KADİR DAYIOĞLU


DERDİMİ KİME ANLATSAM?

Evet, derdimi kime anlatsam… Bakan’a mı, DSİ Genel Müdürü’ne mi, DSİ Kayseri Bölge Müdürü’ne mi, Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı’na mı, AK Parti’nin anlı şanlı, “afur tafurlarından” yanlarına yaklaşamadığımız milletvekillerine mi, yoksa ünlü “Marko Paşa”’ya mı?


Evet, derdimi kime anlatsam… Bakan’a mı, DSİ Genel Müdürü’ne mi, DSİ Kayseri Bölge Müdürü’ne mi, Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı’na mı, AK Parti’nin anlı şanlı, “afur tafurlarından” yanlarına yaklaşamadığımız milletvekillerine mi, yoksa ünlü “Marko Paşa”’ya mı?

Dilimizde tüy bitti anlata anlata… Ama bunlara bir türlü anlatamadık, Tekir Yaylası’nda, Koçdağı eteğinde bulunan, yapıldığı günden beri su tutmayan Öküz Çukuru ya da Kıranardı Göleti’nin önemini… Bu şehrin sahibi yok ki, anlatasın. Mesela, komşu illerden birisinin ilçesi olsak, sesimizi duyan olur mu acaba?

***

İnanın, avuç içi kadar bir su yapısınız, sızdırmazlığını halledecek bir merci aranıyor, yıllardır. Yapması gereken DSİ ise, kulağının arkasına yatıyor. Belli ki, bu tür bir sorunu çözebilecek eleman, ekipman ve bilgiye sahip değiller.

Yılların ve ülkenin gözde kuruluşu DSİ’nin içine düştüğü bu acziyeti,   çaresizliği söyleseler inanın inanmazdım. Zira, çok iyi bildiğim kurum için, basit bir su yapısı nedir ki? Anlaşılan, liyakat gitmiş yerini “bizim adamımız” ve “sadakat” almış.

***

Bakınız… Ben yerel de iktidar olacağım, DSİ, basit bir işi beceremeyecek; üstelik umursamayack. Vallahi de billahi de bu teşkilatı yerle bir ederim… Ama nerede öyle bir yerel iktidar…

***

Ya hu bu işi, Kayserispor’a milyonlar bulmak için gayret sarf eden ama bu göletin işlevini bir türlü idrak edemeyen Büyükşehir Belediyesi, vallahi de billahi de yapar. Ama bunca yıldır ve hem de defalarca yaptığımız uyarılara rağmen onlar da ciddiye almadı. İşin daha da acısı; suları yok oluyor ama bölge ahalisinin hiç umurunda olmadı.

***

Tabii bu konu, çevreci olduğunu söyleyip, ideolojik saplantılara kapılmış çevre örgütlerini de ırgalamadı. Bir bölgenin “habitatı” yok olmak üzere, yakında ruhuna Fatih okunacak ama haberleri yok…

***

DSİ, Öküz Çukuru üzerine bir gölet yaptı, yıllar önce ama o günden beri su tutmuyor. Görevleri bu olumsuzluğu gidermek ama umurlarında değil. Zira yerel iktidar yok ki, umursasınlar? Çekinecekleri bir merci bulamazsın Kayseri’de. Olmayınca da istedikleri gibi oynuyorlar. “Dünya yansa, içinde bir bağ berdileri yok ki” ciğerleri yansın. Muhataplar kusura kalmasın, olayı bu hale getirdiniz. Basit bir olayı çözemediniz.

***

Şimdi de, tamirat yapacak yüklenici çekmiş gitmiş. Aldığımız bilgiye göre, “bu fiyata yapamam!” demiş. Yeniden ihale olacak, kış gelecek, önümüzdeki bahar geçecek, tamirata başlanacak… 2022’de gitti mi? Şayet yeni bir yüklenici bulamazlarsa, işimiz Allah’a kaldı… Kütür kütür suları akan bölge, Kerbela’ya dönecek, yakın zamanda.

***

Gölet yapacağız diye bir kısım pınarları yok ettiler… Bu yetmiyormuş gibi, Büyükşehir de, Tekir tesislerine içme ve kullanma suyu temin için geri kalanlara el koydular. Sonuçta, tüm bölge, Çaylak Çukuru’nda bulunan üç beş pınara kaldı.

***

İnanın, bu yılın Haziran ortasında, bizim bahçeye su inmedi. Oysa bu günlerde gelen suyu “yenemezsin!” Çok çok azalan suyun kalanını da Kent Ormanı su deposuna bağlıyorlar 00.00-06.00 saatleri arası. Tabii, bundan sonra ona da su bulabilirlerse. Memduh Başkana soruyorum; Kıranardı Kent Ormanı’nın kullanma ve sulama suyunu nasıl temin edeceksiniz?

***

Sanırım, Tekir Göleti suyunun yüzde 30’u yetmeyecek tesisler için; bu payı yüzde 50’ye çıkartma peşindelermiş. İyi mi? Bu ise, Hisarcık sulamasının da sizlere ömür olması, demektir. Hisarcıklılar, Kıranardlılar, bağcılar uyumaya devam edin. Sularınızı, davul-zurna çalarak elinizden aldılar, umurunuzda olmadı. Bundan sonra ağlamak sızlamak yok.

***

Tabii, tüm bu operasyonlar, DSİ’nin bilgisi dahilinde oluyor ama korkudan ses çıkartamıyorlar, ne derse iktidar, “evet!” diyorlar. Büyükşehir de DSİ’ye; “ne oluyor arkadaş Öküz Çukuru”nda. Yapacaksanız yapın yoksa çekin elinizi ayağınız ben yapacağım” diyemiyor.

***

Bakınız; rahmetli Başkan Mehmet Çalık, kanalizasyonun yapılmasına karşı çıkan İmar Bakanlığı ve İller Bankası’na ne demişti, biliyor musunuz? “Ben yapayım da gelin siz mani olun!” İnanın, Mehmet Özhaseki’den de, Mustafa Çelik’ten de, Memduh Büyükkılıç’tan da bu tavrı bekledim, DSİ’ye karşı ama yapamadılar. Tabii, basit bir göleti yaptırtamayanlardan hızlı tren, otoyol nasıl beklenir? Bilemiyorum.

***

Bağlar eteğine kadar Tekir Havzası’nın sulama suyu ihtiyacı, yarısına el konulan Tekir Göleti ile Çaylak Çukuru pınarları ve yağışlara kaldı. Bu ise, bu bölgenin ölümü demektir. Bunu bir türlü anlatamadık, yetkililere… O nedenle, Öküz Çukur’unda, bir sezonda, sadece yağış ve kalan pınarlardan toplanacak yaklaşık 1,5 milyon mikap su tüm bu bölgenin yaşam kaynağı olacak. Derdim bu… Yok, bu Gölet su tutmazsa, yandı gülüm keten helva… Olacağı söyleyeyim: Ne habitat kalır ve ne de bağcılık. Hemen belirteyim, bu operasyonlar, Başkan Büyükkılıç’tan önce yapıldı…

***

İş neye benzedi biliyor musunuz? Çok anlattığım hikayeye: Öküzün başı küpe girmiş. Köylü toplanmış bir türlü çıkartamıyor. Köyün en akıllısı gelmiş, “ne var bunda!” demiş, istemiş bir bıçak, basmış boğazına öküzün. Başla çömlek bir yana, gövde bir yana… Bunun üzerine bir çekiş istemiş. Vurmuş çömleğe. Çömlek darmadağın olmuş, baş bir yana yuvarlanmış. Köyün akıllısı dönmüş köylüye: “Gördünüz mü, nasıl kurtarılırmış?” DSİ ile Büyükşehrin yaptığı da bundan farksız.