KADİR DAYIOĞLU


CEMAAT/TARİKAT YURTLARI/EVLERİ!..

Bu tablo bile, vakıf/cemaat/tarikat yurtlarını gündeme taşımanın, devletin yurt politikasını gözden geçirmesinin, bunların nitelik dokusunun ve işlevinin kontrol edilmesi açısından mücadele verilmesi gerektiğini vurgulamakta.


Bir cemaat evinde kalan ve intihar eden, ederken de “sebep” olan nedenleri “zehir-zemberek” bir biçimde eleştirel bir not bırakan gencecik bir delikanlı, ülke gündemine düştü… Tabii, sık sık gündeme gelen cemaat yurtları da…

***

Rahmetli, Elazığ Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisiymiş… İnanın çok acı verici bir olay. Yine inanın genci, “ucu bize” dokunur zannıyla, şiddetli bir biçim de eleştirenler de var. Bunlara, diyecek bir şeyim yok ama şunu demeden geçemeyeceğim: “Empati yapmayı bilmeyende merhamet olmaz!” İnanın şu anda muhtaç olduğumuz şey; “ne şu, ne bu!”, sadece “merhamet” Bu toplumdan, “merhamet” uçtu gitti.

***

Olayın geçtiği mekan, FETÖ ile gündeme gelen, bazı tarikat/cemaatlerin, öğrenciler için kiraladığı “evlerden bir ev!”. Buna “abi” ve “abla” evleri de diyorlar. Bir ev tutuyorlar. Parasını başkaları veriyor. Dört-beş çocuk kalıyor, bir de başlarında “abi” ya da “abla”… Bir de sık sık gidip gelen “nasihat” heyeti. Ne yapsın çocuklar, bir kısmı da gönülsüz gönülsüz çekiyorlar bu durumu.

***

“Evler” için yapacak bir şey yok. Görev, apartman sakinlerine düşüyor. Onlar da korkup, sinerlerse yapacak bir şey yok. Öyle ya şikayet edilecek kolluğun başındaki ya o tarikat ve cemaatten ise? Al başına belayı. Bir de bakmışsınız kendi evinizi terk etmişsiniz.

***

İnanın, FETÖ’nün azgın olduğu, büyüklerimizin FETÖ ile kol kola gezdiği günlerde Kayseri’de, aşağı yukarı, “varsılın çok oturduğu” apartmanlar hariç, her apartmanda birkaç “abi”, “abla” evi vardı. Rahmetli peder, otuz yıl önce bir komşu toplantısında, bu tehlikeye dikkat çektiğinde, sonra FETÖ’den hapis yatan bir komşusu, “Hacı amca... Bu çocuklar abdestli, namazlı… Öldüğümüzde ilk kapısını çalacağımız kişiler!” türünden karşı çıkmıştı.

***

Sünnete uygun ibadet yapan, namazını hiç aksatmayan Babam haklı çıktı… Sekiz on yıl önce benim de başımdan geçti, Bizim apartmanda da bir “abi evi” vardı… Giren çıkan öğrenci belli değildi. Bir cumartesi günü, altı-yedi öğrenci apartmana girerken, önlerini kestim, “nereye gittiklerini!” sordum. Çocuklar şaşırdı, girmekten vazgeçtiler. Sonra eve çıktım.

***

Biraz sonra zilim çaldı. Baktım orta yaşta bir adam. “Çocukları sokmayan sen misin?” dedi. “Evet!” dedim… “Bana bak, bana… Bunlar bizim misafirimiz, senin evine nasıl misafir geliyorsa, bizimkisi de öyle!” dedi ve ilave etti; “Git istediğin yere şikâyet et!”  “Biliyorum bir sonuç alamayacağımı. Zira şikâyet edeceklerimin hepsi sizden!” dedim. “İyi bildin bizi!” dedi, çekti gitti. Sonra kapıcıya sordum adamın kim olduğunu. Evde oturmayan ama evi kiralayan olduğunu söyledi.

***

Herkesin bu konuda dikkatli olması, birbirini suçlamaması gerekir. Tüm partiler şapkalarını önlerine koyup düşünmeliler. “Bir oy” için yaptıkları hatanın muhasebesini yapsınlar. ERÜ’ye tesis yağarken, bu tehlikeyi gören bizler dönemin rektörüne, bunları biri erkek diğeri de kız yurdu olsun dediğimizde rektör ne demişti biliyor musunuz: “Kampusa, anarşi kaynağı olacak şeyleri sokmam!”

***

Sağ siyasilerden, tarikat, cemaat yurtlarını ziyaret etmeyeni yok gibiydi. Bu iktidar zamanında da zirve yaptı; bunlardan FETÖ diye anılanı, darbeye kalktı. Hatırlar mısınız; Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi eski Dekanı Ali KöseTRT' canlı yayında; “15 Temmuz'dan gerekli dersin alınmadığını belirterek, 'Bir FETÖ gitti, bin FETÖ geliyor”, demişti. Dedi demesine ama hocamıza da demediklerini bırakmadılar. Gördünüz değil mi, ülke ne hale geldi.

***

Vakıf/cemaat/tarikat yurtları da dahil tüm özel yurtların mutlaka denetlenmesi, bir düzen sokulması; illegal olanların mutlaka kapatılması ya da devletin Kredi Yurtlar Kurumu’na bağlanması gerekir. Denetlenebilen, yurt işlevini yerine getiren, kalanların özgürce barınabildiği, “çeşitliliğin” egemen olduğu kamu ve özel yurtlar başımızın tacı.

***

“FETÖ” yurtları deneyiminden hiç mi ders almadık? Almadığımız belli ki, onlardan devralınan yurtları, üniversite ya da Kredi Yurtlar Kurumu’na devri gerekirken, maalesef, bir başka “dini gruplara” devredildi. Mesela, kapatılan Melikşah Üniversitesi yurtları ERÜ’ye ya da Kayseri Üniversitesi’ne değil de, bir tarikat/cemaate devredildi. Çok sorduk ama bunun gerekçesini bir türlü açıklayamadılar.

***

Beyler beyler, çaresiz kalan aileler çocuklarını bu yurtlara göndermek zorunda kalıyor. Yani, devletin yarattığı boşluğu bunlar dolduruyor. Unutmayın; “doğa boşluk kabul etmez, mutlaka doldurur!”. Kamunun yeterince yurt arz etmemesi bilinçli bir tercih mi? Bilemiyorum. Ama bir vakıa olduğunu biliyorum…

***

Bunu göremeyen ya da görmezden gelen siyaset de ağzını açmıyor, üç-beş oy için. Bunu derken bir araştırmayı paylaşacağım: İki gün önce, akşam haberlerinde, FLASH TV’de Can Ataklı verdi.

***

Soru şu: “Çocuklarınızı Cemaat/Tarikat yurtlarına gönderir misiniz?” Verilen yanıtlar şöyle: Evet diyenler %7,8.  İstemem ama çaresizim diyenler %6,9. Sıkıntı da burada. İlklerin tercihlerine saygı duyarım, çocuklarını diledikleri gibi eğitirler, karışmam ama %6,9’luk dilimi mutlaka çevirmek, evlatlarının huzur içinde bir eğitim ve öğretim imkanı sağlamak gerekir. Bu da hem devlete ve hem de “laik ve demokratik” eğitime inananların görevi. Asla diyen %81,5. Asıl moral verici, umutsuzluğa düşmememizi gerektiren husus bu.

***

Şimdi gelelim bu oranların partilere göre dağılımına:

- AKP’lilerin isterim diyeni %11,3. İstemem ama çaresizim diyeni %8,6. Asla diyeni % 73,9.

- CHP’lilerin isterim diyeni %2,1. İstemem ama çaresizim diyeni %5,2. Asla diyeni %91,2.

- İYİ Partililerin isterim diyeni %3,4. İstemem ama çaresizim diyeni %9,0. Asla diyeni %87,6.

- HDP’lilerin isterim diyeni %2,4. İstemem ama çaresizim diyeni %5,9. Asla diyeni %88,8.

- MHP’lilerin isterim diyeni %4,4. İstemem ama çaresizim diyeni %3,8. Asla diyeni %88,8.

- SP’lilerin isterim diyeni %0,0. İstemem ama veririm diyeni %5,3. Asla diyeni %91,7.

- Diğerlerinin isterim diyeni %0,0. İstemem ama çaresizim diyeni %9,1. Asla diyeni %81, 8.

***

Bu tablo bile, vakıf/cemaat/tarikat yurtlarını gündeme taşımanın, devletin yurt politikasını gözden geçirmesinin, bunların nitelik dokusunun ve işlevinin kontrol edilmesi açısından mücadele verilmesi gerektiğini vurgulamakta.

***

Devlet ya da kamu yurt seferberliği başlattığı anda zaten bunlara ihtiyaç kalmayacak, veririm diyen yüzde 7,8 ile baş başa kalacaklar. İnanın, kamu yurt arzında bulunsun cemaat/tarikat yurduna gidenler bunun yarısına düşer. Evlere gidenler de… İstemem ama ne yapayım diyen %6,9’u da kurtarırsınız.