Tüketici Örgütleri Konfederasyonu (TÖK) diyor ki;
Artık, tüketemediğimiz için tükendik!..
Açıklamayı yapan Tüketici Örgütleri Konfederasyonu (TÖK) Genel Başkanı Fuat Engin.
Konu malum.
Asgari ücret, emekli maaşlarına yapılan zamlar.
Durum herkes tarafından çok iyi biliniyor.
Zira an be an, gün be gün yaşanıyor.
Nasıl yaşamaksa?!...
Tüketici Örgütleri Konfederasyonu araştırma merkezinin (TÖK-AR) yaptığı araştırma sonuçları, özellikle de son üç yılda, fahiş fiyat artışlarının hız kesmeden devam etmesi tüketicinin alım gücünü yer ve yeksan etmiştir/etmektedir.
Toplumsal geleceğe ilişkin kaygılar giderek artan oranda devam etmekte.
Öncelikle; Sosyal hukuk devleti olmanın gereği, Anayasanın 172. Maddesi ile Evrensel Tüketici Haklarından, Tüketicilerin temel ihtiyaçlarının karşılanması, ekonomik çıkarlarının korunması, zararlarının karşılanması haklarına ilişkin beslenme barınma, ısınma, aydınlanma gibi temel ihtiyaçlara yönelik önlemleri almak sosyal devlet olmanın en temel gereklerinden olup, aynı zamanda ülkeyi yönetenlerin en temel görevlerinden birisi…
Satır araları, göndermeleri, rakamları, istatistiki verileri ile Türkiye gerçekleri.
TÖK-AR’IN 2024 YILI TEMEL GIDA
MADDELERİ FİYAT ARAŞTIRMASI
TÜİK in 2024 yılı enflasyonunu % 44.38 oranında açıklaması karşısında, TÖK-AR ın 2024 yılı temel gıda maddeleri yönelik fiyat araştırma sonuçlarını değerlendirdiği açıklamasına göre, beş zincir marketi aylık olarak izleyerek, 24 çeşit temel gıda maddesinin fiyatlarındaki artışların hız kesmeden devam ettiğini, tüketicinin temel gıda maddelerine ulaşmada yaşadığı zorlukların her geçen daha fazla arttığını tespit ettiklerini belirterek, bu durumun zamların zulmü olduğunu, emeklilerin ve çalışanların gelirlerindeki açıklanan artışın fiyat artışları karşısında alım gücünün hızla azalarak açlık sınırının altına gerilediğini, ortaya çıkan derin yoksulluğun toplumsal bir sorun haline gelmesi nedeniyle, fiyat artışlarının durdurularak, tüketicinin alım gücünün yeterli bir biçimde artırılmasının öte yaşamsal bir zorunluluk olduğu gün gibi ortada.
TÜKETİCİ TÜKENMİŞTİR!
Bunu nasıl okumak ya da yorumlamak lazım bilemiyorum.
İnsanın hayatını idame ettirebilmesi için bin yandan üretmesi ve bunun karşılığında sağlıklı kalması içinde tüketmesi şart.
Ama ne yazık ki iki taraflı da bu hesap tutmuyor.
Hele hele de son 10 yılda.
Sürekli trendler aşağı kayarken…
(TÖK) Genel Başkanı Fuat Engin, diyor ki; Özellikle son üç yılda ülkemizde yaşanan fiyat artışları artık kontrol edilemez bir hale gelmiştir.
Başta Enerji ürünlerinin fiyatları olmak üzere, yapılan zamların, tüm üretim ve tüketim süreçlerine olumsuz etkileri bilinmektedir. Üretim girdilerindeki artışlar yanında, aracılar ve fırsatçılar tarafından yapılan fahiş zamların önünün alınmaması/alınamaması tüketiciyi artık tüketmiştir.
Artık kontrolden çıkan fiyat artışları Yaşamın her alanına yansıyan zamların iğneden ipliğe tüm tüketim maddelerine yansıtılması tüketicinin yaşamını alt üst etmiştir.
Yaşanmakta olan tüm bu olumsuzlukların özellikle konut kiralarına yansıtılmasıyla da önemli bir barınma sorunu devam etmekte olup bu durum tüketicilerin yaşamını oldukça zora sokmuştur.
Yeniden değerleme sonucu ortaya çıkan %43,93 oranındaki artışlar tüketicinin yaşamına (Pasaport, Sürücü belgesi, Kimlik kartı ücretlerine, harçlara, cezalara, vergilere vb.) yansıtılırken çalışanların büyük bir bölümünün 2025 yılı ocak ayı itibariyle alacağı 22.140 TL asgari ücret ile yine aynı dönemde emeklilerinin maaşlarına yapılacak %,16,40 artış karşısında, Tüketiciler zamanın büyük bölümünü artık halk ekmek büfeleri, halk lokantaları ve et süt kurumu mağazaları önünde kuyruklarda geçirmektedir.”
BERMUDA ŞEYTAN ÜÇGENİ…
İşte en kritik sarmal.
Bir türlü aşılamayan engel gibi
Hem de her ay.
Devam ediyoruz (TÖK) Genel Başkanı Fuat Engin’in açıklamaları ile.
“Tüketiciler kira+beslenme+fatura sarmalı içinde kaybolmaya devam etmektedirler. Sosyal yaşamın olmazsa olmazlarından kültür, sanat, gezi, vd. sosyal faaliyetleri artık gerçekleştirmek mümkün değildir.
TÜİK in açıkladığı enflasyon oranları gerçekleri yansıtmadığı gibi, bu oranlar dikkate alınarak yapılan maaş artışları ise yaşanan sorunları büyütmekten öte bir işe yaramamaktadır.
Açıklanan asgari ücretin ve milyonlarca emeklinin maaşlarının açlık sınırının altında kalması kabul edilemez. TÜİK in açıklamış olduğu enflasyon oranları tüketiciler açısından önemli ölçüde güven sorunu yaratmıştır/yaratmaktadır.
Önceki yıllarda olduğu gibi, 2024 yılında da, 5 zincir markette, 24 çeşit temel tüketim maddesi fiyatlarını aylık olarak kayıt altına aldığımız fiyatların ölçüsüz bir biçimde artarak devam ettiği, bu durum karşısında tüketicinin artık temel gıda maddelerine ulaşamadığını 2022 ve 2023 yıllarında olduğu gibi 2024 yılında da yaşanan fiyat artışlarının ise önlenemez bir biçimde hız kesmeden devam ettiğini görüyoruz.
ASIL YANGIN MUTFAKTA!
İşte gerçek artış işte gerçek enflasyon rakamları.
Mutfaktaki yangın bir türlü sönmüyor.
Tencere de artık nerede ise kaynamaz olmuş durumda.
Tüketicinin olmazsa olmazı olan temel gıda maddelerinin 2024 yılı fiyatlarına baktığımızda, zam şampiyonlarının, Sucuk % 91, Kuru Soğan %90.90, Tereyağı % 82,50, Yumurta %82,00, Süt %80,
Un %75,50, Ay çiçek yağı %74, Su% 71, Bulgur %58, Çay %57, Ekmek %55, Patates %54, Mercimek %51,50, Şeker %50 artış olduğu görülmüş olup, listedeki diğer temel ürünlerde değişik oranlarda artmaya devam etmiştir/etmektedir.
Ortaya çıkan artışlarının tüketicinin gelirinde yapılan artış karşısında ürkütücü bir tabloyu ortaya koymakta.
Gıda enflasyonunun en önemli sebepleri arasında yer alan tarımsal ve hayvansal üretime ilişkin girdi fiyatlarındaki yüksek artışlar karşısında üretim yapan yerli üreticilerin desteklenmesi yerine ithalata dayalı bir politika izlenmeye devam edilmesi, sorunun giderek büyümesine neden olduğu gibi, ülkemiz tarım ve hayvancılığının gerilemesine yol açtığı gibi, fırsatçıların bu durumu haksız kazanç sağlamaya dönüştürmesi de söz konusu.
Kapıda da Ramazan var…
AÇLIK VE YOKSULLUK SINIRI MI?
TÜRK-İŞ Araştırmasının 2024 Aralık ayı sonucuna göre; Dört kişilik ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 21.083 TL
Gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu toplam gelir tutarı (yoksulluk sınırı) 68.675 TL
Bekâr bir çalışanın aylık yaşama maliyeti ise, 27.365 TL olduğu görülmektedir.
Açıklanan bu veriler, insan onuruna yaraşır geçim şartlarını sağlayacak bir gelirin ne olması gerektiği konusunda bizlere önemli bir kaynak oluşturmaktadır.
Asgari ücretin tespitinde ve emekli maaşlarının belirlenmesinde “geçim şartları” temel alınması gereken bir kriter olarak anayasal bir hak olmasına rağmen, milyonlarca tüketici düşük ve yetersiz kazanç ile hayatını sürdürmek durumunda bırakılmıştır.
Ortaya çıkan bu somut durum karşısında TÜİK tarafından 2024 yılı enflasyonunun % 44.38 oranında açıklanması karşısında, tüketicinin Gıda maddeleri+Kira+ Faturalar gibi zorunlu giderler başta olmak üzere temel ihtiyaçlar karşılayabilmesi ve insanca yaşayabilecek bir alım gücüne sahip olması mümkün olmadığı hayatın bir gerçekliğidir. Burada bir kez daha görüyoruz ki tüketicinin yaşadığı gerçekler ile TÜİK in enflasyonu düşük göstermek adına açıkladığı enflasyon oranıyla çok büyük ölçüde çelişmektedir.
Tüketiciler olarak artık sözün bittiği noktadayız.
Zamların zulmüne zaman geçirmeden son verilerek, TÜİK in verilerine göre değil, hayatın gerçeklerine göre tüketicinin alım gücünü artıracak önlemlerin zaman geçirmeden alınmalıdır.
TÖK olarak, tüketicinin ekmeğine aşına soğuk su katanları ve buna göz yumanları uyarıyoruz!
Zamların zulmü’ne son verin,
İthalat yerine yerli üreticiyi destekleyin
İNSANCA YAŞAM ORTADAN KALKTI….
Bu konuya dair bir değerlendirmede Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek’ten geldi.
Diyor ki Perinçek; “ AK Parti iktidarının ilân ettiği emekli, memur ve memur emeklisi zamları, insanca yaşam koşullarını ortadan kaldırıyor. Vatandaşımız bütünüyle faizcilerin, dolar-borsa vurguncularının, enflasyonun altında eziliyor. Bu ücretleri kabul etmiyoruz!
Açıklanan oranlar, Borçlanma Ekonomisinin iflasıdır. Biten bu sistemin emekliye ve memura verdiği ücret, sadakadır. Kimse emeklilerimizi ve memurlarımızı sadakaya muhtaç edemez.
Ancak çöken borçlanma ekonomisi sistemi içinde başka bir çözüm bulunmuyor. Bugünkü koşullarda emekli maaşı en az asgari ücret kadar olmalıdır. Memurlarımızın ücretlerine refah payı eklenmelidir.”
PEKİ KAYNAK VAR MI?
Devam ediyor kaynak ile ilgili çözümü göstererek Perinçek; “Vatan Partisi işçimiz, memurumuz, çiftçimiz, sanayicimiz, emekçimiz için kaynak gösteriyor!
Türkiye’nin yurtdışı bankalarında 500 Milyar Doları var. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımızın ilân ettiği üzere, banka kasalarına kilitlenmiş 350 Milyar Dolar değerinde altın var. Bankaların fahiş kârları var. Kurumlar vergisiyle elde edilebilecek ciddî kaynaklar var. Ancak bütün bu kaynağı tasarrufa, yatırıma, istihdama ve üretime yönlendirecek bir hükümeti yok! Daha fazla üreten Türkiye, memur ve emekli maaşlarını yükseltebilir. Türkiye’nin kaynaklarını üretime seferber ederek, çocuklarına iş vererek istihdam ederek emeklimizi mutlu edebiliriz. Üretim Devrimi, biricik çözümdür. Bu sistem bitmiştir. Köklü çözüm için Batı bankalarının peşinde koşan, faize çalışan değil, Vatan Partisi’nin merkezinde olacağı Üreticilerin Millî Hükümeti zorunluluktur. Milletimizi, memur ve emekli sendikalarımızı dayanışmaya, mücadeleye ve köklü çözüme çağırıyoruz.”
Buraya kadar.
Söz bitti…
Yazı da!...