GRUP KARARINA RAĞMEN
ÖZGÜR ÖZEL’E OY VERMİŞ!
CHP’de 4-5 Kasım tarihlerinde Ankara’da yapılan 38. Kurultay sonrası Kayseri delegeleri arasında ilginç tartışma patlak verdi. CHP Kurultay delegesi Yakup Yılboğa, daha önce grup kararına uyacağına dair imza vermiş olmasına rağmen kurultay da CHP Genel Başkanı seçilen Özgür Özel’e oy verdiğini duyurması hedef tahtasına konmasına neden oldu.
KARAOĞLU, AKTİF
SİYASET YAPMAYACAĞINI
AÇIKLADI!
Öte yandan CHP Kayseri kurultay delegesi Sema Karaoğlu’da, alınan grup kararına bağlı kalacağına dair söz vermesine rağmen oylama öncesi Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu grubuyla temasa geçtiği suçlamaları üzerine sosyal medya hesabından aktif siyasetten çekildiğini ve bundan böyle sivil toplum örgütlerinde çalışacağını duyurdu.
CHP’de 38. Olağan kurultay sona erdi…
Sona erdi ermesine ancak kurultay sonrası başgösteren tartışmalar ilginç boyutlara ulaştı…
4-5 Kasım tarihlerinde Ankara’da yapılan 38.olağan kurultay da Kılıçdaroğlu’na en güçlü desteği veren şüphesiz Adana ile Kayseri oldu…
2’si doğal toplam 22 delege kurultay öncesi defalarca yaptığı toplantılarda Kılıçdaroğlu’na destek kararı almış, son yapılan toplantıya 22 delegeden 17 delege katılmış ve toplantıya katılan 17 delege destek bildirisini imzalamış, diğer 7 delege ile de telefon teması kurulmuş 7 delegeden Av. İbrahim Kaan dışında 6’sı alınan karara sadık olduğunu ve bir araya gelindiğinde imza atmaya da hazır olduğunu beyan etmiş ve daha sonra da imzasını atmıştı da…
Yani Kılıçdaroğlu’nu destekleme bildirisine imza koymayan tek isim Av. İbrahim Kaan idi… Yapılan görüşmelerde de imza vermeyeceğini açıkça beyan etmişti… Her ne kadar imza koymamış ise de Kaan’ın tavrı da Kılıçdaroğlu ve ekibine destek vermekten yana olduğu bilinen bir gerçekti… Öyle de oldu… Kendisi de bağımsız olarak YDK adayı olduğunda diğer Kayseri delegeleri de istisnasız oy verdi…
YAKUP YILBOĞA HEM DEKLERASYONA İMZA
KOYDU HEM GİTTİ ÖZGÜR ÖZEL’E OY VERDİ…
Kılıçdaroğlu’na oy vermeyen bir tek isim var;
O da alenen bilinen Yakup Yılboğa…
Nereden biliyorsun diye soracak olursanız, çünkü Yakup Yılboğa, oyunu Özgür Özel’e verdiğine ilişkin oy pusulasının fotoğrafını çekerek sosyal medya hesabından paylaştı…
Yani iki-üç gündür artık bu gerçeği bilmeyen kalmadı…
Zaten o nedenle Yakup Yılboğa tartışmaların hedefi haline geldi…
Yakup Yılboğa niye eleştiriliyor?
Madem Özgür Özel’e oy verecektin niye Kemal Kılıçdaroğlu’na oy verilmesine ilişkin deklarasyona imza koydun?
O toplantıda açıkça çıkıp, “Arkadaşlar ben Sayın Kılıçdaroğlu’na imza vermek istemiyorum. Ben oyumu Özgür Özel’den yana kullanacağım!” dese belki bir iki itiraz eden olabilirdi ancak sonuçta kimseden zorla benimsemediği birine oy vermesini kabul ettiremezdi…
Üstelik o toplantı da bu deklarasyona imza koyup da imzasının arkasına durmayan içinde bir hayli ağır sözler de sarfedildi…
Buna rağmen imzanızın arkasında durmadan gidip karşı tarafa oy vermeniz izah edilebilecek bir durum değil…
Hele hele karşı tarafa verdiğiniz oyun rengini de sosyal medya da göğsünüzü gere gere paylaşmanız da işin cabası…
Oysa Yakup Yılboğa’ya mahalle delege seçiminin yapılacağı gün yapılan hareketler nedeniyle Melikgazi Mahalle delege seçimi iptal edilmiş ve aradan geçen onca süreye rağmen ne mahalle delege seçimi ne de ilçe kongresi yapılmamış bu nedenle hem Yakup Yılboğa hem de İl Başkanı Feyzullah Keskin yoğun eleştirilere hedef olmuştu… Onunla da yetinilmemiş İl Başkanı Feyzullah Keskin, Yakup Yılboğa’yı kurultay delegesi, yardımcısı Serhat Yıldırım’ı da ilçe başkanı atattırınca adeta kıyamet kopmuş, “Hem Yakup Yılboğa’yı görevden alıyorsun hem de kurultay delegesi yapıyorsun. Onunla da yetinmiyor, mahalle delege seçimini ve ilçe kongresini zamanında yapmadıkları gerekçesiyle parti suçu işlediler diye görevden aldığın yönetimin ilçe başkan yardımcısı Serhat Yıldırım’ı ilçe başkanı atattırıyorsun, bu ne tezat diye suçlanmıştı!”
Bu kadar eleştiri ve suçlamalardan sonra Yakup Yılboğa kalkıyor imza koyduğu deklarasyona aykırı olarak Özgür Özel’e oy veriyor…
Yakup Yılboğa, Özgür Özel’e oy verdiğine ilişkin oy pusulasını sosyal medya hesabında duyurunca kıyamet kopuyor…
Şiddetli eleştirilere hedef oluyor…
Birinin hariç diğer eleştiriler kabul edilebilir… Yok tasmadır yok bilmem nedir diye işi zıvanadan çıkan birinin hadsiz eleştirileri hiçbir şekilde muhatap alınmamalı… Herşeyin bir haddi bir sınırı olur…
Benim Yakup Yılboğa’nın o sosyal medya hesabında ki paylaşımında Seçkin Yağmur’un yorumu bir hayli dikkatimi çekti… Seçkin Yağmur diyor ki, “Tabanın sesine kulak verip, her iki oylamada, ekibimiz tarafından alınan karar neticesinde oyunu kullandığın için teşekkür ederim!”
Seçkin Yağmur’un ifadesine göre, demek ki Yakup Yılboğa, İl’de yapılan ve “deklarasyona” dönüştürülen o kararın alındığı toplantının dışında Seçkin Yağmur ve bahsettiği bir başka “grup” ile de toplantı yapıyor ve yapmakla yetinmiyor orada karar da alınıyor muş!
Yani Yakup Yılboğa hem İl’de ki toplantı da bir karar alıyor bir de Seçkin Yağmur ve arkadaşlarıyla birlikte oluşturdukları bir başka toplantıda bir başka karar alıyor…
Bunlar doğru şeyler değil…
Bir kez daha ısrarla söylüyorum, Yakup Yılboğa İl’de yapılan toplantı da Kılıçdaroğlu’na destek deklarasyonu imzalanacak dendiğinde, “Arkadaş benim adımı yazmayın, ben Kılıçdaroğlu’na oy vermeyeceğim, Özgür Özel’e vereceğim!” demiş olsaydı kimse ağzını açıp tek kelime söylemezdi… Bir tek, “İşte Melikgazi ilçe kongresini yapmadı diye görevden alıp kurultay delegesi yaptığın kişi senin arkanda durmuyor!” denilerek İl Başkanı Feyzullah Keskin eleştirilirdi… Ve mesele orada kapanır kimseye de Yakup Yılboğa’nın kararı sürpriz olmaz o hava içinde Ankara’ya “bir eksik” hesabıyla gidilirdi… Yakup Yılboğa’da çıkar, “Bakın içinizde fotoğrafı en doğru olarak ben okudum. Delegenin tercihini en doğru olarak ben gördüm! Siz delegenin kimi seçeceğini göremediniz!” der herkeste onu taktir ederdi…
Peki gelinen süreçte ne oldu? Hem Çetin Arık ve ekibi tarafından ağır eleştirilere maruz kalıyor hem de birlikte yola çıktığı arkadaşları tarafından eleştiriliyor… Gerçi o kendisini eleştirenlere, “Ben sizin yol arkadaşınız olmadım, yolda karşılaştığım kişiler” diyor ama yine de o deklarasyona imza koymuş biriydin… Bunlar hoş şeyler değil… İnsan üzülüyor… Sonuçta Yakup Yılboğa’nın adı da fena halde yıprandı ve daha yıpranacakta… Gelinen süreçte altını çizdiğiniz zaman Yakup Yılboğa nasıl bir fotoğrafla karşı karşıya?
Hem “eski yol arkadaşlarıyla” kötü oldu, davalık oldu ve onların ahlaksızca saldırılarına maruz kaldı… Hem de kendisi her ne kadar onları “yol arkadaşı olarak” benimsemiş değilse da onlarla da kötü oldu… Siyaseten iyi bir fotoğraf değil…
Şimdi gelelim Sema Karaoğlu meselesine…
SEMA KARAOĞLU, CHP’DEN
İSTİFA ETMEDİ, AKTİF SİYASETİ BIRAKTI…
Tereddütlü davranışlar, git-geller, zik-zaklar hep beraberinde sıkıntıları da getirmiştir…
Yukarı da, Yakup Yılboğa örneğini uzun uzadıya izah ettik…
Sema Karaoğlu’da her ne kadar Yakup Yılboğa gibi git-geller, zik-zaklar yaşamadı ise de inişleri-çıkışları oldu…
Bir başka partiden CHP’ye gelmiş olabilir, hiç önemli değil…
Ama CHP’de de güçlü bir konum elde etmiş, Melikgazi Belediye Başkan adayı olmuş, bundan önceki il yönetimine girmiş ve son olarak da kurultay delegesi olmuştu…
Kılıçdaroğlu’na destek adına hazırlanan “deklarasyon toplantısında” İl dışında olduğu için katılamamış ancak telefonla aranarak, görüşü sorulmuş ve deklarasyona imza koymaya hazır olduğunu beyan etmiş, il dışından döndükten sonra da o deklarasyona imzasını koymuştu…
Ve daha sonra da Gonca Yelda Orhan ile birlikte PM’ye aday olduğunu duyurmuştu…
Bu süreçte henüz Ankara’ya hareket etmeden önce bile Sema Karaoğlu’nun Özgür Özel grubuyla İzmir üzerinden temaslarda bulunduğu, Kılıçdaroğlu grubunun PM’ye anahtar listesine giremez ise Özgür Özel grubu ile temasa geçebileceği dillendiriliyordu… Bunu söyleyen her kurultay delegesine, ben şahsen, “Hoca verdiği imzanın arkasında durur, bir PM üyeliği için niye imzasından vaz geçsin?” diye cevap veriyordum… Ama Sema Karaoğlu ister kabul etsin ister kabul etmesin CHP saflarında böyle yaygın bir söylenti vardı… Hatta kurultay sürecinde, “Sema Hoca Ekrem İmamoğlu ile görüştü, konuştu ve arkamda 5 delege desteği var!” diye PM anahtar liste için söz aldı denildi, duruldu… Ben şahsen bu lafı ortaya atanlara açıkça, “Madem öyle niye Sema Hoca bağımsız olarak PM adaylığına soyundu? Madem söz aldı, onların listesinde yer alır, niye bu riske girsin?” dedim… Ve Sema Karaoğlu, bir gün önce, yani cumartesi günü genel başkanlar için oy kullanımı başladığında oy kabininde fotoğrafını çektiği oy pusulasını niye paylaşsın? Ekrem İmamoğlu ya da temas halinde olduğu İzmir ekibinden söz almışsa, Kılıçdaroğlu’na verdiği oy pusulasını niye sağda solda paylaşsın? Niye bağımsız olarak ortaya düşsün? Bunlar doğru yorumlar değil… Öyle olmuş olsaydı 63 oy mu alırdı? Diğer PM adaylığına soyunan Gonca Yelda Orhan 259 oy aldı… Hadi diyelim ki Gonca Yelda Orhan iki dönemdir YDK üyeliği yaptı, gerek parti genel merkezi ve gerekse parti çevrelerini tanıyor ve üstelik ekibi de var ve zehir gibi çalışıyor… O nedenle Gonca Yelda Orhan’ın o kadar oy alması gayet doğal… Hatta 13 oy falan daha alabilmiş olsaydı Özgür Özel’in listesini delerek PM’ye girebilirdi…
Sonuç itibariyle Sema Karaoğlu için geçtiğimiz haftasonu yapılan 38. Kurultay beklentilerini karşıladı mı? Karşılamadı! Kılıçdaroğlu’nu destekleyen diğer delegelerin desteğini de karşılamadı… Onlar da kaybetti. Ancak siyasetin ruhu böyle… İkisi birden kazanamayacağına göre; Biri kazanacak diğeri kaybedecek…
İşte tüm bu gelişmelerden sonra Sema Karaoğlu bir karar aldı ve aktif siyasete nokta koyduğunu duyurdu… Ancak birileri CHP’den istifa ettiği yönünde propaganda yapıyor; bu doğru değil! Sema Karaoğlu, aktif siyasete nokta koydu ve bundan sonra tüm enerjisini STK’lara verecek… Bence de en doğrusunu yapıyor… Çünkü Sema Karaoğlu, en başarılı ve geri dönüşünü alabildiği en güzel mecra STK’lar… Üstelik kendisi de STK’lar da son derece başarılıda…