lira,

1 kilo baklavanın kilosu 1000 lira,

Çocuklara bayram harçlığı olarak 10 lira, 20 lira, 50 lira vermenin anlamı kalmadı, çünkü alım değeri yok, 100 lira 200 lira vermek ise bütçeyi sarsar, yani çocuklara bayram harçlığı verme geleneği de maalesef   bitti…

Devlet Bayram Harçlığı olarak 4000 lira veriyor, ama bayram geldi sadece 3000 liralar hesaba yatırıldı, 1000 lirası daha sonra yatacak…

Bakın bayram harçlığımız nereden nereye gelmiş…

Yıl 2018 bayram Harçlığı (ikramiye demiyorum) 1000 lira, dolar 4,65 lira, yani Bayram harçlığı ile 215 dolar alınabiliyordu…

Yıl 2025 Bayram Harçlığı ele geçen 3000 lira, dolar 38 lira, ele geçen Bayram Harçlığı 79 dolar yapıyor, daha sonra yatırılacak 1000 lirayı da aldığımızı farz edelim 105 dolar yapıyor, tabii ki bugünün dolar kurundan… 

Peki bu bayram nasıl kutlanacak?

Bu yıl Bayram en fazla cezaevlerinde kutlanacak, “Şeker Bayramı” bu yıl “Acı, göz yaşı, hukuksuzluk ve adaletsizliğin bayramı” ve kapı zillerinin çalmadığı, çocukların şeker toplamadığı, bir bayram olarak kutlanacak…

Abdurrahim Karakoç’un Bayram şiirinde dediği gibi; 

Ya bayramlar bayram olsun kurtulsun,

Ya takvimler cayır cayır yırtılsın…

Son söz; Her şeyin çok güzel olduğu, “ŞEKER” tadında bayramları kutlamanın özlemi le “BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN…”

ALAMANCI MESUT…

Malum Boykot meselesi son dönemin en popüler konusu.

Sessiz kalanlar, destek verenler kadar sesi soluğu çıkmayanlarda var.

Bakın ne diyor boykot ile ilgili olarak Mesut Özil konusunda kendisi?

“Çok kızmayalım AKP MKYK üyesi Alamancı Mesut’a;

“boykot adı altında yerli ve milli markalarımıza zarar vermeyelim” derken Alman mallarını kastetmiştir…

Ne de olsa Alman Milli Takımı oyuncusu ve kaptanıydı…”

VOLKAN KONAK’IN ARDINDAN…

M.Sebati Ataman diyor ki;

Asla boyun eğmedi, eğmezdi,

Kırmızı çizgileri vardı Atatürk gibi, Cumhuriyet gibi,

Asiydi, hırçındı haksızlık, hukuksuzluk 

karşısında, 

Devrin adamı değildi, olamazdı da…

Karadeniz’in evladıydı ve Karadeniz gibiydi…

Kuzeyin oğluydu, 

Kuzeyin oğlu gibi yaşadı…

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde son nefesini verdi…

Göklerde kartal gibiydim

Kanatlarımdan vuruldum

Mor çiçekli dal gibiydim

Bahar vaktinde kırıldım…

Derdin ya;

Şimdi sen göklerde kartal,

Gönlümüzde mor çiçekli dal oldun, 

Bahar vakti kırıldın ya kuzeyin oğlu 

Yolun açık olsun…