Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Önemli satır başlarını bir kez daha hatırlatıyorum.
“EN SEVMEDİĞİ HESABI ANLATACAĞIZ”
“Tayyip Bey geldiğinde 7 çeyrek altın alırdı asgari ücret, şimdi 4 alıyor. 3 çeyrek kayıptır. O geldiğinde 41 kilo dana kıyma alırdı, 29’a düşmüş. 12 kilo kıyma kayıptır. O geldiğinde 44 kilo zeytin alırdı, 37 kilodur. 7 kilo zeytin kayıptır. Zeytincinin perişan durumuna rağmen yine de asgari ücretin ilk alındığı ayda zeytinde dahi 7 kilo kayıp vardır. 14,5 çeyrek altın alan en düşük memur da tam yarısını alıyor, yarısı da kayıptır. 87 kilo dana kıyma alanlar, 54 kilo alıyor. 33 kilo kıyma memurun mutfağından kayıptır. Altında üçte bir, kıymada onda dört. Öğrenci 150 simit - çay alıyordu, rahmetli Ecevit’in verdiği KYK kredisiyle. ‘45 liracık veriyor’ diyordu. ‘Biz geldik 3 bin lira yaptık’ diyordu. Ecevit’in verdiği ile 150 simit- çay alınırdı. Şimdi 36 tane alınabiliyor. 64 çay-simit öğrenci için de kayıptır.”
“VERDİĞİN SÖZÜN YÜZDE 30’UNDASIN”
90 Vekille Deprem bölgesinde idi CHP.
Bakın bu konuya dair ne diyor Özel?
“Şimdi ise depremin ikinci yılındayız. İnsan duyunca kulaklarına inanamıyor. ‘Deprem bölgesine verdiğimiz sözleri tutmanın mutluluğu içindeyim’ diyor. Oysa bakın Erdoğan’ın toplam yıkılan ev olarak söylediği rakam 650 bin. İki yıl sonunda kendi ağzından defalarca söylediği teslim edilen konut; 201 bin. Verdiği sözün sadece yüzde 30’unu tutmuş durumda. Diyor ki, ‘Verdiğim sözü tutmanın kıvancı içindeyim.’ Sayın Erdoğan, verdiğin söz bu. İlk gün, ilk gece, sonra 14 Mart‘ta. 650 bin konut yıkıldı. İlk gün ‘Hepsini vereceğim’ dedin. Bir ay sonra ‘319 bini ilk yılın sonunda’ dedin. Şu anda 650 bin konutun 201 binini verdin. Verdiğin sözün yüzde 30’undasın. Erdoğan’a inananların 10 tanesinin üç tanesi konutta, yedi tanesi konteynerde ya da gurbette akrabalarının yanında. Boş kentler, akrabalarının yanlarına sığınmış aileler, tutulmayan sözlerin ikinci yıl dönümündeyiz. Şimdi ‘Üçüncü yılın sonunda konutlar bitecek’ diyor. İlk sözü bir yılken ve iki yılın sonunda yüzde 30’unu tutmuşken üçüncü yılda.
Ayrıca ev teslim oranı Türkiye genelinde yüzde 30’ken Hatay’da 256 bin konutun sadece 46 bini verilmiş, sözün tutulma oranı yüzde 18’dir. Hatay’a giderken de gecikenler, Hatay’ın bütün süreçlerinde de Hatay’a bir türlü yüzünü dönmeyenler, bugün rakamlarla da yüzde 39’luk Hatay dışındaki yerlerde konut teslimi varken, Hatay’ın oranıyla yüzde 30’a düşmekte, Hatay’ın kendi gerçekliği yüzde 18’de kalmaktadır. Deprem bölgesinde yüzlerce okul yıkılmıştır, binlerce okul ağır ağır hasar almış, o yüzden yıkılmıştır. ‘Açtık’ denilen okulların çoğu konteyner okullardır.”
“BORÇ, BİZİM BORCUMUZDUR”
“Şimdi Cumhuriyet Halk Partisi tarihinde, daha önce Meclis tarihinde yapılmamış birşey yapacağız. Biraz önce sayın Grup Başkanvekilim Cumhuriyet Halk Partisi grubunun oturum sayısını da vererek resmi oturumu açtı, birazdan da kapatacak. Biz kapalı oturumlarda bazı kararlar alıyoruz, siyasi kararlar ya da maddi konularla ilgili kararlar. Şimdi hem bu teğmenlerimizle… Hem de Tuzla Piyade Okulu’ndan uzaklaştırılan yedi teğmen vardı, hatırlıyor musunuz? Atatürk’ün resmini yakasına takmayanlara had bildirdikleri için, görev yaptıkları için ordudan atılmışlardı. İkisi yürütmeyi durdurma ile döndü. Biri ‘Dönmem’ dedi, yargılandı. Beş teğmenimiz için orduya girdikleri ilk gün yedikleri ilk lokma ekmekten, attıkları kurşuna, giydikleri kıyafetten terliğe kadar bütün yapılan masrafı faizi ile çıkarıp, 128’er bin lira tazminat belirlemişler. Bizim bu süreçteki beş teğmeni de yargılıyorlar. Attılar. Onlara da tazminat çıkabilir ya da çıkmaz. Cumhuriyet Halk Partisi grubu kapalı oturumlarında yaptığı oylamayı bugün hiç kimseden gizlemeden, saklamadan, burada huzurunuzda yapıyor. Tuzla Piyade Okulu’ndan atılan beş teğmenin ve bu son atılan beş teğmenin çıkmış ve çıkması olası tazminatlarını Cumhuriyet Halk Partisi grubu milletvekillerinin maaşlarından yapacağımız kesintilerle ödemelerini oylarınıza sunuyorum. Kabul edenler, etmeyenler? Oybirliği ile kabul edilmiştir. Teğmenimin yediği ekmek de yaktığı kurşun da… Borç bizim borcumuzdur. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Cumhuriyet Halk Partisi nerede durması gerekiyorsa orada durmaya, hangi kararı alması gerekiyorsa o kararı almaya, kime sahip çıkması gerekiyorsa ona sahip çıkmaya devam edecektir.”
KURTULUŞ YOK TEK BAŞINA,
YA HEP BERABER YA HİÇ BİRİMİZ
“Son olarak şunu ifade etmek isteriz ki, Cumhuriyet Halk Partisi kendi içindeki demokrasiyi Türkiye’ye örnek gösteren, vaat eden bir partidir. Emin olun, bugün Cumhur İttifakı, hiçbir yerde tartışılmayan tek kişi kararları ile kendini ve ülkeyi yönetirken Cumhuriyet Halk Partisi’nin demokratik tutumu önümüzdeki süreçte, 1970’lerde olduğu gibi tüm siyasi partilere ve Türkiye siyasetine örnek olacaktır.
Buradan sayın Erdoğan'ın çok rahatsız olduğu ve maalesef bir kötü niyet değilse büyük bir cehaletten kaynaklanan bir ifadeyi hatırlatarak sözlerimi bitirmek istiyorum. Sayın Erdoğan’ın sandığının aksine ‘Birleşe birleşe kazanacağız’ ya da ‘Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz’ demek 1970’lerdeki bir Ziraat Bankası soygunun değil, 1940’larda Nazi Almanyasında baskı altında ezilen ve açlıktan kırılan Alman halkının sorunlarını dile getirmek, onlara kurtuluş yolunu göstermek için Bertolt Brecht tarafından yazılmış bir şiirdir:
‘Keiner oder alle.’ Bu şiir dünyada 140 dile çevrilmiştir.
Türkiye’de de bu şiir Halkın Ekmeği kitabıyla Türkçeye çevrilmiş ve birbirinden kıymetli şiirlerle hepimizin bilgisi dahilindedir ve Türkiye’nin bugünlerine çokça da ışık tutmaktadır.
Almancası 140 dile çevrilen ve bütün dünyanın mücadele edenlerine, sendikacılarına, demokratlarına ilham olan bu şiir Sayın Erdoğan’a gelince bir teröristin sloganı olacak denebilecek kadar cehalete dönüşebilmiştir.
Sayın Erdoğan: ‘Keiner oder alle. Alles oder nichts. Einer kann sich da nicht retten. Gewehre oder Ketten. Keiner oder alle. Alles oder nichts.’
Ya hep beraber ya hiçbirimiz.
Kurtulmak yok tek başına.
Yumruktan ve zincirden.
Ya hep beraber.
Ya hiçbirimiz.”