Türkiye üzerine oynanan oyunlar bitmek tükenmek bilmiyor.
Kimisi dost gibi, kimisi de düşman gibi gerçek yüzü ile geliyor.
Sanırım en tehlikesi dost gibi görünen düşmanlar.
Son dönemde ülkemize dair gerek açıktan, gerekse de üstü kapalı saldırıların, tezgahların haddi hesabı yok.
Bitmek tükenmek bilmiyor.
“Su uyur, düşman uyumaz” sözündeki gibi dikkatli olmak, uyanık olmak durumundayız.
Ancak son dönemde yapılan bazı hamleler bunun tam tersi durumunda.
Bugün yine tecrübeli bir ismin söylemlerini taşıyorum sütunlarımıza.
Kendisini hem Yurt Partisi genel başkanlığından, hem de içişleri eski bakanlık görevinden biliyorsunuzdur.
Tam bir devlet adamı deneyimi.
Şimdilerde bu deneyimlerini siyaset adamı olarak sunuyor halkın hizmetine.
Sadettin Tantan@sadettintantan x hesabında önemli satır başları var.
Önemli tespitleri.
Çok ciddi uyarıları var.
Bakın son gelişmelere dair neler söylüyor?
OYUNU’NU BOZMAK İÇİN…
Sadettin Tantan “Paşinyan ile Aliyev’i Abu Dabi’de masaya oturtan, Türkiye’yi bölücü terör örgütüyle müzakere sürecine sokan,
Türkiye’nin Suriye’deki mevcut iktidarı desteklemesine yol açan İngiliz derin devletinin ta kendisidir.
Büyük İngiliz Oyunu 1. Dünya Savaşı’nda hangi planlara sahipse bugün de benzer planlara sahiptir.
Türkiye’nin buna karşı koyabilecek gücü vardır ancak içeride küresel örgütlerin taşeronları olduğu unutulmamalıdır.
Türkiye dışarıdan yıkılabilecek bir ülke değildir.
Bu nedenle içerideki birliğin sağlam olması kritik bir meseledir.
Büyük İngiliz Oyunu’nu bozmak için siyasi iradenin stratejik akıl ortaya koyması gerekmektedir.
Türkiye’nin ise içerideki siyasi sıkışmışlıkla, isimlere gebe bir anlayışla bunda geciktiği acı bir gerçektir.
Bu nedenle; erken seçim ile siyasi sıkışmışlık aşılmalı ve ülkemiz gerçek gündemleriyle meşgul olmalıdır.
Türkiye tehditleri bertaraf edecek, İngiliz Oyunu’nu yine alt edecektir.”
ABD'NİN OYUNLARI...
Sadece İngilizler'e dikkat çekmiyor Tantan.
ABD'nin bölgede bitmek tükenmek bilmeyen kirli oyunları ve çirkin emelleri ve çıkarttığı kardeş kavgalarına da dikkat çekiyor ve diyor ki;
ABD Büyükelçisi Barrack’ın Osmanlı’daki parçalanan millet tanımını Türk milletine reva görmesi iç işlerimize müdahale niteliğinde olup asla kabul edilemez.
ABD, Türkiye’yi sadece kendi taşeronlarından ibaret sanarak yeni bir millet yaratma peşinde olsa da bu bölgede ABD’nin öncelikle bilmesi gereken husus Türk kimliğiyle uğraşmayı bırakması,
Türkiye’ye rağmen politikalar icra etmekten vazgeçmesidir.
ABD’nin ılımlı İslam modeli ile Türkiye’ye biçtiği rol asla hayata geçmeyecektir.
Türk insanının yaşam ve inanış modeline dışarıdan yapılmak istenen müdahale Türk kimliğine daha da sıkı sarılmamıza vesile olmaktadır.
622 yılında kurulan Medine İslam Devleti’nin yönetim biçimi Cumhuriyet’tir ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda da aynı etki vardır.
“Mukaddes mihrabı cehlin elinden alıp ehlinin eline vermek zamanı gelmiştir” diyen Atatürk’ün gericilikle mücadelesi bugün yetişen ve geleceğe yön verecek milyonların aydınlık felsefesidir.
ABD ve uşaklarının karanlığını bu aydınlık boğacaktır!
Sn. Barack bize millet tanımı yapmak yerine yasal statüsünün gereklerini ve sınırlarını bilmeli aksi takdirde istenmeyen adam ilan edileceğini bilmelidir.
ABD ve taşeronları Türk milletine rağmen oyun kuramayacak, emperyalistler hüsrana uğrayacaktır!“
TERÖRİSTBAŞINI MEŞRULAŞTIRMAK…
Bu konu son derece önemli.
Nerede ise 50 bin kişinin kanına girmiş, şehitlerimiz, gazilerimizin yakınları feryat ediyorlar.
Birileri halen birilerini legalleştirmenin peşinde.
Bakın bu konuya dair tespitleri ve uyarıları neler Tantan’ın?
“Teröristbaşını meşrulaştırmakla görevlendirilmiş, bilgi yoksunu ve ezbere konuşan televizyonlarda boy gösteren güruhun öğrenmesi gereken bazı hususlar vardır.
Güvenlik kurumlarımız teröristle mücadelede bir an bile tereddüt etmemiş, şehit veya gazi olmuş, soluksuz bir mücadele ortaya koymuştur.
Terörle mücadele ise siyasi kararlılık gerektiren bir meseledir. Siyasi pazarlıklar terörle mücadelede zaafiyet yaratmıştır.
3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nu gereği gibi uygulamayanlar suç işlemektedir.
57. Hükümet döneminde yani bizim dönemimizde çıkarılan 4422 sayılı Örgütlü Suçlarla Mücadele Kanunu ile örgütlü suçun derebeyleri çökertilmiş,
asayiş yönünden halka güven verilmiş, mali anlamda da devletten çalınan büyük bir bütçe irat kaydedilerek hazineye kazandırılmıştır.
Bu kanun AKP’nin ilk döneminde kaldırılmıştır.
Oysaki bizim bıraktığımız yerden devam edilse idi 4422 sayılı kanun bugün de yürürlükte kalır ve örgütlü suçlara karşı yasal zemindeki hakları hem yurtiçinde hem de yurtdışında icra edecek,
faaliyetleri koordine edecek olan Türkiye Başsavcılık Kurumu çoktan kurulmuş olurdu.
Bu kurumun hayata geçirilmesi için halen bir çalışma olduğu bilinse de 2002’den beri iktidar bunu neden hayata geçirmemiştir anlamak mümkün değildir.
Türkiye Başsavcılık Kurumu terörle mücadele bakımından yurtdışında uluslararası hukuktan ve sözleşmelerden kaynaklanan hakların etkin kullanımı için kritik bir görev üstlenmesi öngörülen bir kurumdur.
Örnek vermek gerekirse; Türkiye Roj Tv’nin kapatılmasında Türkiye’nin hukuki ve siyasi etkisi başarılı olmuştur.
Bu hukuki ve siyasi etkiyi kurumsallaştırarak koordine etmesi gereken kurum Türkiye Başsavcılık Kurumu’dur.
Ekranlarda halkı eksik veya yanlış bilgilere maruz bırakanlar en azından arşivlere bakarak terörle mücadelede ülkemizin hangi zorlukları aştığını bilmeli, öğrenmelidir.
Şehit ve gazilerimizin yüreğini inciten, milletimizin boynunu büken bu sürecin medya ayağındakiler Türk Milleti’nin hafızasından asla silinmeyecektir.
Türkiye asla sahipsiz değildir.
Türk Milleti kendisine dayatılan emperyalist oyunu yine bozacak, kalem cetvel ile harita yapma heveslilerini tarihe gömecektir.“
“KENT UZLAŞISI-TERÖR” MÜ?
Bakın iktidarın muhalefete seçim süreci ve daha sonrasında yönelttiği suçlamalarla bugün gelinen kol kola durumla ilgili tespitleri neler Tantan’ın?
İktidar, DEM Parti ile kol kola girerken henüz birkaç ay önce İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun “Kent Uzlaşısı-terör” gerekçesiyle görevden alınması izahat gerektiren bir durum meydana getirmiştir.
Bölücü terör örgütünün siyasi bir zemine evrilmesi ve bunun devleti temsil edenlerin eliyle meşrulaştırılması, bu süreç içinde Türk kimliğinin başka etnik unsurlarla eritilmeye çalışılması,
tarihin çarpıtılarak aktarılması gibi akıl almaz olaylar meydana gelmektedir.
Mete Han - Fatih Sultan Mehmet - Mustafa Kemal Atatürk arasındaki zinciri kimse kıramaz!
Türk tarihini kimse eğip bükemez!
Malazgirt de Kurtuluş Savaşı da Türk zaferleridir.
Seçimlerden evvel DEM ile görüşmeyi dahi hainlik olarak niteleyenlerin bugün kurdukları yol arkadaşlığının sonu Türk milletinin kalbinden sonsuza dek silinmektir.
Türk milleti oynanan oyunun farkındadır ve bunu bozacaktır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün ifade ettiği gibi kurtuluş için Türk evladının muhtaç olduğu kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Türkiye emperyalizme, BOP’a teslim olmayacak ve Atatürk’ün yolundan dönmeyecektir. “ Devam Edecek