NEBAHAT ERDOĞAN


BU KÖTÜLÜĞÜN ALTINDA KALIRSINIZ…

Bu günlerde tepkilerin odağında yine Milli Eğitim Bakanı ve Milli Savunma Bakanlığı var… Nasıl olmasın ki, Biri teğmenlerine sahip çıkmıyor. Diğeri laikliği istemiyor. Cumhuriyet ve Atatürk düşmanlığını her defasında dillendiren Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, “Gündemi nasıl al aşağı ederim!” diye bulduğu konu yine Atatürk ilkeleri olmuş.


Bu günlerde tepkilerin odağında yine Milli Eğitim Bakanı ve Milli Savunma Bakanlığı var…

Nasıl olmasın ki,

Biri teğmenlerine sahip çıkmıyor.

Diğeri laikliği istemiyor.

Cumhuriyet ve Atatürk düşmanlığını her defasında dillendiren Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, “Gündemi nasıl al aşağı ederim!” diye bulduğu konu yine Atatürk ilkeleri olmuş. 

Çünkü bebek katili Öcalan’ın meclise çağrılması ve serbest kalması için aylardır çırpınarak meclis kürsüsünden davet yollandığı bu günlerde Cumhur ittifakını korumanın en kolay  yolu yine Cumhuriyet ve Atatürk ilkelerine sataşmak…

Bu ülkeye en büyük kötülüğü olayların üzerini kapatmakla yaptığınızın farkında mısınız acaba? 

Sonra gündemi değiştirmek için en hassas konu olan müslümanlık ve laiklik konularını ortaya atıyorsunuz.

Yapmayın bu kötülüğü inanın bir gün altında kalacaksınız…

Başında Milli olan iki bakanlığımızın Milli duygularını ben buradan sorgulayamam tabi, ama davranışları ve açıklamalarında, büyük tepkiler karşısında bende bir Cumhuriyet kadını olarak kayıtsız kalamadım açıkçası…

YUSUF TEKİN’E TERSMİŞ…

Bu kez Batman’da konuştu. 

İlk olarak Yusuf tekin Yine Atatürk İlkelerinden “Laiklik”ği hedef alarak “sizin laiklikten anladığınız şey şu; 1940’lı yılları hatırlayın, camilerin kapısına kilit vurmak, camileri ahıra çevirmek, vatandaşın Kur’an-ı Kerim öğrenmesini yasaklamak” ifadelerini kullanarak devamında; “siz bunların laikliğin gereği olarak yaptınız. O zaman sizin laiklikten anladığınız şey ile benim anladığım aynı şey değil sen laiklikten, Müslümanların inanç özgürlüğünün prangalar altına alınmasını yasaklamasını anlıyorsun. Kendi icat ettiğin bir laikliği bana dayatıyorsun. Bu olmaz.

Cumhuriyet ve Laiklik düşmanı olan Yusuf Tekin, muhalefetin laikliği kendi ideolojik bakış açılarıyla yorumladığını ve bu yaklaşımın onun anlayışla örtüşmediğini belirterek, “Üniversiteye başörtüsüyle gitmek isteyen çocuğu ikna odalarına almayı laiklik gereği yaptınız.” Kendi ideolojik bakış açılarını bize dayatmak isteyen birileri evrensel tanımlamalarla asla örtüşmeyen kavramları bize dayatıyorlar ve bizi bunun üzerinden eleştiriyorlar şeklindeki konuşmasından çıkan sonuç Atatürk’ün Laiklik ilkesi Yusuf Tekin’e tersmiş.

Peki siz neden imkansızlıklar yaratarak çocukları İmam Hatip okullarına gitmelerini, tarikat yurtlarında kalmalarını dayatıyorsunuz? 

Devlet yurtlarının ve okullarının hali perma perişan, ne baktığınız var nede ilgilendiğiniz, biliyorsunuz bir çok yurtlarda asansör faciaları yaşandı, hala bu sorun çözülmüş değil iş soruşturma aşamasına gelindiğinde tarafların birbirini suçlamasının dışında daha öteye gidilemedi ve üzeri kapatılarak sümen altı edildi. 

Ülkemizin bir çok şehrinde okulların durumu ise içler acısı, çoğunda temizlik namına bir şey yok, bırakın temizliği temizleyecek personel yok.. 

Milli Eğitim Bakanı 26 Eylül 2024 tarihinde yaptığı açıklamada 30 bin temizlik personeli alımının yapılacağını söylese de bu sözün havada kaldığını görüyoruz. 

Bunun çocukların sağlığı için büyük tehlike oluşturduğunu bilmez misiniz, hangi vicdana sığar, ya da hangi dayatmaya giriyor dersiniz? 

Ayrıca ekonomik sıkıntının dibine vurmuş olduğu ülkemizde, çocuklara bir öğün yemek vermeyi zul görüyorsunuz. 

Kaldı ki bunu da seçimler öncesinde vaat etmiştiniz!

Tasarruf tedbirleri adı altında servislerini kaldırıyorsunuz, diğer taraftan imam hatip, cemaat ve tarikat yurtlarına sınırsız imkanlar sağlıyor üç öğün yemek veriyorsunuz. 

Öğrenciler ve Velilerin, “Bir öğün ücretsiz yemek” talebi ödenek yetersizliği gerekçesiyle karşılanmazken, tarikat ve Kur’an Kurs’larına yapılan ödemenin 40 Milyon TL’yi aştığı da iddia ediliyor.

Sizin laiklik anlayışınız bu mu?

İnsanları sıkıntılarla bezdirmek ve her imkanı sağlanan imam hatip ve tarikat okul ve yurtlarına yönlendirmek dayatmak değil de nedir acaba?

Laiklik ve ülkenin bölünmezliği için yemin eden teğmen  gençlerimizi suçlar, inançlarına göre ayırım yapılarak, tarikat ve cemaatlerde çocuklara yapılan istismarlara sesinizi çıkartmayıp, örtbas edersiniz bu mu sizin laikliğiniz?

TEĞMENLER SAHİPSİZ DEĞİL…

Bilindiği üzere genç Teğmenlerimizin yemin töreninde “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” diye kılıç çeken yeni mezun teğmenlerimiz günlerce hedef gösterilip olmadık hakaretlere maruz kalmışlardı. Haklarında işlem yapılacağını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan açıklamıştı.

Atatürk ilkelerine bağlılık, saygınlık ve milli duygularını dile getiren genç teğmenlerimize kesilen bu ceza karşısında ve sosyal medyada teğmen Esra Eroğlu için  ağza alınmayacak hakaretler savuran kendini bilmez biri için savcı ifade özgürlüğü demiş. 

Bu olanlar karşısında sessiz kalan Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’in askerini bu kadar sahipsiz bırakması koltuk korkusu mudur acaba?

Geçtiğimiz Salı günü MHP Meclis grup toplantısında Devlet Bahçeli, teğmenlerin kılıçlı yemin konusunda Milli Savunma Bakanlığı’nın kararına “saygı duyuyorum” dedi. 

Yani 25 Kasım’da çıkacak olan karardan öylesine emin ki şimdiden saygılarını ifade etti. 

Bu ülkede Atatürk’ün askeri olmayıp bu ordu acaba kimin askeri olacaktı?!...

Genç Teğmenlerimiz Türk evladıdır, Türk kadınıdır, Türkiye Cumhuriyeti’nin onurudur, gururudur bir o kadar da millidirler suç unsuru göstermeyen bir davranış ki, bunun yıllardan beri süre gelen bir gelenek olduğu bilinmesine rağmen, bu ısrarcı ve sebepsiz kararınız yüzünden Milli Savunma Bakanlığı’na Türk askeri Türkiye Cumhuriyeti’nin var oluş sebebidir, bunu sizler daha iyi biliyorsunuz ama lütfen kirli oyunlarınıza onları da alet etmeyin derim.