KADİR DAYIOĞLU


CADDE VE SOKAK İSİMLERİ…

Ha, diyecekler ki, bunlar çok masraflı şeyler. Olsun, belediyelerin, mutlaka yapması gereken işler cümlesinden. Olur olmaz her şeye para bulan belediyeler, asli işlerine nasıl para bulamaz ki, anlaşılır değil.


Allah rızası için Büyükşehir’den rica ediyorum. Bu şehir de aranan bir adresi, üç-beş kez sormadan bulunamaz. Arayan ister yaya olsun, isterse sürücü… Bunu defalarca yazdım, yazmaya da devam edeceğim, bu duyarsızlık karşısında.

***

Büyükşehir ya beni ya da konuyu ciddiye almıyor. Ben, önemli değilim. Ciddiye alınsam ne olur alınmasam. Bu yaştan sonra, “göverip bostan olacak halim yok ya!”. Ama konuyu mutlaka ciddiye alın.

***

Beyler beyler! Belediyelerin asıl görevi yaşayanların, misafirlerin ve gelip geçenlerin hayatını kolaylaştırmak… Gereksiz yere battı-çıktılar, yonca yaprakları, varyantlar falan değil. Bunu unutmasınlar.

***

Yerinde gördüklerimi bir kez daha anımsatacağım. Bulvar, cadde ve sokak; ismi ne olursa olsun, bunlarla ilgili tabelalar ya hiç yok ya da uygun yerde, uygun büyüklükte değil.

***

Size, Kayseri merkez de yüzlerce örnek gösterebilirim… İnanmayan belediye başkanı varsa, yanına ilgili birim amirini alsın, yanına beni de, hem araçla gidelim ve hem de yaya. Onlara göstereceğim, “şekil a da olduğu gibi!”, diyerek.

***

Mesela, isterlerse, Büyükşehir ve Melikgazi Belediye’sinin burnunu dibindeki Seyitgazi (Şimdi Hunat), Kılıçaslan, Gültepe, Fevziçakmak, Sahabiye mahallelerinden başlayalım. Bu yolculukta, başkanlara adres vereceğim, “navigasyon” kullanmadan, verdiğim adrese nasıl ulaşabileceğimi soralım bakalım manzara ne olacak?

***

O zaman olmasa gerekeni söyleyeyim. Levhalar, geriden görülebilecek bir biçimde, cadde ve sokak girişlerine konacak, uygun boyda bir boru direğe asılacak. Arayan yaya ya da sürücü, geriden görecek ve ona göre pozisyon alacak. 

***

Sürücü pozisyon alamazsa, fark ettiği anda ya ani şerit değiştiriyor, trafiği tehlikeye atıyor ya da geçip gidiyor, sormaya devam ediyor…

***

“Hız yoluna” dönen cadde ve bulvarlarda ise, mutlaka “tepe üstü” konstrüksiyonlar yapılmalı. Ayrıca, beride, uygun bir mesafede, sağ taraflara, uyarı ve bilgi levhaları konmalı. Konsun ki, sürücüler ona göre şerit kullansınlar.

***

Unutmasınlar ani şerit değişiklikleri, trafikte, can ve mal güvenliğini, tehlikeye atıyorlar. Bunu bile göremiyorlarsa, ben ne yapayım. Diyorum, inanmayan varsa, bu başkanlar da olabilir, birlikte şehri gezelim, onlara göstereyim.

***

Toplu taşımacılıkta bir başka sorun da şu: Duraklara neden, o durakta duracak, araç numaraları ve bunların nerelere uğrayacaklarını bir levhaya yazılmaz ki? Ya hu, çok mu zor?

***

Bunun ne anlama geldiğini, son model arabalara binip, ömründe, hiç belediye otobüslere binmeyenlere anlatmak da çok zor.

***

Bakınız durakta ne oluyor: Bir kere, gideceğiniz yeri ya da bineceğiniz aracın numarasını durakta duran birisine soruyorsunuz. Bilirse ne âlâ, ilmezse otobüs bekleyeceksiniz. Otobüs durursa, binmeden, sürücüye sorulan ilk soru şu, “bu araç falan yere uğrar mı?”

***

Bir de bakmışsınız, beklerken, bir araç durmadan gelip geçiyor, el kol sallıyorsun ama durmuyor. Nedenini öğrendiğinizde, diyelim ki geçen araç bineceğiniz araç, araç o durakta durmazmış! Ya hû nerden bilelim, hangi aracın hangi durakta durduğunu. 

***

Şayet o durakta, dediğim gibi bilgi levhaları olursa ne ala olmazsa, yanlış binenler, bakıyorlar ki, araç gideceği yöne gitmiyor; bu sefer, “Şoför bey, lütfen durur musunuz? Yanlış binmişim!” diyor. Tabii, takip eden ilk durakta iniyor!

İnanın, bunları gördüğüm, başımdan geçtiği için biliyorum… Bu sorunu çözmek hiç de zor değil. Yeter ki amaç, bu kentte yaşayanlara, bu kente gelen misafirlere, “hizmet” etmek olsun.

***

Ha, diyecekler ki, bunlar çok masraflı şeyler. Olsun, belediyelerin, mutlaka yapması gereken işler cümlesinden. Olur olmaz her şeye para bulan belediyeler, asli işlerine nasıl para bulamaz ki, anlaşılır değil.